MEB iki yıldır uyguladığı rotasyonda ve yönetici atamalarda yanlış ve çifte standart uygulamalarla karşı karşıyayız. Özellikle uygulamada ülke genelinde birlik sağlanmasının önemli olduğunu defaten belirtmiştik. Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine yakışanın bu olduğunu vurgulamıştık.

Rotasyon uygulamalarının başladığı bu günlerde MEB’in alması gereken tedbirler olduğuna yapılan vurgulara rağmen bu konuda bakanlıktan bir adım atılmamaktadır.

Sıkışılan konularda bazen Hukuk Müşavirliğinden destek alınmakta ve hukuk müşavirliğinin görüşleri doğrultusunda uygulama yapılmaktadır. Hukuk müşavirliğinin görüşleri genellikle hukuk çevrelerinde de kabul görmektedir.

Bazen ise hukuk müşavirliğinden dahi görüş alınmadan hukukçusu dahi bulunmayan Personel Genel Müdürlüğünün ilgili birimleri tarafından görüş bildirilmektedir. Bu görüşlerin bazılarının hiç resmi yazıya dahi dökülmeden yapılması sözlü olarak belirtilmesi ülke geneline yayılmaması da uygulama birliği açısından sorun oluşturmaktadır.

Cevap, görüş ve değişiklik bekleyen konular ile çifte standartla ilgili hususları ele alacak olursak;

Anadolu Liseleri Sorunu

13/08/2009’da Yönetici Atama Yönetmeliği yayımlandığında Anadolu Lisesi Öğretmenlerine Anadolu Liselerine yapılan yönetici atamalarında öncelik verilmekte bu şekilde aday bulunmaması durumunda ise diğer adayların da atamaları yapılmakta idi.

Bakanlık özellikle rotasyonda sıkışmamak adına değişikliğe giderek Anadolu Liselerindeki bu önceliği kaldırmıştı. Bu önceliğin kaldırılması ile beraber açılan davalarda MEB davayı kaybetmiş ve Danıştay Anadolu Liselerine öncelikli atama olması gerektiğine hükmetmişti.

Bunun üzerine MEB diğer okullara atama yapmış Anadolu Liselerini uzun bir süre kapsam dışında tutmuştu. Bu da bu okullara atanmak isteyenler açısından çifte standart oluşturmuştu.

Taşıma su ile değirmenin döndürülmeye çalışıldığı bu uygulamanın akabinde Anadolu Liselerine sınavla yapılan öğretmen atamaları da yönetmelikle kaldırılmıştı.

Bu düzenlemeyi yönetici atama yönetmeliğine işleyen MEB son yayımladığı değişiklikle Anadolu Lisesi öğretmenlerinin de sınavsız alındığı yönetmeliğe atıfta bulunarak Anadolu Liselerine yönetici atamadaki önceliği kaldıran düzenlemeyi yaptı.

Bu düzenlemenin akabinde konuyu yargıya taşıyan Eğitim-Sen’in davasına karar veren Danıştay 2.Dairesi; Anadolu Liselerine Öğretmen atamanın sınavsız olmasını reddetti. Ve yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Bu durum doğal olarak yönetici atamalarını da etkileyecek niteliktedir. MEB etkileme durumu için dava açılsın, sonuçlansın sonra duruma göre hareket ederiz yaklaşımında ise bu noktada da doğru yapmamaktadır. Böyle dahi olsa durumu valiliklere bildirmesi en yerinde uygulama olacaktır.

Soru 1: Anadolu Liselerine yönetici atamaları ile ilgili bir değişiklik ön görülmekte midir? Bu okullarla ilgili yaklaşım nasıl olmalıdır?

Çok hızlı gelişen bu süreçle ilgili bugüne kadar bir açıklama yapılmadığı gibi Anadolu Liselerine sınavsız yapılan öğretmen atamaları ile ilgili yapılması gerekenleri de açıklamamıştır.

Soru 2: Anadolu Liselerine sınavsız atamanın Danıştay tarafından durdurulmasının ardından bu okullara sınavsız hatta ve hatta ilk atama yoluyla yapılan atamaların akıbeti ne olacaktır?

2-Meslek Liseleri

Yönetici atamada o kuruma öğretmen olarak atanabilme şartını getiren MEB’in özellikle Meslek Liselerine yönetici atama ile ilgili illerden farklı görüşler gelmektedir. Örneğin: A Endüstri Meslek Lisesinde K branşındaki bir öğretmenle ilgili norm bulunmamaktadır. Oysa ki bu okulda bu alanın açılması teklif edildiği taktirde bu öğretmenin atanma şansı vardır.

Soru 3:Bu durumda Valilikler nasıl hareket edeceklerdir? Yani atanacağı okulda norm olup olmadığına mı bakılacak yoksa alan açılabilip açılamayacağına mı?

3-Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretmenleri:

Bu öğretmenlerin Anaokullarına öğretmen olmaları doğal olarak yönetici olabilmeleri yönetmelik hükümlerine göre mümkün görülmemektedir. Fakat Ek-4 formunda bu öğretmenlere Anaokullarına (Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına) yapılacak atamalarda ek puan ön görülmüştür?

