YILDIZINIZI CİLALAMANIN İNCELİKLERİ


Kıyasıya rekabetin yaşandığı şu dönemlerde pazarlama sadece ürünler için yapılmıyor. İyi bir iş veya terfiyi elde etmek için kendini pazarlamayı bilmek gerekiyor. Tıpkı bir marketteki benzer pek çok ürün arasından sıyrılmak için pazarlama yapmak gibi, iş dünyasında da kariyer basamaklarını tırmanmak için kendini pazarlamak şart.

Bir köşede oturup keşfedilmeye beklemekle olmuyor bu işler. İşe iyi bir network oluşturmakla başlanmalı. Mütevazi olmayın başarılarınızı patronunuzla, sizin için ileride önemli gördüğünüz kişilerle paylaşın. Ama durumu da abartıp, yalancı durumuna düşmeyin. Kendinizi doğru konumlandırın ve doğru kişilere doğru şekilde ifade edin.


Bazen hiç beklemediğiniz, son derece sıradan, hatta vasat bir yöneticinin zirveye çıktığına tanık olursunuz da şaşırırsınız; ya da sizin departmanınızda çalışan, sizinle aynı özelliklerde hatta belki daha da altınızda olan birinin terfi ettiğini ya da başka bir şirkete bir üst pozisyonda transfer olduğunu görünce acaba sıra bana ne zaman gelecek diye beklersiniz. Neden hep başkalarının iş teklifi aldığına bir türlü anlam veremezsiniz. Siz mütevazı mütevazı bir köşede patronunuzun bir gün sizi keşfedeceği, emeklerinizin karşılık bulacağı günü beklersiniz.



Öyle geniş bir çevreniz yoktur, sürekli başarılarınızdan bahsetmek size göre hiç hoş bir davranış değildir, hatta ayıptır. Tabii bu iş yapı meselesi, herkesin harcı değil. Ama günümüz dünyasında kariyer basamaklarını hızla tırmanmak için bilgi ve deneyimin yanı sıra çok önemli bir şeye daha ihtiyaç var: Kendini pazarlama.



İnsanın kendini ve yaptığı işi "belli bir oranda" pazarlaması gerektiği konusunda, uzmanlar, yöneticiler, herkes hemfikir. Nasıl, sattığınız malı ve hizmeti tüketicinin fark edip, değerini anlayıp, gelip fabrikanızdan almasını beklemiyor, malınızı duyuruyor, reklamını yapıyor, pazarlıyor.



Ve rakipler arasından fark edilmenin ve sıyrılmanın yollarını arıyorsanız (hatta olmayan talep, olmayan ihtiyaç yaratıyorsanız), çalışma piyasasına sunulan bir "arz" olan "kendinizi" de, yaptığınız işi de, böyle duyurmak, pazarlamak zorundasınız. Şirketlerin, yöneticilerin sizi keşfetmesini, fark etmesini bekleyemezsiniz.



Ama her alanda, sanatta, medyada, şirket hayatında, hatta bilim dünyasında öyle "başarılar" var ki, hayret etmemek mümkün değil: Gerçek değerlerle karşılaştırdığınızda, bu "başarıların" ve "başarılı insanların" son derece iyi ambalajlanmış, son derece iyi pazarlanmış birer "tapon mal" olduğunu, "pazarlamadan ibaret" olduğunu anlamamak mümkün değil. Peki nasıl yapıyorlar?



Uzmanlara "Kendini pazarlamanın ölçüsü nedir?" diye sorduğunuzda, bunun net bir ölçüsü olmadığını, "Trend setter’lerin, kamuoyu önderlerinin, medyanın kaliteli olduğu toplumlarda, kötü mal kimseyi uzun süre kandıramaz" söylüyorlar.



