"Keşke ikisi de aynı dizide rol alsaydı"
"Hem Nurgül'ün hem de Özcan'ın karşısındaki oyuncular yanlış seçim" Memet Güler yazdı..

KEŞKE ikisi aynı dizide rol alsalardı. Asmalı Konak’tan sonra, yine-yeni bir ekran fenomenine imza atsalardı. Seyirciyi bu eziyetten, yapımcılarını tereddütten, kanalları atv’yi de kara düşünmekten kurtarırlardı. Samanyolu’nda, ilk bölümden eksik olan, yerine oturmayan, dizinin büyüsünü bozan, Vildan Atasever’in, Özcan Deniz’in küçük kardeşi gibi durmasıydı. İki oyuncunun, birbirlerine iki sevgili-iki âşık olarak bir türlü yakışmamasıydı. Zaten seyirci de bu ikiliyi benimsemedi, sevmedi, yadırgadı. Bir zamanların reyting kralı Özcan’a, hiç beklemediği bir hezimet tattırdı. Dediğim gibi, işin sırrıdoğru çiftleri bulabilmekte. Mesele, seyirciyi de ikna edecek isimleri karşı karşıya getirmekte. Ama nerede?.. Dönelim salı akşamı perdesini açan atv’nin bir diğer yeni-bir başka iddialı dizisine. Dizinin esas kızı Nurgül Yeşilçay, gerek görüntüsüyle, gerek verdiği elektrikle orta yaşında bir kadın havasını taşıyor. Nurgül dizide, bir reklam ajansında çalışan, Galata Kulesi’ne nazır bir apartman dairesinde yalnız yaşayan hoş bir kadın tiplemesiyle karşımıza çıkıyor. Hayatının olgunluk çağında bir kadın... Ama gel gelelim evlenmesine bir hafta kalmasına rağmen, sevgilisiyle bir türlü aynı yatağı paylaşmıyor. Hadi gelin şimdi Nurgül’ün genç-stajyer-reklamcı haline, “Evlenmeden hayatta olmaz” diyen o iğreti karakterine inanın. Mümkün değil...

FONDA NİYE HEP KÖY MANZARASI VAR?

Karşısına, koca adayı olarak çıkardıkları Caner Kurtaran da, sevgilisini oynayan Murat Yıldırım da, Nurgül’ün kardeşleri gibi kalıyor. Samanyolu’nda Özcan’ın yaşadığı handikapın aynısını, ilk bölümünden kendini belli etti, şimdi de Nurgül yaşıyor. Nurgül, koca adayıyla yatağa girmeyince, adam onu en yakın arkadaşıyla aldatıyor. Peki bunun üzerine Nurgül ne yapıyor? Kendini o gece tanıştığı bir gencin, Murat Yıldırım’ın kollarına atıyor. Babasına “Evlenmeden kimselerle olmayacağım” sözünü veren Nurgül, bir gecede bambaşka bir kadın halini alıyor. Yapımcı Erol Avcıyönetmen Kudret Sabancı ikilisinden çok daha ince elenmiş sık dokunmuş, çok daha doğru okunmuş bir dizi beklerdim. Birbirlerinden nefret eden onca kişinin toplandığı o reklam ajansı sahnelerini de, Van’da çekilen töreli-ağalı bölümleri de hiç kusuruma bakmasınlar ama hiç beğenmedim. Zaten son zamanlarda atv’de ekrana gelen bütün dizilerde, nedense fonda hep bir köy manzarası var. Kanalın neredeyse tüm dizilerinde, arka planda “Ahey, ahey...” diye en hüzünlüsünden ağıtlar yakıyorlar. Atv, bir zamanlar kentli, yüzü Batı’ya dönük bir kanal olarak rakiplerinin arasından sıyrılmış, bu tavrıyla fark yaratmıştı. Şimdilerdeyse artık ağalı-töreli-köy dizilerinin bir numaraları kanalı. Böyle giderse yakında Samanyolu’yla (STV) aynı kulvarda yarışmaya başlayacaklar. Çoktan dizilerin kanalı olmayı başaran Kanal D’yi hiç saymıyorum zaten ama Show’un da, Star’ın da, Fox’un da gerisinde kalacaklar. Şehirli seyirciyi kendilerinden iyice uzaklaştıracaklar. Bakın, bunca önemli ismin bir araya geldiği ve haftalardır tanıtımını yaptıkları dizileri Aşk ve Ceza, ilk bölümüyle Küçük Kadınlar’ın da Papatyam’ın da arkasında kalmış ve ancak üçüncü sırada çıkmış. Arkasından ekrana gelen Özcan Deniz’in dizisi Samanyolu ise ilk onda ucundan yer bulmuş. Haftaya Geniş Aile sahalara geri döndüğünde, elbette ilk haftalarından topladıkları reytingi de mumla arayacaklar, bu çok açık. O zaman kanalı yönetenlerin kendilerine şu soruyu sormaları gerekmiyor mu? Neden hem Özcan Deniz’in hem de Nurgül Yeşilçay’ın dizileri, ilk bölümlerinde, reytinglerde sadece merak unsuru yüzünden bile olsa birinci gelemiyor? Neden bir zamanların ekran efsaneleri, böylesi iddialı yapımlarda bile rakiplerine geçiliyor? Sizce de bu işte bir tuhaflık yok mu?


.ALINTIDIR.