Engelli Bireylerde Cinsel Gelişim ve Özellikleri


             

Ä°letiÅŸim


 05xx xxx xx xx


vbnetron


[email protected]

×

Engelli Bireylerde Cinsel Gelişim ve Özellikleri

Like Tree2Likes
  • 1 Post By Meltem YANIKOĞLU
  • 1 Post By Meltem YANIKOĞLU

Konu: Engelli Bireylerde Cinsel Gelişim ve Özellikleri

  • #1
    Meltem YANIKOĞLU - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.Mart.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    16,374
    @Meltem YANIKOĞLU



    Engelli Bireylerde Cinsel Gelişim ve Özellikleri





    Cinsel Gelişim ve Özellikleri

    Büyümeve gelişme genellikle bir bütün olarak değerlendirilse de, aslında organ sistemlerinin bu süreçteki ritim ve işlevleri değişkendir. Hem de birbirinden farklıdır. Pek çok kişi, cinsel gelişimin sadece cinsel organların gelişimi ve üreme yeteneğinin kazanılması anlamına geldiğini düşünür. Bu nedenle de, cinsel gelişimin ergenlik çağında başladığına ve yetişkinlikten yaşlılığa geçiş t le birlikte, yani üreme yeteneğinin yitirilmesiyle sona erdiğine inanır. Ancak, daha ilk oluşum anında biyolojik cinsiyetimizin belirlenmesiyle başlayan bu süreç yaşamımızın sonuna kadar devam eder.

    Cinsel gelişmenin bedensel, toplumsal, duygusal ve zihinsel boyutları vardır. Bu b oyutlardaki özellikler, ergenlik döneminde çarpıcı biçimde gözlenir.

    Bedensel boyut ;

    * Üreme organlarının büyüme ve gelişmesi,
    * Koltuk altı ve cinsel bölge kıllanması,
    * Erkeklerde ses kalınlaşması,
    * Kızlarda göğüslerin, erkeklerde cinsel organların büyümesi ve diğer bedensel değişikliklerle belirginleşir.

    Toplumsal boyut;

    * Kız ve erkek çocukların, kadın ve erkek olarak nasıl davranacaklarına ve rollerini nasıl belirleyeceklerine ilişkin deneyimleri kapsar. Bu rolleri, toplumun kültürel beklentileri belirler.

    Duygusal boyut;

    * Kişinin kendi bedenini nasıl hissettiğini, cinsel kişiliğine ilişkin duygularını, kadın-erkek arasında çekicilik ve bağlılığı içerir.

    Zihinsel boyut ;

    * Bu sürece ilişkin bilgilerin kazanılmasıyla tamamlanır. Beden yapısı, cinsiyet farkları, kültürel çerçeve içinde cinsel rollerin öğrenilmesidir.

    Anne ve babalar, çocuklarının cinsel gelişim dönemlerini ve dönemsel ihtiyaçlarını bilir ve buna göre davranırlarsa, çocuklarının sağlıklı birer yetişkin olarak topluma kazandırılmasını sağlayabilirler. Çocukların gelişimi bir sırayı takip eder, ama takip süresi aynı değildir. Her çocuğun bireysel farklılıkları vardır. Zihinsel özürlülerin cinsel gelişimi de, normal gelişim gösteren çocuklarla aynı sırayı izler. Her zihinsel özürlünün de kendine özgü farklılıkları vardır.

    Zihinsel özürlü çocuk ve gençlerde cinsel gelişim incelenirken, takvim yaşları değil gelişim düzeyleri dikkate alınmalıdır. Bu şekilde değerlendirildiğinde, anne-babaya sorun gibi görünen pek çok durumun, gerçekte sorun olmadığı görülecektir.

    Örneğin; takvim yaşı 15, ancak zihinsel düzeyi 6 yaş olan bir genç; cinsel organlar, göğüsler, bebeklerin nasıl doğduğu ile ilgili sorular sorabilir. Bu sorular, 6 yaş zihinsel düzeyi için beklenen normal sorulardandır. Bu durumda bireyin gelişimsel düzeyine uygun eğitim ve tepkiler verilmelidir.
    Cemile ÖZTÜRK likes this.

  • #2
    Meltem YANIKOĞLU - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.Mart.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    16,374
    @Meltem YANIKOĞLU







    1.Çocukluk Dönemi Cinsel Gelişim

    a.Bebeklik Dönemi: ( G enelde 0-24 ay olara k kabul edilmektedir)

    Daha anne karnındayken parmak emme ile zevk duygusunu keşfeden bebekler in için yiyecek ve ağızla ilgili hazlarının karşılanması çok önemlidir. Beslenme çok büyük bir haz kaynağıdır ve aynı zamanda anneyle bebek arasında ilişkinin kurulmasını sağlar. İstemli hareketlerin başladığı üç aydan sonra ise ağız bölgesi dünyayı tanıma aracı dır. Ö nceleri emer ve yutarken, dişlerinin çıkmasıyla beraber ısırma, çiğneme de önem kazanır. Bebekler, ilk karşılaştıkları haz ortamı anne memesidir. Üç aydan sonra ise başparmağı emmektir. Ardından ddokunulmaktan ve kucaklanmaktan hoşlanırlar. dönemi başlar. Daha yaşamlarının ilk yılında, yıkanma veya alt değiştirme sırasında tesadüfen keşfettikleri zevk duygusunu tekrarlayabilmek için cinsel organlarıyla oynayabilirler.

    Bu dönemde he nüz kız erkek farklılığının tam anlamıyla bilincinde olunmaz. Cinsel organlarıyla oynama, gösterme gibi davranışlar henüz ayıp değildir. Dil gelişimindeki ilerlemelerle cinsel organların ve diğer v ü cut kısımlarının adları öğre nil ir. Çocuk, bedenini tanımasıyla mastürbasyona başlayabilir. Ancak, mastürbasyon için bilinen yaşlar genellikle üç yaş civarıdır.

    b.İlk Çocukluk Dönemi: (Genelde 25-72 ay olarak kabul edilmektedir )

    Çocuklar, genellikle iki yaşlarından itibaren cinsiyet farklarıyla ilgili sorular sormaya başlarlar. Bunları doğumla ilgili olanlar izler. Çocuklar, aynı soruları tekrar tekrar sorabilirler. Çocuğun, aynı yanıtı üç yaşında algılayışı ile beş yaşındaki algılayışı farklıdır.

    İki yaşından sonra çocuklar, kız-erkek ayrılığını sezmeye başlarlar. Bu, onların hem kendi hem de çevresindekilerin vücutlarını incelemek istemelerine yol açar. Bu, son derece doğal ve sağlıklı bir meraktır.

    Bazen çocuklar meraklarını gidermek için daha doğrudan yollara başvururlar. Bir kızın eteklerini kaldırıp bakmak ya da bir oğlanın pantolonunu indirmek gibi.

    Bu çağlarda doktorculuk ve evcilik gibi oyunları çok sık oynarlar. Oyunlarda defalarca soyunup giyinmekten veya bebeklerinin giysilerini giydirip çıkarmaktan bıkmazlar.

    b.İlk Çocukluk Dönemi

    Yaklaşık üç, dört yaşlarında; “Bazı kadınların karnı neden büyük olur?”, “Bebekler nereden gelir ?” veya “Bebekler nasıl doğar ?” gibi doğumla ilgili sorular başlar.

    Oyunlarda eşleşmeye, yemeklerde yan yana oturmaya özen gösterirler. El ele tutuşup gezinmek, hatta yetişkinlere özenerek aşk ya da evlilik hayalleri kurmak gibi davranışlar görülebilir.

    Bu yaş çocuklarının bir başka kişiye cinsel yaklaşımları olabilir. Cinsel duygu ve zevkleri, hem kendilerine hem de karşı cinse yönelebilir. Ancak, bu durum yetişkin cinselliği ile bir tutulmamalıdır.

    Ayrıca bu dönemde, kız çocuğun annesine ya da bir başka kadın yetişkine, erkek çocuğun babasına ya da bir başka erkek yetişkine benzemeyi istemesi de önem kazanır. Ancak, bu süreç tam anlamıyla işlemeyebilir. Yani, kız çocuk anneyi, erkek çocuk babayı kıskanmayabilir. Ya da kız çocuk babayı, erkek çocuk anneyi çekici bulmayabilir.

    Okul öncesi dönemdeki çocuklar ın cinselliğe ilişkin en sık karşılaşılan davranışlar ını üç grupta ele alabiliriz:

    Doğal ve beklendik davranışlar,
    İlgi gerektiren davranışlar,
    Profesyonel yardım alınması gerekli davranışlardır .

    Doğal ve Beklendik Davranışlar

    * Ø Erkekler ve kadınlar, kızlar ve oğlanlar arasındaki farkları araştırmak ,
    * Ø Yakın yetişkinlerin ve çocukların cinsel organların a ı ve göğüs*lerin e i ellemek mera k duymak,
    * Ø Çıplak insanlara bakma fırsatı*nı değerlendirmek,
    * Ø Cinsel organlar, göğüsler, cin*sel ilişki ve bebekler konusun*da soru sormak,
    * Ø Çıplak olmaktan hoşlanmak. Başkalarına kendi organlarını göstermek,
    * Ø Banyodaki insanları izlemeyi istemek,
    * Ø Banyo ve cinsel işlevler hak*kında 'ayıp' laflar söylemek,
    * Ø Kendi kakasıyla ilgilenmek,
    * Ø Başkalarının bedenini incele*yerek doktorculuk oynamak,
    * Ø Evcilik oynamak, anne baba rollerine girmek

    Bazı çocuklar, bu davranışların bir kısmını gösterirken bazıları daha fazlasını gösterirler. Bu farklılık; çocukların bireysel özelliklerinden kaynaklanabileceği gibi, aile içindeki cinsellik, televizyon, video, internet, resimler gibi faktörlerden etkilenmeleri sonucunda da ortaya çıkabilir.