Her alanda pazarlama



Kendini pazarlamak günümüzde oldukça önemli bir kavram ve gittikçe daha da önem kazanıyor. Sadece iş hayatında değil hayatımızın her alanında diğer insanların kim olduğumuzu, ne yaptığımızı, neyi savunduğumuzu anlamasını sağlamak bize düşüyor. Fikirlerimizi patronumuza, tecrübemizi yeni işverene, kendimizi hayat arkadaşı adayımıza satabilmek için insanların her şeyden önce varlığımızın bilincinde olması gerekiyor. Ama bunu dozunda yapmak gerek. Kendini pazarlama "ben çok iyi bir yöneticiyim, şunu şöyle güzel yaparım, ben olmadan hiç bir şey yapamazsınız" demekle, kendinizi göklere çıkarmakla değil, insanlara kim olduğunuzu, onlar için neler yapabileceğinizi anlatarak ve doğru insanların varlığınızdan haberdar olmasını sağlayarak yapılıyor.



Kendini pazarlamada sınır, yalan söylememekten, sahip olmadığımız bir tecrübeye sahip olduğumuzu iddia etmemekten geçiyor. İnsan kaynakları danışmanlık firması Hill Türkiye’nin Ülke Müdürü Hazar Candan Wilson, en önemli iki noktanın doğru kişilere ulaşmak, onlarla bağlantı kurabilmek ve insanların size ulaşabilmesi için yollar yaratmak, yani ulaşılabilir olmaktan geçtiğini söylüyor: "Bu ikisini yapabildiğiniz ölçüde fırsatlar ayağınıza gelebilir ve siz bu fırsatları doğru değerlendirirseniz başarılı olursunuz. Bunları başaramazsanız fırsatlardan haberiniz bile olmaz ve sizin niteliklerinizde birine ulaşmak isteyen kişiler de sizden haberdar olamayacaktır. Sınır her zaman gerçeğe yakın kalmak ve çok uzaklaşmamaktır. Başka bir nokta da fazla ısrarcı davranmamaktır. Eğer siz kendinizi doğru konumladırır ve ifade edebilirseniz doğru kişiler sizi farkedecektir ve değerlendirecektir" diyor.



Kendini pazarlama şirket kültürü olmuş



İnsan kaynakları danışmanlık firmaları mülakatlar sırasında kendini pazarlamada sınır tanımayan pek çok adayla karşılaştıklarını söylüyor. Örneğin mülakatta ’zayıf yönleriniz nelerdir’ sorusuna "Fazla fedakarım? Yöneticim benden ne zaman yetiştirilmesi zor bir iş istese, ne yapıp edip o işi tamamlamadan ofisten çıkmıyorum" yanıtını veren bir aday, birçok yöneticinin birlikte çalışmak istediği kişide aradığı olumlu bir özelliği zayıf yönüymüş gibi aktararak karşısındakini etkilemeye çalışabilir. Tabii bu durumda adayın samimiyetinden de şüphe duymamak mümkün değil. Kendini pazarlamanın da ölçüsünde olması gerektiğini söyleyen Human Resources Management (HRM) Kurucu Ortağı Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka, "Mülakatlarda adayın kendisini ölçülü bir şekilde pazarlaması önemli. Bunun için de mülakata gitmeden önce bir hazırlık yapması gerekiyor. Kişisel yetkinlikleri içerisinde başvurduğu pozisyon için öne çıkan güçlü yanıyla ilgili bir ’kişisel pazarlama mesajı’ oluşturmalı ve bunu mülakatın doğal akışı içerisinde ve de ’abartıya kaçmadan’ mülakatçıya aktarmalı. Örneğin, insan kaynakları alanında kariyer yapmak isteyen bir yeni mezunun empati yönü kuvvetliyse, görüşme esnasında bunu vurgulayabilir ve mülakatçıyı ikna etmek için kendi yaşamından bazı örnekler verebilir.



Türkiye’de bazı işyerlerinde kendini iyi pazarlama, şirket kültürünün bir parçası haline gelmiş durumda. Özellikle hızlı tüketim maddeleri, bankacılık, reklamcılık, medya, danışmanlık gibi rekabet yoğun sektörlerde, çalışanların işini iyi yapması yeterli olmayabiliyor. Diğerlerinin önüne geçebilmek için yaptıkları iyi işlerin şirket içerisinde duyulması ve takdir edilmesi de gerekiyor. Bu nedenle şirket içi pazarlamaya da zaman ve efor harcamak zorunda kalıyorlar. Bu da çok yorucu ve yıpratıcı bir döngü yaratabiliyor" diyor.



