Galilei, 1564 yılında Pisa’da doğmuştu. Küçük yaşta zekası ve bilgisiyle dikkati çekmişti. Durmadan çalışıyor, fırsat buldukça bazı basit fizik deneyleri yapıyordu. Pisa’daki büyük kilisenin tavanından sarkan bir avizenin sallandığını görerek zamanı sarkaç salınımlarına göre ölçme düşüncesini ortaya attığı sıralarda henüz yirmi yaşındaydı. (Bk. Sarkaç ve Saat. Resimli Bilgi. Sayı: 41, sayfa 672-673). 23 yaşında cisimlerin yoğunluğunu suya daldırarak ölçmeye yarayan hidrostatik (dural su kuvvetleri) terazisini buldu. Çok geçmeden de dünyanın her köşesinden gelen öğrencilere dersler vererek ün kazandı. Galilei’nin öbür profesörlerden bütünüyle ayrı bir öğretim sistemi vardı. O çağa kadar bütün bilgiler öğrencilere kitaplardan ezberletilirdi. Ama Galilei, bu olumsuz sistemi uygulamıyordu. Dersini verdikten sonra kürsüden iniyor, öğrencilerini yanına alarak dışarıya çıkıyor ve öğrettiklerini bir defa da deney yaparak gösteriyordu. Bu deneylerden birinde de onlara, düşen cisimlerin gittikçe hızlanarak yol aldıklarını göstermişti. Birlikte Pisa Kulesi’-ne çıkmışlar, eğriliği yüzünden dünyaca tanınan bu kulenin tepesinden aşağıya demir, pamuk, taş vb. gibi çeşitli cisimler atmışlar ve bunların kaçar saniyede yere düştüklerini ölçmüşlerdi. Galilei bu deneyinde şu önemli sonuca ulaşmıştı: Bütün cisimler, ağırlıkları ve onları meydana getiren maddeler ne olursa olsun aynı kanuna göre düşerler. Galilei’nin ileri bir görüşle ders vermesi, üniversitedeki bilim adamlarının kıskançlığına sebep oluyordu. Hatta bazıları onun profesörlük unvanının geri alınmasını istiyorlardı. Bu durumdan çok üzüntü duyan Galilei, rahat çalışamayacağını anladı ve bir süre sonra Venedik’in çağırışı üzerine Pisa Üniversitesi’nden ayrıldı.

Uzun bir çalışma dönemi sonunda Galilei 1609’da gökyüzünü istediği gibi inceleyebileceği büyük bir dürbün yapmayı başardı. Bu âletle yıldızları, Güneş’i, gökyüzünü inceleyebilecek, böylece o çağa kadar bilinmeyen birçok sorunun cevabını vermiş olacaktı.

Galilei, kendi adını taşıyan özel dürbünüyle ilgi çekici birçok şey keşfetti. Samanyolu’nu buna bir örnek olarak gösterebiliriz. Gerçekten de o çağa kadar gökyüzünün belirir bir yerini kaplayan Samanyolu, geniş bir sis tabakası sanılırdı. Galilei, bunun milyarlarca yıldızdan meydana geldiğini keşfetti. Böylece Kopernik’in ortaya koyduğu hipotez (varsayım)’in de doğruluğunu ispatlamış oldu.

Bütün bunlardan .’ayrı olarak Galilei, mikroskop üzerinde de uğraştı ve o çağda ilkel bir durumda olan bu aleti geliştirdi, kolayca yararlanılabilen bir duruma getirdi.