2.Ergenlik Dönemi Cinsel Gelişim
Ergenlik, cinsiyet hormonlarının salgılanması ile başlar. Kızlarda ilk adet görme, erkeklerde ise ilk cinsel boşalma bu dönemin en belirleyicileridir. Bu dönemde oluşan değişiklikler sonucunda insan bedeni, üreme yeteneği kazanır. Ergenlik; hızlı biyolojik, psikolojik ve toplumsal gelişim süreçlerini içerir. Vücut bir yandan fiziksel olarak yetişkin boyutlarına ulaşmaya çalışırken, diğer yandan cinsellik özellikleri gelişir. Bu dönemde düşünce, davranış ve toplumsal ilişkilerde de köklü d eğişiklikler yaşanır. Her alanda iç ve dış çatışmalar, değişim ve uyum çabaları ergenlik çağına damgasını vurur. Ergenin vücudunu tanıması ve üreme organlarının işlevlerini bilmesi; ergenliğe ve beraberinde oluşan değişikliklere uyumunu kolay-laştıracaktır.
Birdenbire artan cinsel hormonların da etkisiyle bu dönemde cinsel içgüdüler ağırlık kazanır. Ergenliğin ilk yıllarında ergen, cinselliğini mastürbasyon yaparak yaşayabilir. Ergenlik çağının ortalarında, değişik cinsel rollerle, cinsel davranış ve deneyimler yaşar. Aynı yaştan ya da daha yaşlı karşı cinsten birisine, genellikle de ulaşılmaz birisine platonik bir aşkla tutulma sıklıkla yaşanabilir. Anne- babayı reddetme ve aileyle çatışma belirginleşir.
Ergen, birbiriyle çelişen duygular da yaşayabilir. Çünkü, artık çocukluktan çıkıp büyümek ona yeterlilik duygusu, sevinç ve haz verebilir. Aynı zamanda bazı korkulara yol açabilir. Bu korku ve kaygı, gerginlik yaratır.
Ergenin vücudundaki hızlı değişikliklere uyum sağlaması zaman alabilir. Ergen; herkesin, ondaki cinse özgü değişimleri fark edeceğini, bu nedenle de kendisiyle alay edileceğini sanabilir. Utanç, korku, gizlenme duyguları onu diğer insanların arasına karışmaktan alıkoyabilir.
Ergenin bu dönemdeki en belirgin gereksinimlerinden biri de, uygun kaynaklardan doğru cinsel bilgiler edinmektir. Bazen yalan-yanlış edinilmiş bir bilgi, bireyi etkisini kısa ya da uzun zaman sürdürebilecek olumsuzluklara yöneltebilir.
Yapılan bilimsel çalışmalar da, zihinsel özürlü ergenlerin, normal gelişim gösteren ergenlerle aynı cinsel güdüler ve ihtiyaçlara sahip olduklarını göstermiştir belirtilmiştir. Zihinsel özürlüler de, nasıl acıkıyor ve sonuçta besleniyorlarsa; ya da acıktıklarını ifade edemeseler de yaşamak için beslenmeye ihtiyaçları varsa, aynı şekilde, normal düzeninde çalışan hormonları nedeniyle cinsel aktiviteleri (ifade etmekte güçlükleri olsa da) olmaktadır. Zihinsel özürlülerde fiziksel gelişim normal olduğunda, cinsel gelişimde normal sırayı izlemektedir.
Gelişim alanlarının çoğunda, yavaş ve geç gelişim gösteren çocuklardaki cinsel gelişimin; normal gelişim gösteren çocuklardan farklılık göstermemesi, anne-babalar için şaşırtıcı olabilir.
Hafif derecedeki zihinsel özürlülükte; cinsel davranışlar, normal zihinsel gelişim gösteren bireylerin cinsel davranışlarına benzer. Aynı şekilde Bununla birlikte cinsel dürtülerini kontrol edebilirler.
Orta derecedeki zihinsel özürlülükte; bir miktar yardıma ihtiyaç duyulabilir. olabilirc Cinsel gelişim gecikmiş olabilir.