Nabza göre şerbet



İşe alım hizmetleri veren Exelect Türkiye’nin Genel Müdürü Jale Bengiler, "Kendini iyi pazarlayan ama bunu gerçekçi, layıkıyla yapan kişileri zaten takdir ediyoruz. Ama pazarlama olayını abartan kişiler de oluyor. Bunlar yalnızca yöneticiler değil, bazen yeni mezun adaylar bile olabiliyor" diyor. Kendini pazarlarken durumu abartan bir adayın güvenilirliğinden de bahsetmenin mümkün olmayacağını söyleyen Bengiler, "Kendini pazarlarken abartma yolunu tercih eden kişi, pozisyona sahip olduktan sonra, bu açığının ortaya çıkmaması için, çevresini de bu oyuna alet eder. Çevresindeki kişileri bunun ortaya çıkmaması için kullanma, olayları çarpıtma ya da yönetime yaranmaya çalışır" diyor.



Tabii, bir kişinin kendini olduğundan farklı tecrübede gösterip, hak etmediği veya uygun olmadığı bir pozisyona gelip, astlarını kullanarak ve onları doğru yönetip, tecrübelerinden faydalanarak işi idame ettirmesi de çok rastlanan bir durum. Bu gibi bir durumda kişi eğer alanında çok yetkin insanlarla dolu bir ortamda ise, verdiği açıklar ve kendisinin aslında ifade ettiği kadar yetkin olmadığının anlaşılması kolay ve hızlı oluyor. Eğer yetkin insanın az olduğu bir ortamda çalışıyorsa ve takip edilmiyorsa farkedilmesi oldukça zor ve tabii ki emekliliğe kadar da devam etmesi mümkün. Hazar Candan Wilson, birçok kurumda kişilerin görev tanımlarının çok net olmadığının, dolayısıyla de kimin ne iş yaptığının belli olmadığının altını çiziyor: "Bu durum, özellikle performans ölçümlemesi yapılmayan kurumlarda rastlanan bir durum. Bu ortamlarda kişiler göstermelik başarılarla veya çok başarılı olmasalar bile az da olsa başardıkları işleri iyi kullanarak ve ön plana çıkartarak pozisyonlarını koruyabiliyor ve hatta yükselebiliyorlar. Veya üst yönetime yakın durarak insanlara duymak istediklerini söylemeye devam ederek de yukarılarda kalmak mümkün oluyor. Bu kişiler genelde ilişki yönetimi konusunda çok başarılılar ve nabza göre şerbet verebiliyorlar."



Kendini pazarlamanın yolları



Network oluşturun: Bizce en önemlisi network oluşturmak, kendini pazarlama yeteneği iyi olanların doğal olarak çevresi de çok geniş oluyor. Çevrenizi olabildiğince geliştirmeye bakın. Bunun için konferanslara, seminerlere, hobi kurslarına, derneklere, odalara, çeşitli organizasyonlara ve etkinliklere katılın.



Network’ünüzü geliştirmek için sosyal medyayı da kullanın ama Facebook’a saçma sapan resimler koymaktan da kaçının.



İş aradığınızı tüm network’ünüzle paylaşın, kontaklarınızla sık sık iletişim halinde olursanız, böylece bir pozisyon doğduğunda onların aklına gelecek ilk kalifiye kişi siz olacaksınız.



İyilik yapın: Eğer bir iş ararken size uygun olmayan başka bir iş karşısınıza geldiyse hemen kestirip atmayın, bu özelliklere uygun başka arkadaşlarınız varsa onlara paslayın. O da size iyilik yapmak isteyecektir, iyiliğin nereden ve kimden geleceği belli olmaz!