    İlgi Gerektiren Davranışlar

    * Ø Bütün soruları yanıtlanmasına rağmen cinsel farklara ilişkin sürekli soru sormak,
    * Ø Aileden olmayan yetişkinlerin cinsel organlarını, göğüslerini ellemek, kendisini ellemelerini istemek,
    * Ø İnsanları çıplak gördükten son*ra bile çıplaklara bakıp kalmak,
    * Ø Anne-baba, yaşına uygun bir şe*kilde soruları yanıtlamasına rağmen insanlara sürekli so*ru sormak,
    * Ø Anne baba “hayır” dedikten son*ra, başkalarının yanında çıplak olmak istemek,
    * Ø Sürekli olarak banyoda olup bitenleri izlemeye ilgiyi sürdür*mek,
    * Ø Anne baba “hayır” dedikten son*ra evde 'ayıp' laflar söyleme*ye devam etmek,
    * Ø Birden fazla kez kakasını duvarlara ya da yere sürmek,
    * Ø ” Hayır” dendikten sonra sık sık doktorculuk oynamak. Diğer oyunlara ilgi göstermemek,
    * Ø Üstünde giysiler varken başka çocukları ellemek istemek sıkıştırmak.
    *

    Bu davranışlar çocukların yeterli denetimden yoksun olduklarını düşündürebilir.

    Profesyonel Yardım Gerektiren Davranışlar

    * Ø Erkek ve kadın rollerini; kızgın, üzgün ya da saldırgan bir tarzda oynamak. Kendi cinsiyetinden ya da karşı cinsten nefret etmek,
    * Ø Sessizce yetişkinlere dokunmak. Başkalarını ellemek için izin istemek, kendini ellemele*rini istemek,
    * Ø Başkalarının soyunmalarını is*temek, insanları soyunmaya zorlamak,
    * Ø Anne-baba yanıtladıktan sonra aynı soruları yabancılara sormak. Yaşı için çok fazla cinsel bilgi sahibi olmak,
    * Ø Giyinmeyi reddetmek, pek çok ikazdan sonra kendini gizlice başkalarına göstermek,
    * Ø Banyoda insanları yalnız bırakmayı reddetmek, zorla banyoya girmek,
    * Ø Pek çok ikazdan sonra başkalarının yanında ve evde ‘ayıp’ laflar söylemek,
    * Ø İkazdan sonra sürekli kaka ile oynamak,
    * Ø Başkalarını doktorculuk oyna*maya, giysilerini çıkarmaya zorlamak,
    * Ø Giysiler olmaksızın cinsel iliş*ki taklidi yapmak ya da ilişkiye girmek.

    Bu davranışlarda profesyonel bir yardım gerekli olabilir. Çocuk dikkatlice gözlenmeli ve gereken yardım alınmalıdır.

    Bir cinsel davranışı sorun olarak tanımlarken, öncelikle neyin normal, neyin sorun olduğu iyice ayırt edilmelidir. Bu, kişilerin ve toplumların bakış açısına, cinselliği algılayışına göre değişebilmektedir.

    Herhangi bir davranışı sorun olarak tanımlamadan önce bazı noktalara dikkat edilmelidir.

    Bunlar;

    * Zeka düzeyine uygunluk,

    * Şiddet,

    * Sıklık ve sürekliliktir.

    İçeriği her ne olursa olsun, çocukların soruları yanıtsız bırakılmamalı, ayıplanmamalıdır. Yaşlarına ve zihinsel gelişim düzeyine uygun açıklamalar yapılmalıdır. Bu dönemde çocuğa doğru yaklaşımla uygun yanıtlar vermek, çocuğun daha sonraki yıllarda da başvurabileceği bir iletişimin temelini oluşturacağından çok önemlidir.

    Çocuklar genellikle yanıtlarını duymaya hazır olmadıkları soruları sormazlar ve böyle soruların yanıtlarına ilgi göstermezler.

    c.Son Çocukluk Dönemi: (Genelde 6 -12 yaş olarak kabul edilmektedir )

    (7-12 yaş)

    Bu dönemde, cinsel dürtüler durgunluk kazanmaktadır. Okul öncesi dönemin tersine, bu dönemde kız ve erkek çocuklar, hemcinslerine yakınlık göstermeye başlarlar. Oyuna oldukça fazla önem verilir. Öğrenme, merak, araştırma, insanlarla iyi ilişkiler kurma önem kazanır görülür. Ayrıca bu dönemde, kız çocuğun annesine ya da bir başka kadın yetişkine, erkek çocuğun babasına ya da bir başka erkek yetişkine benzemeyi istemesi (özdeşleşme) de önem kazanır. Ancak, özdeşleşme süreci tam anlamıyla işlemeyebilir. Yani, kız çocuk anneyi, erkek çocuk babayı kıskanmayabilir. Ya da kız çocuk babayı, erkek çocuk anneyi çekici bulmayabilir.

    Bu dönem sağlıklı bir şekilde geçirilmezse, çocuk içsel dürtülerinin denetimini sağlayamaz. Enerjisini yanlış yönlendirir ya da dürtülerini aşırı denetim altına alarak kişiliğinin gelişimini engeller.

