Gerçekten çok güzel bir açıklama. Olayı biraz daha derine götürelim. Ben aslında insanların 'bir başkasının hayatını merak etmesini' de çözemiyorum. Benim ütopyamda herkes kendi işiyle uğraşıyor. Kimse kimseye karışmıyor. Kimse kimsenin umrunda değil.
Bir vaazda tam tersini dinlediğimi hatırlıyorum. İnsan, insana karışmalı. Bunu yapma kardeşim. Bunu yap kardeşim demeli. Ona yol göstermeli filan demişti hoca. Komşuluk ilişkilerinden, insanın giydiği kılık kıyafete kadar bahsetmişti.
Benim mantığım almıyor. Yani biz jandarma-polis miyiz adamın yaşantısına müdahale ediyoruz. Bizim ondan zeki olduğumuzu kanıtlayan ne? O insan kendi yaşantısını yönetemeyecek kadar salak mı? ya da kime göre salak?
Başkalarının yaşantısı üzerinde hüküm kurmaya çalışıyoruz gibime geliyor. Her kim olursa olsun, bize bağımlı olması yetiyor bize. Ve bunu elde etmek için analizler yapıyoruz bence bu 'başkalarının hayatını merak etme' gölgesi altında. Öyle gibi görünüyor. Ama bu bilgilere sahip olmamız gerektiğine inandırıyoruz kendimizi.
Karşı kapıda oturan dul kadının evine giren erkek sayısı bize çok lazım. Alt komşunun oğlunun üniversiteyi kazanamadığını öğrenmemiz lazım. Ne de olsa o alt komşumuz. Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanan çiftleri, kararından vazgeçirmeliyiz. Vazgeçirmeliyiz ki bir buhran anında adam çeksin tabancayı vursun karısını.
Bunun mantığını anlamak imkansız. Ama tüm insanlar kendi hayatını yönetebilecek kadar eğitimli olacaklarsa ve diğer insanların yaşamlarının kendilerini ilgilendirmeyeceğini anlayacaksa bu aciz bedenimin toprak olmasına razı olabilirim (: