Erikson'un Psikososyal Gelişim Basamakları


             

İletişim


 05xx xxx xx xx


vbnetron


[email protected]

×

Erikson'un Psikososyal Gelişim Basamakları

Konulanmış Görüntüleme

  1. #4
    Ayşe Turan BAL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    27.February.2009
    Nereden
    Türkiye'nin kalbinden
    Mesajlar
    12,566
    @Ayşe Turan BAL







    Toplumsal yönden kimlik duygusu, delikanlının kendi grubu ve toplumu içinde rollerini, yerini, değerini tanıması, tanıtmasıdır. Bu konuda da soruları kuşkuları olur. Kendisine toplum içinde bir yer arayan delikanlı, geçici bir süre de olsa, belli gruplarla ya da kahramanlaştırdığı kişilerle aşırı özdeşim yapar. Bir süre için sanki kendi kimliğini yitirir, bir başkası olur. Delikanlı kız ve erkekler kendi kümeleşmeleri içinde çok tutucu ve acımasız olabilir. Kendilerine benzemeyenleri dışarıda tutarlar. Kendi gruplarını, ülkelerini ve düşmanlarını katı kalıplar içinde görerek bir dayanışma sağlarlar. Bir yandan da arkadaşlarının içten bağlılığını, sadakatını denerler; gerçek dostluğu ararlar. Bu evrede görülen "aşık olma" yalnızca cinsel bir konu değildir. Delikanlı aşkı, büyük oranda, gencin kendi benlik imgesini bir başkasına yansıtması; onun tarafından nasıl görüldüğünü, nasıl değerlendirildiğini anlamak ve bu yolla kendi kimliğine tanım bulmak çabasıdır. İşte bunun için delikanlılık aşkında cinsellikten çok konuşma egemendir.

    Kimlik duygusunun gelişmesinde mesleksel uğraşıya yönelmek ve bir meslek kazanmak için eğitim ve hazırlıklara girmek büyük önem taşır. Hemen her toplumda kimlik ve meslek iç içedir. Bu nedenle, mesleksel kimliğin kazanılabilmesi için sağlanan eğitim ve iş olanakları ile ilgili sorunlar delikanlı bocalamasının en belirgin yanını oluşturur. Rolleri ve meslek uğraşları iyi belirlenmemiş, olanakların kısıtlı olduğu toplumlarda gencin uzun süre bocalaması kaçınılmazdır.
    Delikanlılık, çocukluk ve yetişkinlik arasında bir geçiş, bir askıya alma (moratorium) dönemidir. Çocuklukta öğrenilen ahlak değerleri ile yetişkin yaşamdaki değerlerin karşılaştırıldığı çağdır. Kişinin toplumsal yerini, mesleksel konumunu ve cinsel kimliğini tanımaya, yerine oturtmaya çalıştığı bir dönemdir. İşte, bu çabaya ''kimlik bunalımı'' (identity crisis) denir. Kimlik bunalımı ile kimlik kargaşasını (identity confusion) birbirinden ayırmak gerekir. Kimlik bunalımı her delikanlının kendi kimlik duygusunu kazanabilmesi için bilinçli ya da bilinçdışı olarak verdiği bir savaşımdır. Bu savaşım kiminde daha sessiz, kiminde daha dalgalı ve fırtınalı geçebilir. Ana-baba ve toplumla değişik derecelerde sürtüşmeler, ters düşmeler olabilir. Bu bunalım coşkulu bir ırmağın yatağını bulması gibidir. Bu süre içinde ana-babadan bağımsızlaşma, toplumsal değerleri, ülküleri yeni baştan tartma ve kendine bir yol bulma çabası egemendir. Öyleyse, kimlik bunalımı (identity crisis) her gencin değişik yoğunlukta yaşadığı doğal bir süreçtir. Kimlik kargaşası (identity confusion) ise bu bunalımın ağırlaşması; geçici de olsa uyumun oldukça ağır biçimde bozulmasıdır. Böyle bir durumda bocalayan genç, aşırı uçlara sapabilir; ağır cinsel kuşkulara, yetersizlik duygularına kapılabilir; bunaltıya, panik durumlarına girebilir. Ana - babaya, topluma karşı gelebilir. Zaman zaman ters kimlik (negative identity) belirtileri gösterebilir. Yani ana-babanın, hatta kendisinin beklentilerine ters düşen davranışları deneyebilir. Kimlik kargaşası ruhsal çökkünlük, aşırı taşkınlık, antisosyal davranışlar, hatta şizofreniye benzer belirtilerle ortaya çıkabilir. Uygun ortamda danışma ve tedavi ile bu fırtına yatışır. Kimi gençlerde de bir ters kimlik (negative identity) yerleşebilir. Kimilerinde de bu bocalamanın yıllarca sürdüğü görülür.