    Genel olarak çocuğun okula başlamasıyla birlikte, çocukta akademik ilgiler ve kaygılar başlar. Sosyal çevresi genişler. Bu nedenle, cinsel ilgi ve merak azalmış gibi görülür. Ancak, yakın zamanda yapılan bazı araştırmalar, çocuğun cinsel ilgi ve merakı ile cinsel gelişiminin kesintisiz olarak devam ettiğini, ergenliğin başlangıcıyla birlikte daha da belirginleştiğini ortaya koymaktadır. s Son çocukluk döneminde, çocukların daha çok kendi cinsinden çocuklarla arkadaş grupları oluşturdukları, kız ve erkek oyunlarının iyice farklılaştığı görülmektedir.

    Okul yaşı çocukları, memelere göğüslere dokunmanın veya zlar veya ccinsel organlarını gösterme nin yanlış olduğunu artık öğrenmişlerdir. zler. Fakat resim çizimlerinde, insan figürleri üzerine meme veya cinsel organ çizme, kendi cinsel organlarına dokunma ve cinsel organlarını arkadaşlarıyla kıyas etme, cinsel fıkralar anlatma ve hayvanların yavrulamalarını seyretme gibi cinsel aktiviteler gösterirler.

    Ergenliğe yaklaşırken k ızların ilk adet görme, erkeklerin ise gece boşalmaları (şeytan aldatması, ıslak rüyalar) konusunda bilgilendirilmesi unutulmamalıdır. Eğer bir çocuk, bunların ne olduğunu bilmezse, karmaşık duygular içine girer. Şaşkınlık, utanma, korku, suçluluk duyar. Hatta belki de hastalandığını zannedebilir. Oysa; bunlar her kız ve erkeğin yaşadığı fizyolojik gelişmenin bir parçası olan doğal, ama özel anılardır.
    Cemile ÖZTÜRK likes this.

  • #3
    Meltem YANIKOĞLU - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.Mart.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    16,374
    @Meltem YANIKOĞLU







    2.Ergenlik Dönemi Cinsel Gelişim

    Ergenlik, cinsiyet hormonlarının salgılanması ile başlar. Kızlarda ilk adet görme, erkeklerde ise ilk cinsel boşalma bu dönemin en belirleyicileridir. Bu dönemde oluşan değişiklikler sonucunda insan bedeni, üreme yeteneği kazanır. Ergenlik; hızlı biyolojik, psikolojik ve toplumsal gelişim süreçlerini içerir. Vücut bir yandan fiziksel olarak yetişkin boyutlarına ulaşmaya çalışırken, diğer yandan cinsellik özellikleri gelişir. Bu dönemde düşünce, davranış ve toplumsal ilişkilerde de köklü d eğişiklikler yaşanır. Her alanda iç ve dış çatışmalar, değişim ve uyum çabaları ergenlik çağına damgasını vurur. Ergenin vücudunu tanıması ve üreme organlarının işlevlerini bilmesi; ergenliğe ve beraberinde oluşan değişikliklere uyumunu kolay-laştıracaktır.

    Birdenbire artan cinsel hormonların da etkisiyle bu dönemde cinsel içgüdüler ağırlık kazanır. Ergenliğin ilk yıllarında ergen, cinselliğini mastürbasyon yaparak yaşayabilir. Ergenlik çağının ortalarında, değişik cinsel rollerle, cinsel davranış ve deneyimler yaşar. Aynı yaştan ya da daha yaşlı karşı cinsten birisine, genellikle de ulaşılmaz birisine platonik bir aşkla tutulma sıklıkla yaşanabilir. Anne- babayı reddetme ve aileyle çatışma belirginleşir.

    Ergen, birbiriyle çelişen duygular da yaşayabilir. Çünkü, artık çocukluktan çıkıp büyümek ona yeterlilik duygusu, sevinç ve haz verebilir. Aynı zamanda bazı korkulara yol açabilir. Bu korku ve kaygı, gerginlik yaratır.

    Ergenin vücudundaki hızlı değişikliklere uyum sağlaması zaman alabilir. Ergen; herkesin, ondaki cinse özgü değişimleri fark edeceğini, bu nedenle de kendisiyle alay edileceğini sanabilir. Utanç, korku, gizlenme duyguları onu diğer insanların arasına karışmaktan alıkoyabilir.

    Ergenin bu dönemdeki en belirgin gereksinimlerinden biri de, uygun kaynaklardan doğru cinsel bilgiler edinmektir. Bazen yalan-yanlış edinilmiş bir bilgi, bireyi etkisini kısa ya da uzun zaman sürdürebilecek olumsuzluklara yöneltebilir.

