Artık Çok Geç!


Hayata dair tüm doğrular, biraz tecrübe biriktirince, yaşayıp gördükçe, olgunlaştıkça oluşuyor. Bazı değerlerin, orta yaşlara varılınca elde edilmesi ne kötü! Oysa hepsi gençken lazım oluyor.


Artık Çok Geç!
Yeni yıl zamanlarında en sevdiğim şeylerden biri, Noel’i anlatan filmler seyretmektir. Özellikle bu konuda yapılan Amerikan filmleri beni çok eğlendirir. İnsana garip bir umut aşılar.

Her sene olduğu gibi, yine patlamış mısırımı aldım, güzel bir film koydum. Süslü çam ağaçları, ışıklarla bezenmiş evler ve sokaklar, hediye paketleri, hepsi insanda mutluluk yaratan simgeler. Filmde büyük bir ailenin hikayesi anlatılıyordu. Noel zamanı baba evinde toplanan çocuklar, torunlar, kuzenler ve birlikte yenilen aile yemekleri. Bizim bayramlarımızı andırıyor aslında, en azından eski bayramları!

Ben çocukken her bayram ailemizle bir araya gelir, büyük bir masa başında yemek yerdik. Ancak bu aile yemekleri gerektiğinden fazla resmi ve saygı dolu olduğu için, çok sıkıcı geçerdi. Bir ailenin nasıl eğleneceğini, biz bilmeyiz. Sessiz film oynayan bir babaanne veya dans figürleri yapan bir dede bulmak, bizim kültürümüzde oldukça zordur. Daha çok gelinlerin sofraya yemek taşıdığı, erkeklerin sefa sürdüğü, büyüklerin yanında gençlerin konuşmadığı büyük aile yemeklerinden öteye geçemeyiz. Bunu aşmayı başarmış aileler ise, ne yazık ki azınlıktadır.

Filmi seyrederken, ben de büyük bir ailem olmasını istedim. Bir an için! Kalabalık ailelerin arasındaki o güzel dayanışma, ne özenilen bir durumdur. Sonra baktım ki, artık bunun için çok geç. Yaş 36 olmak üzere ve sanırım birkaç çocuk doğurup, onarlın büyümesini ve torun sahibi olmayı görene kadar, çok yaşlanmış olurum.

İnsan gençken verdiği kararlarla bir ömrü geçiriyor. Bazen istedin şeyler için çok geç olabiliyor. Her şey zamanında güzel! Aşık olmanın yaşı yok ama genç bir aşıkken yaptığın çılgınlıkları, orta yaşlarda yapmak mümkün olmuyor.

Şu meşhur filmdeki gibi, hayat sondan başa doğru gitmeli. En bilge, en dolu ve tecrübeli olduğun zamanda seçmelisin yaşam yolunu. Bir evin tuğlalarını koyar gibi, doğru hedefe ilerleyecek bakış açısına sahip olduğunda, karar verebilmelisin. Yüzündeki çizgiler, amacına hizmet etmeli. Acemilik, dönülmeyecek hatalar yapmana sebep olmamalı.

Elbette bunlar sadece hayal! Yine de insan düşününce, bazı şeyler için çok geç kalınmış oluyor. Önsezin ve aklın kıvamına geldiğinde, yolu da yarılamış oluyorsun. Oysa tüm bunlar gençken lazım insana, daha güzel bir hayat seçmek için.

Bir tek aşka geç kalınmıyor. Her zaman ve her yaşta doyasıya sevmek mümkün! Aslına bakarsanız, orada bile olgunluk, zaman kaybını önleyebilir ama hayatta sanırım böyle şekilleniyor. Arada bir yapamadıklarıma sızlasa da içim, şimdiki aklımla geri dönebilseydim, yaptıklarımın çoğunu yeniden yapardım ve olduğum kadın olmaya devam ederdim. Seçtiğim ve geldiğim yolu, tüm acılarına rağmen seviyorum, gözümün kenarında oluşmaya başlayan çizgiler de buna dahil….

.ALINTIDIR.