    6)YAKIN İLİŞKİLER YA DA SOYUTLANMA (Genç Yetişkinlik Dönemi ):

    Delikanlılık döneminden sonra genç yetişkinlik çağı başlar. Delikanlılık döneminde en önemli kimliğin araştırılması, kimlik duygusunun yerleşmesidir. Bundan sonraki dönemde, yani genç yetişkinlik çağında, artık birey kendi kimliğini bir başkasının yada başkalarının kimliği ile birleştirebilmeye hazırlar. Bu yakın ilişkiler kurma evresidir. Kuşkusuz eski dönemlerde de candan dostluklar, yakınlaşmalar olmuştur. Gençlik çağında başlayan yakınlaşmanın ise değişik bir boyutu vardır. Burada yakınlaşma, yakın ilişki kurma derken, bireyin somut birleşmelere, eşleşmelere kendini bırakabilmesi; bu yakın ilişkilerde özveride bulunabilmesi ve ödünler verebilmesi anlaşılmaktadır. Bir başka deyimle, kendi kimliğini bir başkasınınki ile birleştirirken kimliğini yitirme kaygısı yoktur. Örneğin bir sevgi ilişkisinde cinsel birleşmede, yakın arkadaş ilişkisinde, savaştaki dostluklarda bireyin kimliği bir başkası ile sanki birleşmiştir. Fakat o kişide, kendi benliğinin bir parçasını yitiriyormuş ya da kimliği tümden yok oluyormuş gibi kaygılar bulunmaz. Bulunursa o kişinin delikanlılık çağındaki kimlik bocalamasından henüz çıkmadığı, kimliğini bulamadığı anlaşılır. Kimliğin yitirileceği ya da yok olabileceği kaygısı ile kişi yakın ilişkiler kurmaktan kaçınabilir, ya da bunu başaramayabilir. buda derin bir yalnızlık duygusuna (sense of isolation) ve kendi kendine kalmaya neden olabilir. Bu evredeki tehlike yakın ilişkiler kurabilmenin karşıtı olan yalnızlık (isolation) duygusudur. Böyle bir kişi yakın ilişkiler kurmaktan kaçınabilir ya da ilişkiler kurmaya çalışırken önemli kişilik sorunları gösterebilir.

    Bir sağaltım aracı olarak psikanalizin kimi kişilere göre en başta gelen amacı her zaman düzenle işleyen ve doruk-doyuma (orgasm) ulaştıran cinsel uyumu sağlayabilmektir. Nitekim, Freud'a sağlıklı insanın tanımı sorulduğunda kısa ve yalın iki sözcükle yanıt verdiği söylenir: '' Sevmek ve çalışmak '' (lieben und arbeiten). Bu iki sözcük üzerinde düşündükçe anlamı derinleşmekte, genişlemektedir. Sevmek deyince sevişmekten insanları sevmeye; yalın iş yapmaktan, çok karmaşık yapıcı-yaratıcı, üretici uğraşılara kadar geniş ilişki ve eylemlerin kapsandığı anlaşılmaktadır. Psikanaliz kuramı insanlık için iyi cinsel uyumu bir ülkü olarak ortaya atmışsa da bunun nasıl bir uyum olduğunu açıkça tanımlamıştır. Erikson, kalıcı toplumsal anlamı olabilecek eşeysel uyum (genitality) "ütopyasında" şu öğelerin bulunması gerektiğini belirtir :

    1. Karşı cinsten

    2. Sevilen bir eş ile

    3. Karşılıklı doruk-doyuma ulaşılabilmesi

    4. Karşılıklı güven duygusunun paylaşılabilmesi

    5. a) İş

    b) Üreme

    c)Eğlence alanlarında birlikte bir düzen kurulabilmesi

    6.Yeni yetişecek kuşaklara yeterli gelişme olanaklarının birlikte sağlanabilmesi

    7) ÜRETKENLİK YA DA KISIRLIK ( Yetişkinlik Dönemi )

    Çocukların ana-babaya bağımlılıkları üzerinde çok söz edilmiştir; yetişkinlerin çocuklara bağımlılığı ise yeterince işlenmemiştir. Olgun insan kendisine bir gereksinim duyulmasını bekler. Olgun kişinin de kendi çocuklarından, yetişmelerine katkıda bulunduğu yeni kuşaklardan desteğe, rehberliğe ve bakıma ihtiyacı vardır. Üretkenlik deyince yeni bir kuşağı oluşturmak ve ona rehberlik etmek anlaşılmaktadır. Üretkenlik kavramı üretim yapabilme (productivity) ve yaratıcılık (creativity) anlamlarını da içermektedir.

    Özetle. orta yaşı kapsayan bu evrede, benliğin en önemli işlevi üretme, yaratma ve üretilen, yaratılan şeylere sevgi ile bağlanmadır. Burada üretilen, yaratılan şeyin yalnızca çocuklar olması gerekmez. Kuşkusuz bir çok kişiler için sanat, bilim alanındaki yapıtlar da üreticiliğin içinde sayılmalıdır. Bu evredeki tehlike kısırlık, verimsizlik, durağanlık (stagnation) ve benliğin yoksullaşmasıdır. Bir bakıma, orta yaş çökkünlüklerinde böyle bir durağanlık ve benliğin yoksullaşması söz konusudur. Bu tür çökkünlüklerde üretilmiş ve yetiştirilmiş olan ürünlerden, örneğin çocuklardan beklentilerin gerçekleştirilmemesi yetersizlik, yoksullaşma, durmuş olma duygusuna yol açabilir. İşte bu nedenle, bu evrede olumlu yön üretkenlik, olumsuz yön de durağanlık adını almaktadır.