    Yapılan bilimsel çalışmalar da, zihinsel özürlü ergenlerin, normal gelişim gösteren ergenlerle aynı cinsel güdüler ve ihtiyaçlara sahip olduklarını göstermiştir belirtilmiştir. Zihinsel özürlüler de, nasıl acıkıyor ve sonuçta besleniyorlarsa; ya da acıktıklarını ifade edemeseler de yaşamak için beslenmeye ihtiyaçları varsa, aynı şekilde, normal düzeninde çalışan hormonları nedeniyle cinsel aktiviteleri (ifade etmekte güçlükleri olsa da) olmaktadır. Zihinsel özürlülerde fiziksel gelişim normal olduğunda, cinsel gelişimde normal sırayı izlemektedir.

    Gelişim alanlarının çoğunda, yavaş ve geç gelişim gösteren çocuklardaki cinsel gelişimin; normal gelişim gösteren çocuklardan farklılık göstermemesi, anne-babalar için şaşırtıcı olabilir.

    Hafif derecedeki zihinsel özürlülükte; cinsel davranışlar, normal zihinsel gelişim gösteren bireylerin cinsel davranışlarına benzer. Aynı şekilde Bununla birlikte cinsel dürtülerini kontrol edebilirler.

    Orta derecedeki zihinsel özürlülükte; bir miktar yardıma ihtiyaç duyulabilir. olabilirc Cinsel gelişim gecikmiş olabilir.

    Ağır derecedeki zihinsel özürlülükte; cinsel gelişim eksik kalabilir. Toplumsal kuralları kavramakta ve uygun davranışlar geliştirmekte sıkıntı çek ilebilir ler. Cinsel dürtüler ini genellikle çok az kontrol ed ilebilir ler.

    Zihinsel özürlülerin genelde yaşıtlarından daha fazla cinsel ilgilerinin olduğu, daha fazla cinsel içerikli davranışlar sergilediği düşünülür. Oysa zihinsel özürlüler, cinsel içerikli davranışların nerede, ne zaman, hangi durumlarda uygun olup olmadığını bilemedikleri için, yani bir anlamda cinsel içerikli davranışlarını kontrol edemedikleri için böyle algılanmaktadırlar.

    Yapılan araştırmalar, zihinsel özürlülerde cinselliğe olan ilginin cinsiyete göre farklılık gösterdiğini ortaya koymuştur. Erkeklerde, cinselliğe olan ilginin daha fazla olduğu, bu ilginin her iki cinste de zeka düzeyi yükseldikçe arttığı görülmektedir.

    Normal kişilerde olduğu gibi zihinsel özürlü kişilerde de, kendini tatmin (mastürbasyon) sıklıkla görülmektedir. Yapılan araştır-malarda, bu kişilerde cinsel tatmin ihtiyacının, aileler tarafından farklı şekillerde giderildiği ortaya çıkmıştır:

    * Mastürbasyon olayını doğru yönlendirmek,
    * Mastürbasyon olayını görmezlikten gelmek, yapmıyor saymak,
    * Karşı cins ile zaman zaman ilişkiye sokmak,
    * Cinsel isteklerini ortadan kaldırmayı denemek,
    * Ameliyat
    * İlaç
    * Evlendirmek.

    Bu çözümlerin her birey için ayrı ayrı tartışılması gerekmektedir. Bunları sadece fizyolojik gereksinim olarak görmek hatalıdır. Çünkü, çözümlerin tıbbi, ahlaki, sosyal ve , hukuki boyutları vardır. Çözümler; bütün boyutları ile ele alınarak, kişinin durumuna göre, kişiye özel üretilmelidir.

    Ergenlik döneminde cinsel gelişim belirtileri cinsiyetlere göre şöyledir:

    a.Erkeklerde Cinsel Gelişimin Belirtileri

    Ergenlik döneminde erkeklerin, hem bedenlerinde hem de cinsel organ ve işlevlerinde önemli değişiklikler olmaktadır. Ergenlikte, erkeklerde meydana gelen ilk değişiklik, erbezlerinin (testislerin) büyümeye başlamasıdır. Erbezlerinin büyümeye başlamasından yaklaşık 1-2 yıl sonra ergenliğin bir belirtisi olarak boşalma meydana gelir. Değişiklikler kademeli olarak birkaç yıl devam eder.

    Bu dönemde erkeklik hormonu ( testosteron) salgıla nır. Erkeklik hormonu ergenin vücut yapısını, iç ve dış cinsel organlarının gelişimini de sağlar.

    A ynı zamanda ergenlikte ve sonrasında kadına karşı cinsel hislerin oluşmasında ve erkek üreme hücresi (sperm) üretiminde de rol oynar.

    Ergenlikte meydana gelen ikinci değişiklik, cinsel organın (penis) büyümeye başlamasıdır. Cinsiyet hormonlarının etkisi ile penis daha sık dikleşir. B azen nedensiz penis dikleşmesi ( ereksiyon ) olabilir ve bu durum normaldir. Bu dönemde, erkeklerin çoğu penis boyutlarıyla ilgilidir. Bazıları kendi penisini arkadaşlarının penis boyutlarıyla karşılaştırırlar. Penis boyutunun cinsel işlevde farklılık yaratmadığı unut ul ma malıdır.

