Eşim 5 yıldan beri okullarımızda kadrosuz usta öğretici olarak çalışmakta.Bu süreden beri ek ders ücreti karşılığında çalışmakta.Almış olduğu ücret ancak yol paramıza yetmektedir. Aldığımız ücretten daha önemlisi de:İş güvencesinin olmayışıdır.

Diğer branşlardan,KPSS ‘yi kazanamayan meslektaşlarımız şüphesiz başka işlerde çalışarak geleceklerine bir yön vermeye çalışacaklardır.Ancak eşim gibi bu mesleğe fiilen çalışarak devam ettirenler başka bir işte çalışmayı da düşünememektedir.Gelecekte ne olacağı belli değildir. Bir yıl sonra hangi okulda görev yapacağını,hatta dönem ortasında kadrolu öğretmen gelirse ne olacağını ,nereye gideceği belli olmadan görev yapmaktadır. Bu belirsizlikler bizleri endişeye sevk etmektedir.Halbuki eşim ve onun gibi pek çok kadrosuz usta öğretici eğitimini bu alanda yaptıkve bu alanda çalışmak istemektedir.
Yapmış olduğumuz müracaatlarda,bize şu gerekçe sunulmaktadır:”öğretmen olabilmeniz için öncelikle KPSS sınavını kazanmanız gerekmektedir,devletimizin kadro olanakları mezun olan tüm öğretmenleri atamaya yeterli değildir”.Bizler elbette bu gerekçeyi anlıyor ve anlayışla karşılıyoruz.ne var ki okul öncesi öğretmenliği atamalarında yaşanan sorun diğer tüm branşlardan farklı bir anlayışla yapılmaktadır.Şöyleki:

Son 6-7 yılda,okul öncesinde okullaşma oranı % 10.2 den % 18 ‘e yükselmiş,öğrenci sayısında % 258,öğretmen sayısında % 180 artış olmuştur.Halbuki kadrolu öğretmen alımı bu artışlar dikkate alındığında komik denilecek düzeydedir.Bakanlığımız 2005 yılında 10500 okul öncesi öğretmeni alımı yapmış,bunun sadece 500 ‘ ü kadroludur.Kalanı usta öğreticidir. 2006 yılında 16.042 öğretmen atamasından sadece 392 si kadrolu,650 tanesi sözleşmeli kalan 15.000 i ise kadrosuz usta öğreticidir.Bu oranlara baktığımızda kadrolu öğretmen alımı 2006 yılında sadece % 2.44 dür.MEB’nın öğretmen ihtiyacının karşılanmasında bu komik oranda kadrolu öğretmen alımı, sadece okul öncesi öğretmenliğinde mevcuttur.

Görüleceği gibi bakanlığımız ,okul öncesi eğitimde asıl öğretmen ihtiyacını kadrosuz usta öğreticilerle karşılamaktadır.Okul öncesi eğitimi teslim ettiği kadrosuz usta öğreticilerin Halide yukarıda özetlediğimiz haliyle içler acısı durumdadır.

Onlar bu meslekte kadrolu öğretmenlerle aynı sürede çalışmalarına rağmen sigorta primleri de tam olarak yatmamaktadır.Zaten yaz,yarıyıl ve resmi tatillerde de hiç yatmamaktadır.

Yukarıda belirttiği tespitler ve çalışma koşullarının yanı sıra,usta öğretici olarak çalıştırılmada hukuki dayanaklarda mevcut değildir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/A-4/B-4/C-4/D maddelerinde belirtilen istihdam şekillerinden hiçbirine tabii değiliz.Her ne kadar” 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 47.maddesine dayanılarak hazırlanan 20.10.2000 tarih ve 24206 sayılı resmi gazetede yayımlanan usta öğreticilerin çalıştırılması”hakkındaki yönetmelik hükümlerine göre çalıştırıldığımız iddia edilse de;yasa ve yönetmeliğin incelenmesinden anlaşılacağı gibi,orada yapılan “usta öğretici” tanımı ustaöğreticilere uymamaktadır.Şöyle ki:Yasa ve yönetmelikte “usta öğretici”kurs,seminer,vb görevlerde geçici olarak görev yapan kişidir. Halbuki biz sürekli ve asli bir görev olan öğretmenlik hizmetini yapmaktalar. Zaten ,öğretmenliğin asli ve sürekli bir görev olduğu,geçici statüde öğretmen istihdam edilemeyeceği ile ilgili olarak Danıştay ‘ında çeşitli kararlarının olduğu malumunuzdur.Zaten bu gerekçe ile Danıştay 2006 yılında 657 sayılı yasanın 4/C statüsünde alınan öğretmen alımını iptal etmiştir. Fakat kadrosuz ustaöğreticiler bu konumdan daha da geri ve belirsiz bir konumda çalıştırılmaya devam etmekteler.

Eşimin 5 Yıldan beri çalışmasına rağmen,kadro ilerlemesinde, terfilerinde, atama ve yer değiştirme usullerinde,çalışma süresine bağlı ücret artışında,ödül ve diğer özlük haklarımın tamamında hiçbir değişiklik olmadığı gibi bu konuda yasal düzenleme yapılmadığı sürece de olmayacaktır. Usta öğretici olarak lisans-önlisans ve lise mezunları olarak görev yapmaktadır. Ancak farklı eğitim düzeylerinde olmalarına rağmen özlük hakları açısından hiçbir farklılık mevcut değildir. Bu hususlar dikkate alındığında, 657 sayılı yasanın kariyer ve liyakat esaslarına açıkça aykırılık teşkil ettiği görülecektir.

Birlikte çalıştıkları ve aynı işi yaptıkları kadrolu ve sözleşmeli meslektaşlarının faydalandıkları özlük ve sosyal hakların hiçbirinden yararlanmamaktalar. Yukarıda bahsettiğim özlük haklarının yanı sıra,sosyal haklardan da yoksun bir şekilde çalışmaktalar. Örneğin yardım sandıkları,öğretmenevi üyeliği,indirimli seyahat kartı hakkı vb.hiçbir sosyal hak onlara tanınmamıştır. Bu durumda dikkate alındığında,genel yasaların yanı sıra Anayasanın 55.maddesinin “Devlet çalışanların yaptığı işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal haklardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır”hükmüne de aykırılık teşkil ettiği aşikardır.


Sendikamız bu koşullarda görev yapan 20.000 in üzerindeki kadrosuz usta öğreticilerin ,yukarıda belirtmiş olduğum sorunlarına eğilmeli,mevcut hukuki durumları hakkında yazmış olduğum gerekçeleri incelemeli ve bu konuda Onları rahatlatacak düzenlemeleri yaptırmak için gerekli girişimlerde bulunmalıdır.

Bu artık toplumun kanayan bır sorunu olmustur.

alıntı haber
memurlar.biz

aynen katılıyorum özellikle şu lise mezunlarıyla üniversite mezunlarının aynı statüde çalışması konusuna katılıyorum.