    8) EGO BÜTÜNLEŞİMİ YA DA UMUTSUZLUK

    Yaşlılık dönemini kapsayan bu evrede, daha önceki evrede kazanılmış benlik özelliklerinin artık iyice olgunlaşması ve birbirleri ile bütünleştirilmesi benliğin en önemli görevidir. Benlik bütünlüğünün (ego integrity) kapsayıcı bir tanımını yapmak güçtür. Bu benliğin kendi içinde bir düzen ve anlamın bulunmasıdır. Bu benliğin yalnız kendisini değil, tüm insan benliğini özseverliğin ötesinde bir sevişidir. Benlik bütünlüğü, olumlu olumsuz, acı tatlı yönleri ile bir bütün yaşamın olduğu gibi kabul edişidir. Bu bir bakıma geçmişteki yaşantıların tümüyle kendisine ait olduğunun kabullenişi; geleceğin korku ve endişe ile karşılanmamasıdır. Yaşanmış olan geçmişin yeni baştan başka türlü yaşanabilmesi için pişmanlıklarla dolu bir özlem yoktur. Geleceğin ne olacağı bellidir ve benlik bütünlüğüne ulaşmış kişi sonucu kesin belli olan gelecekten, yani ölümden ürkmez. Benlik bütünlüğü duygusundan yoksun oluşun belirtisi geçmiş günlerin iyi yaşanmamış olduğu duygusu, yeni baştan yaşama özlemi ve ölüm korkusudur. Ölüm korkusunda bireyin kendine özgü tek ve bütün bir yaşamı oluşunun kabul edilemeyişi vardır. Bu çağın tehlikesi umut yitimi (despair) ve ölüm korkusudur. Umutsuzluk, vaktin artık çok az kalmış olmasına ilişkin bir duygudur. Vakit artık bitmek üzeredir, yolun sonuna gelinmiştir ve yeni baştan yaşamaya olanak yoktur. Bu nedenle de ölüm korkunç bir son demektir. Kimi yaşlılar böyle bir umutsuzluk ve ölümden korkma duygusuna kapılabilir. Ama çoğu yaşlı insan-da ölümü huzurlu bir ağırbaşlılıkla yaşamın doğal bir parçası olarak görür ve korkmaz. Bu yaşlılarda daha önceki evreler oldukça sağlıklı geçirilmiştir. Yeni baştan yaşayabilseydim tutkusu yoktur. Yaşlılığı da ona bir huzur sağlamaktadır. Ürettiklerinden hoşnuttur, huzurludur. İşte böyle bir ruhsal durumu yaşayabilen kişide benlik bütünlüğünün var olduğunu düşünebiliriz.

    Yaşlılık çağındaki "benlik bütünlüğü" duygusu ile bebeklik çağındaki "güven duygusu" hem birbirine çok bağlı, hem de benzemektedir.

    "yaşlılarda ölümden kokmamağa yetecek derecede benlik bütünlüğü olursa, çocuklarda yaşamdan korkmayacaklardır."

    .ALINTIDIR.
    www.gata.edu.tr
    Konu Ayşe Turan BAL tarafından (07.March.2009 Saat 17:24 ) değiştirilmiştir. Sebep: düzenleme

YORUM BIRAKMAK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ !

ÜYE OLMAK İÇİN TIKLA

Benzer Konular

  1. Drama Basamakları öneklerine ihtiyacım var.
    Konu Sahibi doktorlar Forum DRAMA ÇALIŞMALARI
    Cevap: 1
    Son Mesaj : 04.December.2012, 23:12
  2. Öğretmenlik Kariyer Basamakları Uygulaması.
    Konu Sahibi HALE GAMZE Forum YÖNETMELİK,YÖNERGE, KANUN,TÜZÜK vb DUYURULARI
    Cevap: 1
    Son Mesaj : 18.August.2011, 14:27
  3. Öğretmenlik Kariyer Basamakları Değerlendirme Süreci
    Konu Sahibi HALE GAMZE Forum YÖNETMELİK,YÖNERGE, KANUN,TÜZÜK vb DUYURULARI
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 18.August.2011, 13:24
  4. Erikson kimdir?
    Konu Sahibi Ayşe Turan BAL Forum Gelişim Kuramları ve Kuramcıları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 22.January.2010, 00:20
  5. Bebeği etkileyen psikososyal stres faktörleri
    Konu Sahibi Ayşe Turan BAL Forum ÇOCUKTA RUH SAĞLIĞI
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 26.December.2009, 00:43

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Facebook ile Baglan Giriş