    Ergenlik döneminde, sperm üretiminin baş lamasıyla bağlantılı olarak ereksiyon sonrasında “boşalma” ola bilmektedir. Bu durum bazen uykuda olur ve ergen sabah uyandığında çamaşırlarının ıslandığını görebilir. Buna “gece boşalması” adı verilir. Bu durum normaldir ve büyüdükçe sıklığı azalacaktır.

    Bu dönemde d udakların üzerinde, daha sonra da yüzde ve vücutta kıllanma başlar. Ayaklar büyür, bacaklar ve kollar uzar. 13-15 yaş arasında boy hızla uzar. Deri ve saçlar yağlanır. Yüzde sivilceler ve siyah noktalar oluşabilir. Ergen kasları geliştiği için kendisini daha güçlü hisseder.

    Bütün bu değişimler, üreme organlarının geliştiğini ve ergenin erişkin bir erkek olmaya başladığını gösteren belirtilerdir. Bu gelişme, genellikle 18-20 yaşlarına kadar belirginleşerek devam eder. Ergenliğin başlama yaşı, kızlarda olduğu gibi, erkeklerde de çok değişkendir. Ergenliğin gecikmesine erkeklerde oldukça sık rastlanır.

    Erkek çocuklar, uykudayken boşaldıklarında, ilk kez ıslak rüya gördüklerinde, cinsel hayaller kurmaya başladıklarında, mastürbasyonla ilgili kararsızlıklar yaşadıklarında; bilgiden öte, bir yetişkinin rehberliğine gereksinim duyarlar. Bir yetişkinin onlara bedenlerindeki değişiklikleri açıklaması, kız-erkek ilişkilerini anlatması, yeni hissetmeye başladıkları cinsel dürtülerle nasıl başa çıkabileceklerini öğretmesi gerekir. Bu bilgiler kaygıyı azaltacaktır.

    b. Kızlarda Cinsel Gelişimin Belirtileri

    Ergenlik döneminde kızların, hem bedenlerinde hem de cinsel organlarında ve işlevlerinde önemli değişiklikler olmaktadır. Ergenlikte, kızlarda meydana gelen ilk değişiklik, kadı nlık hormonunun (östrojen) salgıla nmasının etkisiyle memelerin büyümeye başlamasıdır. Bundan sonra cinsel organ bölgesinde ve koltuk altlarında kıllanma görülür. Sonraki bir-iki yıl içinde, ritmik olarak her ay tekrarlanacak olan adet kanaması başlar. Adet kanaması, genellikle ilk yıllarda düzensiz olabilir. Ergenlik belirtileri başladıktan sonraki bir yıl içinde hızlı boy uzaması olur. Buna “büyüme patlaması” denir.

    Genel olarak adet görme başladıktan sonra kızların b oyu 5- 6 cm kadar uzar. Değişiklikler kademeli olarak birkaç yıl devam eder.

    Ergenlik , kızlar açısından vücutlarının, küçük bir kız çocuğundan kadın olmaya doğru değiştiği zamandır. Bunun yanında, kızların vücu tları, ergenlik dönemi sonunda bebek doğurabilecek özelliklere sahip olur. G enel olarak kızlar 9-13 yaş arasında ve erkeklerden daha önce ergenliğe girerler. Bu nedenle, yaşamın bu döneminde kızlar, birkaç yıl ( erkekler kendilerini yakalayıncaya kadar ) erkeklerden fiziksel olarak daha gelişmişlerdir.

    Kızların çoğunda 9-16 yaş arasında adet görmeperiyodu (menstürasyon) başlar. Bir genç kızın adet görmeye başlaması, artık hamile de kalabileceği anlamına gelir. Adet görme periyodu sırasında, öncesinde veya sonrasında aşağıdaki yakınmalar görülebilir : Kramplar , karında gaz birikmesi , göğüslerde hassasiyet veya şişkinlik , baş ağrısı , kendini kötü hissetme ve huzursuzluk gibi ani duygusal değişiklikler , depresyon, vb.

    Kızlar, ilk kez adet gördüklerinde ve bedenlerindeki değişiklikleri fark ettiklerinde, bilgi ve rehberliğe gereksinim duyarlar. Erkeklerde olduğu gibi bir yetişkinin onlara bedenlerindeki değişiklikleri açıklaması, kız-erkek ilişkilerini anlatması, yeni hissetmeye başladıkları cinsel dürtülerle nasıl başa çıkabileceklerini öğretmesi gerekir. Bilgilenme, kendine saygı ve güven duymayı sağlar.

  • #4
    Meltem YANIKOĞLU - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.Mart.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    16,374
    @Meltem YANIKOĞLU







    3.Yetişkinlik Dönemi Cinselliği

    20’li yaşlar yeni iş ve meslek olanaklarının, evlilik veya alternatif ilişkilerin arandığı, birçok önemli konuda kararların alındığı, cinsel yaşantının en aktif ve renkli olduğu yaşlardır.

    Orta yaşta fizyolojik cinsel tepkilerde bazı değişiklikler olsa da, kadın ve erkeklerin çoğu aktif cinsel yaşamlarını sağlıklı biçimde sürdürürler. Orta yaşlarında cinsel yönden aktif olan insanların, yaşlanmayla birlikte cinsel aktivitelerinde de ki azalma da yavaş olmaktadır.

