Cinsel Gelişim ve Cinsel Kimliğin Kazanılması

“Çocuklar, aşkın yerini tutan birer oyuncak değildirler, gerçekleştirilemeyen bir ereğin yerini de doldurmazlar, yaşamımızın boşluğunu örtecek birer malzeme de değildirler, onlar ağır bir yük, bir sorumlulukturlar; özgür sevginin en eli açık çiçekleridirler. Ana-babanın ne oyuncağı, ne yaşama gereksinimlerinin giderilmesi, ne de doyurulmamış özenişlerinin yerini tutan şeyler olabilirler. Çocuk demek, mutlu varlıklar yaratma zorunluluğu demektir” Stekel

Cinsel Gelişim ve Cinsel Kimliğin Kazanılması

“Çocuklar, aşkın yerini tutan birer oyuncak değildirler, gerçekleştirilemeyen bir ereğin yerini de doldurmazlar, yaşamımızın boşluğunu örtecek birer malzeme de değildirler, onlar ağır bir yük, bir sorumlulukturlar; özgür sevginin en eli açık çiçekleridirler. Ana-babanın ne oyuncağı, ne yaşama gereksinimlerinin giderilmesi, ne de doyurulmamış özenişlerinin yerini tutan şeyler olabilirler. Çocuk demek, mutlu varlıklar yaratma zorunluluğu demektir”
Stekel

Cinsel kimliğin kazanılmasında en önemli etkenlerden birisi, çocuğun ve gencin anne babasıyla birlikte olması, sağlıklı iletişim kurmasıdır. Sağlıklı iletişim, çocuğun ve gencin özdeşleşme süreçleri içinde cinsel kimlik, rol ve yerle ilişkili gelişme ve olgunlaşmayı sağlar.

Değişik çevrelerde birbirinden oldukça farklı toplumsal etkileşim içinde bulunan bireyin benliğinde kalıcı izler bırakan etkiler, giderek bireye özgü tutum, davranış ve düşüncelerde süreklilik gösteren bir kişilik oluşumuna neden olur.

Aile ve toplum, kız ve erkek çocuğa bir takım toplumsal, dinsel vb. değerler benimsetmiş, bunlara uygun tutum ve tavırlar almalarını istemiştir. Psikanalitik kurama göre, insanda kişiliğin gelişim ve oluşumunda etkili dürtülerimiz içinde cinsel dürtünün başta geldiği varsayılır.

Cinsel kimliğin öğeleri çocukluk yaşlarında, özellikle 3-5 yaşlarında toplumsal etkileşimle kazanılmakta ve kişi yaşam boyu bunun etkisinde kalmaktadır. Cinsel kimlik, bireyin kişilik niteliğini de belirlemektedir. Sağlıklı bir cinsel kimlik gelişimi daha çocukluk yıllarında bireyin aklına takılan cinsellikle ilgili her soruya gerçek ve geçerli yanıtlar bulmasıyla olur.

Cinsiyet ayırımını, birbirlerinden sakınılması, korunması gereken bir yaşam olayı gibi algılayan kız ya da erkek çocukta sağlıklı bir cinsel kimlik, her şeyden önce kadının erkek için, erkeğin de kadın için gerekli ve bazı yaşam sorunlarını ancak birlikte çözebilecekleri birer varlık olarak algılamalarıyla gelişir. Bunun kazanılması da, çocukların yakın ilişki içinde oldukları anne ve baba özdeşleşmesiyle ve erken yaşlarda verilen cinsel eğitimle gerçekleşir.

Aile içi iletişimin, özellikle özdeşleşme süreçleri içinde bozulması ve kopması, annenin kız, babanın erkek çocuk ve gençle ilgilenmemesi ya da onlara karşı itici, kaba, sert davranması, cinsel kimlikte anneden ya da babadan kaynaklanan saplantılar, takıntılar, olumsuz izler bırakır. Kuşkusuz anne babanın olmaması ya da bunlardan birinin uzun süre aileden uzak kalmasının da cinsel kimlik üzerinde olumsuz etkileri görülür.

