Demir eksikliği anemisi
Demir, tüm hücreler için gerekli olan bir elementtir. En önemli görevi kandaki kırmızı hücrelerdeki hemoglobin aracılığıyla dokuların oksijenlenmesidir.
İnsan vücudundaki toplam demir miktarı 1-3 gr kadardır. Demir eksikliği, aneminin en sık nedenidir. En sık 6-24 ay arasında görülmektedir. Ülkemizde 5 yaş altı nüfusun yaklaşık %50 sinde demir eksikliği olduğu bilinmektedir.
Demir eksikliğinin ve demir eksikliği anemisinin dünyada iki milyardan fazla kişiyi etkilediği düşünülmektedir. Demir eksikliği özellikle ihtiyacın arttığı dönemlerde diyetteki yetersiz demir alınımına bağlı olarak gelişmektedir.. Bir çok toplumda demir eksikliği sıklığının, demir eksikliği anemisi sıklığının 3-4 katı olduğu bilinmektedir. Amerika birleşik devletlerinde ise obeziteden sonra ikinci sırada yere alan beslenme sorunudur. Demir eksikliği, demir depolarının tamamen tükendiği ve doku düzeyinde derecesi tamamen değişken biçimde demir eksikliğinin olduğu total vücut demir içeriğinde azalma olarak tanımlanabilir. Demir eksikliği anemisi ise demir eksikliğinin en ileri evresidir.
Zamanında doğmuş yenidoğan bebekler yeterli demir deposu ile doğarlar. İlk 4 ay süresince vücut demiri çok az değişiklik gösterir. Bununla birlikte anne sütü içerisindeki demirin biyoyararlanımı anne sütünün düşük kalsiyum içeriği ve laktoferrin varlığı nedeniyle yüksek olmaktadır. Ancak 6 aydan sonra yalnızca anne sütü ile beslenen çocuklarda demir eksikliği gelişme riski çok yüksektir. Demir metabolizmasında barsak duvarınn bütünlüğü önemlidir. Demir eksikliğinin sonuçları kansızlık, davranışsal ve nörokognitif olarak tanımlanabilir. Anemi (Kansızlık) oluşup derinleştikçe bebeklerde solukluk, iştahsızlık, huzursuzluk, çabuk yorulma ve motor gelişimde gecikme görülmekte, daha büyük çocuklarda ise en çarpıcı bulgu solukluk olmakla birlikte çarpıntı ve egzersiz performansında azalma, pika (toprak, cam, kül vb. yeme) bu bulgulara eklenmektedir.
Demir eksikliği anemisinde demir eksikliği ile ilişkisi olmayan genel klinik bulgular da görülebilmektedir. Başağrısı, uyuşmalar, mide rahatsızlıkları vb. olmaktadır. Ek olarak bağ dokusunda bozulmaya bağlı olarak göz akında mavileşme görülebilmektedir.
Demir eksikliği anemisinin kanla ilgili olmayan bulguları içinde en sık görülen bozukluk pika dır. Pika besinsel özelliği olmayan maddelerin yoğun olarak yenmesini tanımlayan ve demir eksikliği anemisi ile ilişkili bir davranış bozukluğudur. Kendisini sıklıkla toprak yeme ve buz yeme şeklinde gösterir.
Demir eksikliğinin düzeltilmesi ile birlikte pikada ortadan kalkar. Demir eksikliğinin en önemli ve en çarpıcı sunucu çocukları her yaşta etkileyebilen psikomotor gelişim geriliğidir. İki yaş altındaki çocuklar bu etkiye en yatkın yaş grubunu oluştururlar ve bu etkiler geri dönmeyebilmektedir. Bebeklerde myelinizasyon için önemli olan 8-15 aylık dönemde ve yaklaşık 24 aya kadar olan dönemde demir eksikliği olması kalıcı bilşsel fonksiyon bozukluklarına, ileriki yıllarda dikkat azlığına ve belli ölçüde mental ve motor geriliğe neden olmaktadır.
Özellikle beyinde yer alan nörotransmitter adı verilen ve bir takım ileti sağlayıcılar için belirgin önemi olan bir elementtir demir. Demir eksikliği anemili çocukların uzun dönem izlemleri sonucunda zeka testleri ile yeniden değerlendirildiklerinde IQ skorlarında kontrol grubuna göre 5-6 puanlık azalma izlenmektedir. Ayrıca algılama, dikkat ve motor fonksiyon performanslarında azalma görülmektedir. Anemisi (Kansızlık) bulunsun yada bulunmasın demir eksikliği bulunan çocuklar bulunmayanlara göre daha düşük matematik test puanları almaktadır. Bağışıklık sisteminde belirgin azalma olabilmektedir Kronik demir eksikliğinin özellikle okul öncesi çocuklarda büyüme hızında azalmaya yol açmaktadır ve demir desteği fiziksel büyümeyi iyileştirmektedir.
Demir eksikliği sıklığı ve yan etkileri gözönüne alındığında Amerikan Pediatri Akademisi riskli yaş gruplarında tarama yapılmasını, bebek formulalarının demirle güçlendirilmesini ve preterm bebeklerde ikinci ay, term bebeklerde dördüncü aydan sonra demir desteği önermektedir. Demir eksikliği anemisi 3 evrede gelişir. Demir eksikliği, hafif demir azlığı durumundan (depo azalması) demir eksikliği anemisine ilerlerken vücuttaki çeşitli demir kompartmanlarında değişiklikler ortaya çıkar. Demir depolarının az olması, demir eksikliğinin erken evresi olup depo demiri az veya hiç yokken serum demir konsantrasyonu ve hemoglobin düzeylerinin normal olmasıdır. Solukluk, halsizlik, çabuk yorulma, çarpıntı, iştahsızlık, kas zayıflığı, spontan aktivite ve çevreye ilgide azalma gibi anemiye bağlı belirtiler yanısıra büyüme, gelişme ve zihinsel gelişimde gerilik, kognitif fonksiyonlarda bozulma, irritabilite, termoregülasyon bozukluğu, pika, egzersiz intoleransı, enfeksiyonlara yatkınlık gibi sistemik belirtiler ortaya çıkar. Tedavide oral demir tedavisi günde 2-3 doz uygulanır. Oral demir tedavisinde zorluk alımdan 1-2 saat sonra ortaya çıkan bulantı ve epigastrik rahatsızlıktır. Bu şikayetler iyonize demir konsantrasyonu ile orantılı olarak kişiler arasında farklılıklar gösterebilir ve ilacın yiyecek ile birlikte alınması ile azaltılabilir. Ancak gıdalar oral demir preparatlarının emilimini azalttığından başlangıçta yemek aralarında ve yatarken daha düşük dozlarda kullanılabilir.
Buna rağmen yan etkiler 2-3 günden daha fazla sürerse yiyecekle birlikte verilerek biyoyararlanımdaki azalma göz önüne alınabilir. Bazı hastalarda ishal veya kabızlık da ortaya çıkabilir, ancak bu tip yan etkiler doza bağımlı değildir ve semptomatik olarak tedavisi yapılmalıdır.
Dr.Sinan Mahir Kayıran Çocuk sağlığı & Hastalıkları Uzmanı