o dönemleri ben de geçirdim arkadaşlar. halı kilim bulamayıp caminin eski halılarını getirttik. su yok, tuvalet dışarda. ama azmin önüne geçilmez. kendimizi sevdirdik. ikinci yıl okul bahçesine kuyu açtırdık. okul iki sınıflıydı. biri birleştirilmiş sınıf diğeri anasınıfı. sonra şu çeşmeli bidonlardan bulup sınıfa eski bir lavabo taktık. giderini de duvarı delip bahçenin arkasına verdik. yani bişeyler yapılıyor ama zorla. mesela kostüm alamicamız için, çiçekleri sardıkları kalın graponlardan alıp zımbalayarak yorgan iğnesiyle üzerine figür dikerek kızlara etek yapmıştım. karton kağıt sim fala nerdeee. hep artık materyal kullanırdım. ama şimdi sınıfımda yok yok . il merkezindeyim. . yardımcım, oyun parkım, koli koli malzemelerim, kostümlerim tiyatro sinema gezilerim, ağzımın içine bakıp ne istesem yapmaya hazı velilerim.....ha öğretmen miyim evet. ama asıl o zaman öğretmendim. çok iyi hatırlıyorum; ATATÜRK'ün resmini gösterip bu kim dediğimde benim dayım diyen öğrencimi ve bir dönem boyunca anlattığım halde ATATÜRK'ü her sorduğumda "güllünün dayısı" diye cevap veren sınıfımı. şimdi kocaman olmuşlardır. beni hatırlamazlar bile belki ama ben asıl o zaman öğretmendim.şimdi bulunduğum yerde öğretmenlik yapmaya ne var . işte bu yüzden sabredin arkadaşlar. sabrın sonu selamettir. sonra yaşadıklarınızı güzel anılar olarak hatırlayın. kötü günler olarak değil. benden size dost, abla, meslekdaş tavsiyesi: elinizdekinin kıymetini bilin. hayatınızı şikayet ederek değil mücadele ederek ve sabrederek yukarılara taşıyabilirsiniz.....