MIKE ANDERSON’NIN MİNİMAL KOGNİTİF MİMARİSİ

Mike Anderson, mental işlevsellikte etkileşimin genelliğine ve modüleritesine dayanarak, kişiler arasındaki zeka ve bilişsel gelişim farklarını açıkladığı “minimal kognitif mimariyi” ileri sürdü. Anderson bir temel işlem mekanizması (basic processing mecanism) ileri sürdü; bu genel işlemleri (computation) yapıyor ve hızı kişiden kişiye değişiyordu. Bu kişiler arasındaki farklılığın temeliydi. (Şekil 12.4).

Diğer taraftan herkesin kolaylıkla yaptığı, zeka bölümünden bağımsız olan, ancak bir kompütür içinde o denli zor olan şeyler vardır. Örneğin doğumdan itibaren her kez üç boyutlu uzayın özelliklerini kavrayabilir, fonolojik informasyonu kodlayabilir. Bu yetiler işlem hızı ile korelasyon göstermez. Anderson bu yetilerin BPM gibi genetik kalıtımın bir sonucu olduğunu bildirir. Bununla birlikte, BPM’den farklı olarak, etkinlik değişmez, ancak hep ya da hiç tarzında modüler bir şekilde çalışır. Belli yaşlar belli düzeylere ulaşır.

İnsanlar yetenekler bakımdan farklılıklar gösterirler. Standart IQ testleri bilişsel yetileri iki kısımda inceler, sözel ve performans. Anderson, işleve özgü olarak bilgi kazanmaya yönelik iki özgül işlemci (specific processor) ileri sürmüştür. Birisi sözel/öneri girdisi (verbal propositinal input, SP1), diğeri ise görsel uzaysal girdi (visuospatial input, SP2) için algoritm meydana getirir (Şekil 12.4). Özgül işlemcilerin işlemci mekanizmalarını geliştirebilmeleri için tecrübeler gereklidir, bu nedenle tecrübeye-bağımlıdırlar (experience dependent). BPM’in genel işlem kapasitesinden, işlem kapasitesinin gerekli olan kısmını “ödünç” almak durumunda olduklarından gelişimleri ayrıca BPM’in işlem hızına da bağlıdır. Tersine modüller tecrübe-beklentisine (experience expectand) göre meydana getirilmiştirler. Bilgi düşüncenin aracılık ettiği öğrenme ile ya da söz konusu modülün filogenetik olarak yaşa bağlı aktivasyonuyla kazanılır.

Bazı belli şeyler vardır ki, zeka bölümü (ZB) iyi olsa bile iyi başarılamaz. Örneğin dislektikler, yüksek ZB leri olsa bile, dile dayanan informasyonun belli tiplerini çözemezler (decode). Bazı olgularda SP1’de hata vardır, bazılarında ise fonolojik kodlamayı yapan modülde.

Mike Anderson’a göre modüllerin maturasyonu bilişsel gelişimin birincil nedenidir. Onun şemasınd a göre maturasyon (a) yeni yetilerin kazanılması (b) bilginin işlenmesi (elaboration) ile mümkün olur.

Modüller ve Öğrenme: Pepresantasyonel Yeniden tanımlama (Represantational Redescription)

Annete Karmiloff-Smith kendi kendine bir soru yöneltti: İnsanın bilişsel değişimi tüm bilgi (knowledge) alanlarının hepsini birden mi etkiler yoksa gelişim alana özgü (domain specific) bir şekilde mi olur? Kısaca yanıtı “her ikisiydi”; bununla birlikte bir hardwired’den çok, özgülleşmemiş modüllerin (prespecified modules) olduğunu ileri sürdü; “modularization işemi....(iken), akıl gelişim boyunca modülarize olur.” Karminoff-Smith doğuştan belli sınıf uyaranları tercihe yatkınlık varsa da bu mirasın yoğun bir şekilde çevreyle etkileşime girdiğini ve çevresel girdilerden etkilendiğini kabul eder.

Representasyonal redesciption, Karmiloff-Smith’in hipotezidir. Buna göre modüller verdiği çıktı, kognitif sistemin başka kısımlarına girebilmesi için daha genel bir işlem tarafından bu kısımlara girebilecek şekilde represantasyonlara dönüştürülmelidir.

NEO-PİAGETİAN TEORİ

Piagete Yanıt ve Yanıtlara Yanıt

Nativistler kognitif gelişimin nörolojik temelli modüllerin maturasyonuna bağlı olduğunu bildirirler, bu modüllere bağlı olarak da çocuğun dikkati belli uyaranlar öncelik verir. Nativizmin güçlü versiyonu, kendiliğinden çok az gelişmenin olduğunu ileri sürerken, zayıf versiyonu modüllerin dışardan gelen veriler, içsel differansiasyon ve elementlerin koordinasyonuyla değiştiğini ve geliştiğini ileri sürer.

BİLGİ TEMELLİ TEORİ’ye göre gelişim öğrenme temelli, alana özgü ve kümülatiftir. Çocuk bir alanda daha fazla tecrübe sahibi olurken, söz konusu alanın temel elementleri arasında yeni bağlantılar (kavramsal (conceptual), prosedural ya da tamamen associationistic) kurulur. Bu durum, daha önce ayrı olan bilgi (knowledge) yapılarının integrasyonunu sağlar. İntegrasyon gerçekleşince, yeni bilgi yapıları ya da networkler yeni stratejileri (problem çözme becerisi) meydana getirir; ve yeni bir bellek kapasitesi oluşmuş olur. Bilgi temelli bilişsel gelişimsel teorinin farklı özelliği, içeriğin (content) işlemi (process) etkilemesidir. Bir alanda daha fazla bilen, o alanda daha iyi düşünebilir.

.ALINTIDIR.
www.gata.edu.tr