    Yaşlı insanlar da cinsel yaşamlarını sürdürebilirler. İleriki yaşlarda cinselliğin yaşanması önündeki engeller, özellikle kadınlar için bedensel olmaktan çok psikolojik kaynaklıdır. Eşin kaybı, yeni ilişkilere başlamada güçlük çekme ya da uygun bir eş bulamama cinselliğin yaşanmasını olumsuz yönde etkileyebil me ktedir n nedenler arasındadır.

    Cinsellik

    Cinsellik" sözcüğünden çıkarılan "anlam" herkes için aynı değildir. Cinsellik bir kavram olarak insanlara değişik şeyler ifade eder. Bazıları için cinsellik sadece üreme , anlamına; bazıları için ise cinsel açıdan uyarılmış olan bireyde gözlenen davranışlar anlamına gelir.

    "Cinsellik" sözcüğü, erkek ve kadınların kendi cinslerine özgü özelliklerinin bütünü anlamında, bazen de cinsiyet kelimesinin yerine kullanılmaktadır. Cinsiyet, insanların yapı ve özellikleri bakımından "erkek" ve "dişi" olmak üzere yaratılışta farklı iki ayrı varlık olduğunu vurgular.

    Cinsellik, bireyin kendi cinsel kimliğini kabul etmesi; cinsinin gereği olarak, karşı cinsle ilgilenmesi; karşı cinsini araması; birlikte olmaktan ve cinsel ilişkiden bedensel olduğu kadar ruhsal bir haz ve doygunluk elde etmesidir.

    Cinsiyet ya da "cinsel kimlik“ , kişinin cinselliğinin biyolojik özelliklerini yansıtır.

    Cinsel kimlik; bireyin ait olduğu cinsi kabul etmesi, kendi bedenini ve benliğini bu cinsellik içinde algılaması, duygu ve davranışlarında buna uygun biçimde davranmasıdır.

    Çocukta temel cinsel kimlik, 3 yaşına gelmeden önce oluşmaktadır. Çocuklar, yaklaşık olarak iki yaşlarında kız ve erkek olarak farklı iki cinsiyetin bulunduğunu kavrarlar. Kendi cinslerinin de farkına varırlar. Çocuklarda cinsel kimlik, başlangıçta fiziksel ve bedensel özellikler ile ilgilidir. Çocuklar, cinsiyetin normal olarak değişmediğini ancak 5-6 yaşlarında kavrarlar. Cinsel kimlik algısı daha sonra iki cinse ait inanç ve tutumların gelişmesi ve bunlara ilişkin davranışların öğrenilmesi ile devam eder.

    Cinsel kimliğin gelişiminde aile ve yakın çevre çok önemli bir rol üstlenmektedir.

    Aileler, bebek doğduğu günden itibaren, isim seçmek, kızlara daha süslü giysiler giydirmek, saçlarını uzatmak ya da süslemek, erkeklerin saçlarını kısa kesmek, farklı oyuncaklar almak (kızlara bebek, ev eşyaları; erkeklere araba, tabanca vb), farklı rollere ilişkin beklentileri ifade etmek ("Kızlar uslu olur", "Erkekler cesur olur" gibi) ve bu beklentilerine uygun davranışları pekiştirmek, tersi davranışları görmezden gelmek, ayıplamak, kınamak hatta cezalandırmak yoluyla cinsel kimliğin oluşmasına yardımcı olurlar.

    Cinsel kimliğin oluşmasında, zihinsel özürlü bireylerin de giyim tarzına dikkat edilmelidir. Bazen takvim yaşı büyük bireylere çok bebeksi kıyafetler giydirildiği, saçlarının bebeksi bir modelde tarandığı görülmektedir. Bu da zihinsel özürlü bireylerin çevre tarafından algılanışlarını etkilemektedir. Aileler bu konuya dikkat etmelidirler.

    Çocuklar, aile içinde kendi cinsiyetlerine uygun rolleri, ilgileri ve davranışları benimsemeyi öğrenirler. Erkek çocuklar, sert ve saldırgan oyunları oynadıkları, duygusallık göstermedikleri ve daha çok mekanik konulara ilgi duydukları zaman, ana-babaları tarafından ödüllendirilirler. Kız çocukları ise, söz dinledikleri, "tatlı" ve duygusal olduklarında ödüllendirilirler. Kendilerine, mekanik ve teknik birtakım ilgiler edinmede cesaret verilmez. Toplumun kültür ve değerlerinden kaynaklanan bu "ödüllendirme sistemi," kız ve erkek çocuklar arasında gözlenen cinsiyet ve cinsel kimlik farklarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

    Cinsel kimlik kazanımındaki diğer önemli bir etken de; k ız çocuğun kendisini babasına sevdirmek için annesine benzemeye, a ynı biçimde erkek çocuğun da babasına benzemeye uğraşarak annesinin beğenisini kazanmaya çalışmasıdır . Çocuk; erkek veya kız davranışlarını anne ya da babasına özendiği, onlara benzemek istediği için benimser. Çocuk oturuşundan duruşuna, konuşmasından giyinişine değin, anne ve babasının birçok özelliğini bilinçsiz olarak yineler, kendi kişiliği içinde yoğurur. Ayrıca kız çocuk kendisini babasına sevdirmek için annesine benzemeye çalışır. Aynı biçimde erkek çocuk da babasına benzemeye uğraşarak annesinin beğenisini kazanmaya çalışacaktır.