Ağır derecedeki zihinsel özürlülükte; cinsel gelişim eksik kalabilir. Toplumsal kuralları kavramakta ve uygun davranışlar geliştirmekte sıkıntı çek ilebilir ler. Cinsel dürtüler ini genellikle çok az kontrol ed ilebilir ler.
Zihinsel özürlülerin genelde yaşıtlarından daha fazla cinsel ilgilerinin olduğu, daha fazla cinsel içerikli davranışlar sergilediği düşünülür. Oysa zihinsel özürlüler, cinsel içerikli davranışların nerede, ne zaman, hangi durumlarda uygun olup olmadığını bilemedikleri için, yani bir anlamda cinsel içerikli davranışlarını kontrol edemedikleri için böyle algılanmaktadırlar.
Yapılan araştırmalar, zihinsel özürlülerde cinselliğe olan ilginin cinsiyete göre farklılık gösterdiğini ortaya koymuştur. Erkeklerde, cinselliğe olan ilginin daha fazla olduğu, bu ilginin her iki cinste de zeka düzeyi yükseldikçe arttığı görülmektedir.
Normal kişilerde olduğu gibi zihinsel özürlü kişilerde de, kendini tatmin (mastürbasyon) sıklıkla görülmektedir. Yapılan araştır-malarda, bu kişilerde cinsel tatmin ihtiyacının, aileler tarafından farklı şekillerde giderildiği ortaya çıkmıştır:
* Mastürbasyon olayını doğru yönlendirmek,
* Mastürbasyon olayını görmezlikten gelmek, yapmıyor saymak,
* Karşı cins ile zaman zaman ilişkiye sokmak,
* Cinsel isteklerini ortadan kaldırmayı denemek,
* Ameliyat
* İlaç
* Evlendirmek.
Bu çözümlerin her birey için ayrı ayrı tartışılması gerekmektedir. Bunları sadece fizyolojik gereksinim olarak görmek hatalıdır. Çünkü, çözümlerin tıbbi, ahlaki, sosyal ve , hukuki boyutları vardır. Çözümler; bütün boyutları ile ele alınarak, kişinin durumuna göre, kişiye özel üretilmelidir.
Ergenlik döneminde cinsel gelişim belirtileri cinsiyetlere göre şöyledir:
a.Erkeklerde Cinsel Gelişimin Belirtileri
Ergenlik döneminde erkeklerin, hem bedenlerinde hem de cinsel organ ve işlevlerinde önemli değişiklikler olmaktadır. Ergenlikte, erkeklerde meydana gelen ilk değişiklik, erbezlerinin (testislerin) büyümeye başlamasıdır. Erbezlerinin büyümeye başlamasından yaklaşık 1-2 yıl sonra ergenliğin bir belirtisi olarak boşalma meydana gelir. Değişiklikler kademeli olarak birkaç yıl devam eder.
Bu dönemde erkeklik hormonu ( testosteron) salgıla nır. Erkeklik hormonu ergenin vücut yapısını, iç ve dış cinsel organlarının gelişimini de sağlar.
A ynı zamanda ergenlikte ve sonrasında kadına karşı cinsel hislerin oluşmasında ve erkek üreme hücresi (sperm) üretiminde de rol oynar.
Ergenlikte meydana gelen ikinci değişiklik, cinsel organın (penis) büyümeye başlamasıdır. Cinsiyet hormonlarının etkisi ile penis daha sık dikleşir. B azen nedensiz penis dikleşmesi ( ereksiyon ) olabilir ve bu durum normaldir. Bu dönemde, erkeklerin çoğu penis boyutlarıyla ilgilidir. Bazıları kendi penisini arkadaşlarının penis boyutlarıyla karşılaştırırlar. Penis boyutunun cinsel işlevde farklılık yaratmadığı unut ul ma malıdır.
Ergenlik döneminde, sperm üretiminin baş lamasıyla bağlantılı olarak ereksiyon sonrasında “boşalma” ola bilmektedir. Bu durum bazen uykuda olur ve ergen sabah uyandığında çamaşırlarının ıslandığını görebilir. Buna “gece boşalması” adı verilir. Bu durum normaldir ve büyüdükçe sıklığı azalacaktır.