Başarılarınızı paylaşın: Gerekiyorsa haftalık olarak başarılarınızı kaydedin ve her fırsatta bunları patronunuzla paylaşın, aynı şekilde kariyer planlarınızı da sık sık patronunuza iletin. O gün büyük bir başarı mı elde ettiniz, örneğin büyük miktarda bir satış, çekinmeyin, patronunuza bir mail atın.



Şirketi araştırın: İş görüşmesine gitmeden önce şirketin internet sitesine girin, yıllık raporlara, bültenlere bakın. Eğer bu kaynaklarda ilginç bir bilgi yakalarsanız diğer adaylar arasından bir adım öne geçmiş olacaksınız.



Hazırlık yapın: İş görüşmesinden önce iyi hazırlık yapılmalı. Kendi kendinize şu soruları sorun: Bu pozisyon için istenilen yeteneklere sahip miyim? Beni neden işe alsınlar? Bu pozisyon ilgimi çekiyor mu, hal ve hareketlerimle bunu ne kadar gösteriyorum?



Eksi ve artılarıza bakın: Avantajlı ve dezavantajlı yönlerinizi belirleyin. İşverene ne gibi faydalar sağlayacağınız üstünde çalışın, örneğin o iş için gerekli olan hünerlerinizi ve yetkinliklerinizin listesini yapabilirsiniz. Görüşme sırasında o pozisyon için gerekli olan özelliklerinize vurgu yapın.



Avrupa’da PR ajansları devreye giriyor



Kendini pazarlama ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Türkler’in, ilişki yönetimi konusunda birçok millete göre çok daha başarılı olduklarından, sıcakkanlılık ve insanlarla hızlıca diyaloğa girebilme özelliklerinden dolayı kendini pazarlama konusunda da yetenekli oldukları söyleniyor.



Avrupa’da kendini pazarlama çok daha profesyonelce yapılabiliyor. Hill International Türkiye Ülke Müdürü Hazar Candan Wilson, yurtdışında uygulanan CEO Positioning konseptini örnek olarak veriyor: "CEO’lar kendilerine bir PR ajansı tutup özel iletişim danışmanlarıyla çalışıyorlar. Basında kendileri ve mevcut şirketleri ile ilgili yerinde ve doğru haberler çıkmasını sağlayarak ve hep göz önünde kalarak yaptıkları işten, kimliklerinden, prensiplerinden kamuoyunu haberdar ediyorlar. Bu da piyasa değerlerini ve onlara duyulan güveni olumlu yönde etkiliyor. Bununla kalmayıp şirket hissedarlarının da güvenini kazanıyorlar. Bu yöntem, bildiğim kadarı ile henüz Türkiye’de sık rastlanan bir durum değil, en azından oturmuş bir iş alanı değil."



Cevherinizi ortaya koyamazsanız yaptıklarınızın önemi olmaz



Exelect Genel Müdürü Jale Bengiler: Kendini pazarlamak, aslında kendini iyi ifade edebilme esasına dayanır. Kendinizi bir marka gibi düşünün. Diğer kişiler yerine sizin tercih edilir olmanız için neye ihtiyacınız var? Onları düşünün ve o özelliklerinizi öne çıkarın. Rekabet gücünüzü artıracak, sizin lehinize olan yönlerinizi bulun ve o noktalar üzerine gidin.

Bir taraftan kendinizi geliştirin, ihtiyaçlar ne yöndeyse ya da öngörüleriniz neyi işaret ediyorsa, o tarafa yönelin. Ama unutmayın; pazarlamak, olmayan özellikleri varmış gibi göstermek değil; var olan nitelikleri, önem ve değerine paralel olarak öne çıkarma esasına dayanır. Bu yönlerinizi ortaya çıkarmak için de iyi bir yazılı ve sözlü iletişim gerekir. Ne kadar iyi bir aday olursanız olun, eğer kendinizi iyi ifade edemiyor, yaptıklarını iyi anlatamıyor, karşınızdakini yapabileceğinize ikna edemiyorsanız, yani cevherinizi ortaya koyamıyorsanız, sahip olduklarınızın hiçbir önemi yok.


Yazan : Burcu Özçelik

Kaynak : www.yenibiris.com