    Cinsellik, insan davranışlarını belirleyici bir etmen olarak yaşamın her aşamasında yer almaktadır.

    Cinsellik isteği içgüdüseldir. Bireylerde belirli gelişim dönemlerinde ortaya çıkar. Ergenlik dönemi, cinsel güdülerin en fazla olduğu bir dönemdir.

    Zihinsel özürlülerin de tüm insanlar gibi cinsel gereksinimleri vardır. Bu gereksinimler çocukluk yaşlarında başlayıp ileri yaşlara kadar devam eder.

    Cinselliğin temel işlevi, biyolojik olarak üremeyi ve insanların çocuk sahibi olmalarını sağlamaktır. Biyolojik yapı; cinsel ilişkinin, genlerden, cinsel olgulara kadar olan değişik işlev ve cinsel davranışların işleyiş ve mekaniğini sağlar. Bireyin cinsel işlevi, kasların da katkıları ile bedenin dolaşım sistemleri ile sinir sistemi ve hormonlar tarafından düzenlenmektedir.

    Psikolojik olarak cinsellik; cinsel ilişkiden haz alma, sevgi, sevme ve sevilme gibi bireyin temel ihtiyaçlarının doyurulmasını amaçlamaktadır. Bunlarla ilgili olarak çeşitli bireysel davranışları ve karşılıklı insan ilişkilerini kapsamaktadır.

    Toplumsal olarak ise cinsellik; insan yaşamının pek çok yönü ile ilgilidir. Cinsellik; toplumun işleyişi, özelliği, değer yargıları, yasal kuralları, insanların yaşam biçimi, farklı cinse verilen roller, üretim biçimi, cinselliğe bakışı, eş seçme ve evlenme tercihleri ile çok yakından ilişkilidir.

    Cinsellik, hayatın ayrılmaz bir parçasıdır. Cinselliğin bedensel, duygusal, toplumsal ve ahlaki boyutları vardır. Bireyler, yaşamı renklendiren, daha keyifli ve eğlenceli hale getiren cinselliği tüm hayatları boyunca sürdürürler.

    Cinselliğin bedensel ve ruhsal haz yaşantısına dönüşebilmesi için, kişinin sevgi ve saygı gösterebilmesi, kendine gösterilen sevgiyi algılayabilmesi, kendine güvenebilmesi gibi olumlu duyguların kazanılmış olması gerekir. Bunun yanı sıra cinselliği "kötü", cinsel organları "pis" gören olumsuz duygular olmamalıdır. Kişi, ancak bu sayede cinsellikte rahat davranabilecek, cinsel uyarıların haz veren yönlerini algılayabilecektir. Cinsellikteki olumlu ya da olumsuz duygular ve davranışlar, çocukken öğrenilen, hissedilen ve yaşanılanların bir sonucu olarak ortaya çıkar.

  • YORUM BIRAKMAK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ !

    ÜYE OLMAK İÇİN TIKLA

    Benzer Konular

    1. İşitme engelli çocuğun ,gelişim alanlarına göre özellikleri..
      Konu Sahibi Gülşah MUTLU Forum ENGEL TÜRLERİ VE HASTALIKLAR
      Cevap: 3
      Son Mesaj : 08.Ağustos.2012, 02:57
    2. Engelli Çocuk ve Gençlerin Cinsel Eğitimi
      Konu Sahibi Ayşe Turan BAL Forum MAKALE-ARAŞTIRMA ve BİLİMSEL YAZILAR
      Cevap: 0
      Son Mesaj : 10.Ocak.2010, 02:44
    3. Cinsel Gelişim ve Cinsel Kimliğin Kazanılması
      Konu Sahibi Ayşe Turan BAL Forum MAKALE-ARAŞTIRMA ve BİLİMSEL YAZILAR
      Cevap: 0
      Son Mesaj : 09.Ocak.2010, 02:52
    4. Zihinsel Engelli Kız Çocuklarında Cinsel Eğitim
      Konu Sahibi Ayşe Turan BAL Forum MAKALE-ARAŞTIRMA ve BİLİMSEL YAZILAR
      Cevap: 0
      Son Mesaj : 27.Aralık.2009, 03:55
    5. Zihinsel Engelli Bireylerde Cinsel Eğitim
      Konu Sahibi Meltem YANIKOĞLU Forum MAKALE-ARAŞTIRMA ve BİLİMSEL YAZILAR
      Cevap: 3
      Son Mesaj : 08.Mart.2009, 21:40

    Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •  

    Giriş

    Facebook ile Baglan Giriş