Bu dönemde d udakların üzerinde, daha sonra da yüzde ve vücutta kıllanma başlar. Ayaklar büyür, bacaklar ve kollar uzar. 13-15 yaş arasında boy hızla uzar. Deri ve saçlar yağlanır. Yüzde sivilceler ve siyah noktalar oluşabilir. Ergen kasları geliştiği için kendisini daha güçlü hisseder.
Bütün bu değişimler, üreme organlarının geliştiğini ve ergenin erişkin bir erkek olmaya başladığını gösteren belirtilerdir. Bu gelişme, genellikle 18-20 yaşlarına kadar belirginleşerek devam eder. Ergenliğin başlama yaşı, kızlarda olduğu gibi, erkeklerde de çok değişkendir. Ergenliğin gecikmesine erkeklerde oldukça sık rastlanır.
Erkek çocuklar, uykudayken boşaldıklarında, ilk kez ıslak rüya gördüklerinde, cinsel hayaller kurmaya başladıklarında, mastürbasyonla ilgili kararsızlıklar yaşadıklarında; bilgiden öte, bir yetişkinin rehberliğine gereksinim duyarlar. Bir yetişkinin onlara bedenlerindeki değişiklikleri açıklaması, kız-erkek ilişkilerini anlatması, yeni hissetmeye başladıkları cinsel dürtülerle nasıl başa çıkabileceklerini öğretmesi gerekir. Bu bilgiler kaygıyı azaltacaktır.
b. Kızlarda Cinsel Gelişimin Belirtileri
Ergenlik döneminde kızların, hem bedenlerinde hem de cinsel organlarında ve işlevlerinde önemli değişiklikler olmaktadır. Ergenlikte, kızlarda meydana gelen ilk değişiklik, kadı nlık hormonunun (östrojen) salgıla nmasının etkisiyle memelerin büyümeye başlamasıdır. Bundan sonra cinsel organ bölgesinde ve koltuk altlarında kıllanma görülür. Sonraki bir-iki yıl içinde, ritmik olarak her ay tekrarlanacak olan adet kanaması başlar. Adet kanaması, genellikle ilk yıllarda düzensiz olabilir. Ergenlik belirtileri başladıktan sonraki bir yıl içinde hızlı boy uzaması olur. Buna “büyüme patlaması” denir.
Genel olarak adet görme başladıktan sonra kızların b oyu 5- 6 cm kadar uzar. Değişiklikler kademeli olarak birkaç yıl devam eder.
Ergenlik , kızlar açısından vücutlarının, küçük bir kız çocuğundan kadın olmaya doğru değiştiği zamandır. Bunun yanında, kızların vücu tları, ergenlik dönemi sonunda bebek doğurabilecek özelliklere sahip olur. G enel olarak kızlar 9-13 yaş arasında ve erkeklerden daha önce ergenliğe girerler. Bu nedenle, yaşamın bu döneminde kızlar, birkaç yıl ( erkekler kendilerini yakalayıncaya kadar ) erkeklerden fiziksel olarak daha gelişmişlerdir.
Kızların çoğunda 9-16 yaş arasında adet görmeperiyodu (menstürasyon) başlar. Bir genç kızın adet görmeye başlaması, artık hamile de kalabileceği anlamına gelir. Adet görme periyodu sırasında, öncesinde veya sonrasında aşağıdaki yakınmalar görülebilir : Kramplar , karında gaz birikmesi , göğüslerde hassasiyet veya şişkinlik , baş ağrısı , kendini kötü hissetme ve huzursuzluk gibi ani duygusal değişiklikler , depresyon, vb.
Kızlar, ilk kez adet gördüklerinde ve bedenlerindeki değişiklikleri fark ettiklerinde, bilgi ve rehberliğe gereksinim duyarlar. Erkeklerde olduğu gibi bir yetişkinin onlara bedenlerindeki değişiklikleri açıklaması, kız-erkek ilişkilerini anlatması, yeni hissetmeye başladıkları cinsel dürtülerle nasıl başa çıkabileceklerini öğretmesi gerekir. Bilgilenme, kendine saygı ve güven duymayı sağlar.


2Likes
LinkBack URL
About LinkBacks


Alıntı ile Cevapla