Çocuğunuzun başağrısını dikkate alın, migren olabilir!

Baş ağrısı her yaş grubunda sıkça dile getirilen şikayetlerden biri. Ancak çocukluk çağında pek dikkate alınmıyor. Özellikle okul döneminde sınav kaygısı bu şikayeti tetikleyen bir faktör. Aileler, “başım ağrıyor” diye başlayan cümleleri okuldan ya da dersten kaçma bahanesi olarak algılayabiliyor. Ancak, aileler altı yaşında bir çocukta baş ağrısının hastalık habercisi olabileceğini unutmamalı.
Hastalığın tespit edilmesi için hasta öyküsünün tüm detaylarıyla alınması şart. Migrenli çocuklar erişkinlerle benzer şikayetleri dile getiriyor. Işık ve gürültü ağrılarını tetikliyor. Bu şikayetlere bulantı da eşlik ediyor.
Hastalık tedavi ve takip edildiğinde ergenlik çağında sona erme şansı var. On beş yaşına kadar çocukların yüzde 75’inde baş ağrısı yakınması bildiriliyor. Migrenli çocukların büyük bir kısmında ailede migren öyküsü var. Çocuklarda baş ağrıları, erişkinlerle aynı sıklıkta görülüyor.
Baş ağrısı; kafa içi veya kafa dışındaki damarlardan, beyni çevreleyen beyin içi veya dışı damarlardan, sinüslerden, baş ve boyundaki kaslardan, cilt-cilt altı dokular, paranazal sinüsler gibi beynin dışındaki yapılardan kaynaklanabilir. Beyin içindeki tümör, apse, enfeksiyon veya basınç artışı kafa içindeki sinirlere doğrudan baskı yaparak ağrıya neden olabilir.
Baş ağrısı bir belirtidir, hastalık değildir. Altta yatan nedeni aydınlatabilmek için baş ağrılarını sınıflandırıyoruz: Akut, akut tekrarlayan, kronik ilerleyici, kronik ilerleyici olmayan.
Migren, çocukluk çağındaki tekrarlayan baş ağrılarının en önemli nedenidir. Bu çocukların büyük kısmında ailede migren öyküsü vardır. Tanısı bir bütün olarak hastanın öyküsüne ve uluslararası baş ağrı kıriterleri göz önüne alınarak konulur. Bu kırıterlere göre auralı, aurasız komplike ve migren eş değeri olan dört ana gruba ayrılır. Stres, uykusuzluk bazı gıdaların alınması, regl migren ataklarını tetikleyebilir. Çocuklarda her yaşta migren görülebilir, genellikle 10-15 yaş arasında okul stresi tetikleyici faktördür.
Auralı migren:
Baş ağrısından önce 15-20 dakika aura dönemi olur. Bazen sadece baş ağrısı olmadan aura görülür. Hasta parlak ışıklar, siyah noktalar görür, bir an görme kaybolabilir ya da cisimlerin şekillerinde yanılsamalar olabilir. Çocuk bunları hissedince migren atağının başlayacağını anlayabilir.
Aurasız migren:
Tipik migren atağında tek veya iki taraflı zonklayıcı ağrıya genellikle bulantı ve kusma eşlik eder. Hasta soluk görünümlüdür, göz çevresinde mor renkli halkalar görülebilir, egzersizle ağrı artar. Sessiz, karanlık bir odada dinlenme ve uyuduktan sonra kaybolur.
Komplike migren:
Vücudun yarı tarafında güç kaybı, sağ veya sol kolda güç veya duyu kaybı, görme alan defektleri, kafa sinirleri felçleri gibi sık görülen nörolojik bozukluklar ortaya çıkabilir. Baş dönmesi, denge bozukluğu, kulak çınlaması, görme bozukluğu gibi belirtilerde görülebilir.
Migren eşdeğerleri:
Gerilim tipi baş ağrısı bu gruba girer. Tekrarlayıcıdır, genelde tek göz etrafında başlayıp yüze yayılan çok şiddetli ağrılar şeklinde ortaya çıkar, gözde kızarıklık ve göz yaşına neden olur. Epilepsi ile ilgili baş ağrıları da bu gruba giriyor. Epilepsi nöbetlerinden sonra baş ağrısı görülebilir.
Baş ağrısıyla başvuranlarda; ağrının nasıl ve ne zaman başladığı, sıklığı, şiddeti, ağrının tipi hangi durumlarda ortaya çıktığı, hastanın uykusunu bölüp bölmediği, aura olup olmadığı, bulantı, kusma ışığa duyarlılık, egzersizle, öksürükle artıp artmadığı, ilaçların fayda edip etmediği ve aile öyküsü irdeleniyor. Nörolojik muayenede göz dibine, görme alanında kayıp olup olmadığına ve denge bozukluğuna bakıyoruz. Kafası ve gözler mutlaka dinlenmeli; damarsal anomalilerden kaynaklanan sesler duyabilir. Hastanın öyküsü alındıktan sonra ve muayenede kafa içi basıncı artışı ya da kafa içi lezyonun şekliyle ilgili sorunların dışlanması gerekiyorsa hemen görüntülemeye başvurulmalıdır. Kronik baş ağrısıyla başvuran hastalarda psödotümörden şüphe duyuluyorsa lomber fonksiyon yapılabilir. Epileptik bozukluk işaret eden şikayetler varsa EEG çekilebilir. Mutlaka her hastanın tansiyonu ölçülmeli,yüksek tansiyon, böbrek hastalıkları baş ağrısına neden olabilir.
Tedavide ağrı kesiciler ya da ergotamin bileşikleri verilebilir. Bir de tedavide tetikleyici faktörlerin mümkün olduğu kadar azaltılması öneriliyor. Her hastada seyir değişiyor, bazılarında erişkinlikte de devam ediyor, kiminde çocukluk çağında sona eriyor ilaçlar küçük dozlarda önleyici olarak da kullanılıyor. Çocuklar genelde tedaviye karşı direnç gösteriyor. Aile sorunları, okul gibi strese neden olan tetikleyici faktörleri yenmek zor oluyor.


.alıntıdır.