Öte yandan çocuk ve gencin cinsel konulara ilişkin olarak sorduğu sorulara anne, baba ve çevredekiler tarafından cevap verilmemesi, kaçamak ve gerçek dışı cevaplar verilmesi, çocuğun ve gencin bu tür soruları sorduğu için azarlanması, kınanması, susturulması, çocukta ve gençte bu konulara karşı ilgi ve duyarlığı arttırır. Konuya ilişkin bilgileri kendi olanakları içinde arkadaşlarından, cinselliği sömüren yayınlardan öğrenmeye kalkar.

Cinsel eğitimin temel yolu ve yöntemi, çocuğun bu konulara ilişkin olarak sorduğu sorulara onun yaşına uygun bir biçimde cevap vermektir. Doğumdan sonra doğal olarak gelişen cinsel içgüdü, çocuğun ağzını, burnunu, yüzünü elini tanımaya yöneldiği ben-sen ayırımını yapmaya başladığı üçüncü yaş içinde, kız-erkek farkının anlaşılmasıyla cinsel konulara yönelir. Çocuk kız-erkek farkını anlamak, cinsel kimliğini tanımak amacıyla sorular sormaya, cinsel kimliğini tanıdıkça bu kimliğe uygun davranmaya başlar.
4-5 yaşına gelen çocuk, kız ve erkek çocuğun beden farklılıklarını iyice anlar. Kız çocuk annesine benzemek ister. Erkek çocuksa, babası gibi davranmaya çabalar. Böylece kız ve erkek çocuklar cinsel kimliklerine uygun rolleri benimsemeye başlarlar.

Çocuklar, genital bölgelerinde duyarlılık hissettikleri, cinsel oyunlara ilgi gösterdikleri, öteki çocuk ve yetişkinlerin cinsel davranışlarına karşı uyanık olmaya başladıkları zaman, kendi davranış ve tutumlarını önemli ölçüde etkileyebilecek cinsel deneylere girişirler.

Çocuğun cinsel içerikli sorularına verilebilecek tüm yanıtlar, anlayabileceği dilde, açık, gerçekçi ve kısa olmalıdır. Cevapsız kalan sorular çocukta merak uyandırır. Çocukta altı yaşına kadar yoğun olan cinsel ilgi ve merak yedi yaşında okula başlayınca azalır. Çevresi genişleyen çocuk iletişim yapacak yeni kaynaklar, yeni alanlar, konular bulur.

Kimi anne baba cinsel eğitim için çocuklardan hiçbir şey gizlenmemesi gerektiğine inanır ve rahat davranırlar. Bu tür davranışlarla verilen iletiler çocuğun merakını kamçılar. Algılarıyla düşünce düzeyi arasındaki bağlantı karışır. Çocukta davranış bozukluklarına neden olur.

Çocuğun kendi cinsiyetini kabulde anne babanın etkisi büyüktür. Bazı anne babalar doğumdan önce çocuklarının kız veya erkek olmasını ister. İstedikleri gerçekleşmezse belki de uğradıkları hayal kırıklığının etkisi ile, kendilerini doğan çocuğun gerçek varlığına bağlamazlar da onu hayallerinde önceden tasarladıkları çocukmuş gibi ele alırlar ve onu öyle büyütürler. Giyim ve saç biçim çocuğun ruhsal hayatını, yapısını etkiler. Çocuk önce bunların yardımıyla cinsel özelliğini kavrar. Ailenin çocuğu önce gerçekte olduğu gibi düşünmesi, anlaması gerekir. Ancak bundan sonra çocuğun da kendisini olduğu gibi, doğal karşılaması beklenir.

Gelişim bir bütündür ve kesintisiz bir süreçtir. Gelişimin tüm basamaklarında ve tüm yönlerinde anne baba ve bizlere düşen görev öncelikli olarak yanlış yapmamaktır. Örseleyici, zarar verebilecek koşullardan koruyup çocuğun içinde bulunduğu dönemin ihtiyaçlarını bilinçli bir şekilde karşılamaktır. Çocuğu baskı kurmadan gözlemek, dinlemek, sorularına sabırla ve onun alabildiği istediği kadarını ZAMANINDA verebilmek gerekir. Onlara ilgi, sevgi, güven veren destek olan yol gösteren kaynaklar olmalıyız. En doğru eğitim, onların gelişim dönemlerinde, ruhsal durumlarına göre açık, anlaşılır ve kesin bir iletişim kurmada yatar.

Tanmavibeyaz Çocukevi


.ALINTIDIR.