Soru 4: Bu öğretmenler Anaokullarına yönetici olabilirler mi? Olamazlarsa Ek-4’teki bu hüküm neden konulmuştur?

4-Rotasyondaki çifte standart:

2010’da Rotasyona tabii olup mahkeme kararı ile dönen bazı okul müdürleri ile ilgili iller arasında birlik sağlanamamıştı. Örneğin A ili bu şekilde dönen okul müdürünün eski okuluna atanan müdür de eski görevine döndürülmüştü. Bu şekilde domino taşı misali bir çok kurumda değişiklik olmuştu.

Başta İstanbul ve bazı iller ise davayı kazanan müdürü eski okuluna geri verirken bu okula rotasyonla atanan müdürü cezalandırırcasına boş olan bir okula müdür olarak gönderdi. Üstelik bir çoğundan taahhüt alarak.

Burada birlik sağlanmadığı gibi şimdi de farklı bir uygulama ile karşı karşıyayız.

İstanbul örneğinden hareket edecek olursak;

İstanbul ilinde rotasyon duyurusu bayram öncesi gerçekleştirildi. Duyuruda 211 okul müdürlüğü açık görülürken Bayram sonrasında yapılan değişiklikle bu sayı 200’e düştü. Bunun gerekçesi araştırıldığında;

Mahkeme kararı ile geri dönen müdürlerden esastan kararla geri dönenlerin yerleri açık ilan edilirken Yürütmeyi Durdurma ile dönenlerin yerleri kapatıldı. Gerekçe olarak da yürütmesi durdurulan davaların devam etmesi gösterildi.

Tekrar hatırlatalım ki yürütmeyi durdurma kararı işlemi ile esastan kararın uygulaması farklı olamaz…

Yürütmeyi durdurmada böyle bir tasarruf gösterilmesi İdari yargı hukukuna da aykırıdır. Kaldı ki esastan kararlarda da itiraz süreci vardır böyle bir yaklaşım onların da bekletilmesini gerektirir ki bu hukukun katli anlamına gelir.

Tabii ki her mahkeme kararı kendine özel durumuna göre değerlendirilmelidir. Neye ve ne gerekçe ile karar verildiği tabii ki önemlidir.

İstanbul MEM’nün bu uygulamasının yanlışlığını bir örnekle açıklayacak olursak;

A Lisesi müdürlüğünden İlköğretim müdürlüğüne verildiği için mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermiş ise ve bu kişi Lise olan eski okuluna döndürüldükten sonra bu yürütmeyi durdurma bu nedenle esastan kararı beleyeceğiz deniliyorsa;

Mahkemenin esastan kararı için iki ihtimal vardır.

Birincisi: Mahkeme yürütmeyi durdurmadaki kararında devam etme kararı verdiğini düşündüğümüzde bu okulu açık ilan etmemenin ne kadar yanlış olduğu görülür.

İkincisi: Mahkeme hayır yürütmeyi durdurmadaki karar doğru değildir davacının isteminin reddine karar verirse bu durumda da bu kişinin rotasyonla gittiği ilköğretime atanmasında sorun yok demektir ki bu durumda da bu okul yine açık ilan edilecektir.

Yani her halükarda bu okulun duyurulması yerinde iken böyle bir karar alınarak okulların listeden kaldırılması doğru olmamıştır.

Kaldı ki bu konuda mevzuatta bir düzenleme yada bakanlığın bildiğimiz bir talimatı yoktur.

Başka bir örnek: kişi dönüşen okullarda geçen sürenin hesabından yürütmeyi durdurmuştur. MEB bu konuda yönetmelikte düzenleme yaparak dönüşmeyi de süre hesabına katmıştır. İstanbul MEM ise bu şekildeki okulları da listeden çıkarmıştır. Bu MEB’nın yönetmelikle düzenlediği hükümle çelişki oluşturmaktadır?

Soru 5: Bu durumda İstanbul MEM tarafından yapılan uygulama doğru mudur? Hukuki midir? Ülke genelinde birlik sağlanması adına bir açıklama yapılması gerekmez mi?

Son söz: Bakanlığın ülke genelinde uygulama birliği sağlamak adına yukarıdaki sorular ile valiliklerden dönütler ışığında açıklama yapması gerekir. 2010 yılında yapılan yönetici atamalarında bir kılavuz yayımlanmış ve kılavuzda ortaya çıkan sorular cevaplandırılmıştı. Biz de bu uygulamayı tebrikler MEB diyerek alkışlamıştık. Böylece kafalarda hiçbir soru işareti kalmadığı gibi ülke genelinde birlik sağlanması da mümkün olabilmişti.

Kazanılan tecrübe ile doğruluğu sabit olan bu uygulamanın sürdürülmesi bakanlığın yapacağı en güzel uygulama olacaktır.

MEB ya bu ve benzeri konularda birliği sağlamalı yada bu sevdadan bir süreliğine de olsa vazgeçerek süreci konular açığa kavuşuncaya kadar askıya almalıdır.

Bizim bu konulardaki tek kaygımız kişilerin yada eğitimin kaybetmemesi adına hak edenin hakkının teslim edilmesi noktasındadır…



-memurlarnet-