Türkülerimiz veHikayeleri


             

Ä°letiÅŸim


 05xx xxx xx xx


vbnetron


[email protected]

×

Türkülerimiz veHikayeleri

  • #1
    İrem&Özge - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    27.Eylül.2010
    Nereden
    Kızımın Minik Kalbinden
    Mesajlar
    315
    @İrem&Özge



    Türkülerimiz veHikayeleri





    Güvercin uçuverdi
    Kanadın açıverdi
    Elin oğlu değil mi
    Sevdi de kaçıverdi

    A benim aslan yarim
    Duvara yaslan yarim
    Duvar cefa götürmez
    Sineme yaslan yarim

    Güvercinim uyur mu
    Çağırsam uyanır mı
    Yar orada ben burda
    Buna can dayanır mı

    A benim hacı yarim
    Başımın tacı yarim
    Eller bana acımaz
    Sen bari acı yarim

    Caminin müezzini yok
    İçinin düzeni yok
    Çok memleketler gezdim
    Misget'ten güzeli yok

    Daracık daracık sokaklar
    Misget şeker topaklar
    Pul pul olsun dökülsün
    Seni öpen dudaklar

    Caminin ezan vakti
    İçinin düzen vakti
    Ben Misget'i yitirdim
    Sonbahar gazel vakti

    Gökte yıldız sayılmaz
    Çiğ yumurta soyulmaz
    Üçer avrat almayan
    Hiç erkekten sayılmaz


    Misket, ufacık tefecik bir elma türü... Huriye de Ganizadeler'in ufakcık tefecik şipşirin kızlarının adı. Huriye, sık sık evlerinin önündeki elma ağacına tırmanır, yolu gözler; sebep, Osman Efe...

    Ankara'nın sayılı efelerinden Osman, genç, yakışıklı, geniş omuzlu,burma bıyıklı... Huriye'nin gönlü bu Osman Efe'de. Osman Efe, evin önünden geçer; Huriye atlar bahçeye, tırmanır misket ağacına. İkisinin de yüreğinden ılık bir şeyler akar. Osman Efe, Huriye'yi adıyla çağırmaz hiç, ''misket'' der Huriye'ye.

    Yörenin ünlü ağalarından Kır Ağa, bir gün Huriye'yi su doldururken görür çeşme başında. Aradan bir hafta geçmeden Kır Ağa, Huriye'yi istetir. Babası, ''Kır Ağa, yiğit insandır, malı mülkü yerindedir'' diyerek Huriye'yi vermek ister. Annesi, Huriye'nin ağzını arar, fakat Huriye ''ölsem Kır Ağa'ya varmam'' cevabını verir.

    Huriye, akşamı zor eder. Bahçeye çıkıp, Osman Efe'nin yolunu gözler. Uzaktan atını görünce, tırmanıp çıkar elma ağacına. Durumu bildirir Osman Efe'ye.

    Osman Efe, çılgına döner. Kır Ağa'ya haber gönderir, ''Kendini sever, sayarım. Yiğit kişi bellerim. Yolumdan çekilsin. Sonu iyi olmaz'' der. Haberi Osman Efe'den Kır Ağa'ya götürenler, bire bin katarak anlatırlar ''Osman diyor ki, Kır Ağa kim oluyor da benim yavuklumu alacak. Leşini sararım'' diye...

    Kır Ağa, ''Demek dünkü çocuk bize meydan okuyor. Kendine güveniyorsa karşıma çıksın'' diye Osman Efe'ye haber gönderir. Tabii haberi götürenler Osman Efe'ye de bire bin katarak anlatırlar. Osman Efe Kır Ağa'ya, Kır Ağa Osman Efe'ye kinlenir. Sonunda kıran kırana kavga etmeye, sağ kalanın Huriye'yi yani Misket'i almasına karar verirler.

    Belirlenen gün ve yerde karşılaşırlar. Bıçaklar çekilir. Huriye ise durumu merakla bekler. Çıkmış elma ağacı üstüne, yoları gözler. Bir yandan da Osman Efe için dua eder. Osman Efe ise Kır Ağa karşısında aslanlar gibi dövüşür. Kır Ağa birden durur ''Benimle böylesine boy ölçüşen yiğide, ben kıyamam. Koç olacak kuzuya bıçak çekemem. Vur bıçağını bağrıma. Misket senin olsun'' der. Osman Efe önce şaşırır, sonra oda bıçağını yere atar ve koşup ellerine sarılır Kır Ağa'nın.

    Kadın-kız da yollara dökülmüş uzaktan görünen kalabalığı bekler. Misket ise çıktığı elma ağacında heyecandan duramaz. Daldan dala geçip, gelenleri seçmeye çalışır. Derken kalabalık yaklaşır, önde Kır Ağa, arkasında kalabalık. Gözleri Osman'ın arar, göremez. Birden başı döner, gözleri kararır, tepe üstü ağaçtan aşağı düşerek cansız yere yığılır.

    Çok geçmeden kalabalık elma ağacına ulaşınca, bir feryattır kopar. Osman Efe, sığmaz oralara. Kadınlar kızlar perişan. Misket kızın yani Huriye'nin hikayesi dilden dile dolaşıp türkü olur.

  • #2
    İrem&Özge - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    27.Eylül.2010
    Nereden
    Kızımın Minik Kalbinden
    Mesajlar
    315
    @İrem&Özge







    Arda boylarında kırmızı erik
    Halime'nin ardında on yedi belik

    Ah anneciğim ah anneciğim yaktın ya beni
    Şu genç yaşta denizlere attın ya beni

    Alıverin feracemi anneciğim diksin
    O gıymatlı İsmail’ e kendisi gitsin

    Ah anneciğim ah anneciğim yaktın ya beni
    Şu genç yaşta denizlere attın ya beni

    Uy uyan Recebim senin olayım
    Ardalar aldı ya nerde bulayım

    Arda boylarına ben kendim gittim
    Dalgalar vurdukça can teslim ettim

    Ah anneciğim ah anneciğim yaktın ya beni
    Şu genç yaşta denizlere attın ya beni

    Tekirdağ'ın Kayı köyünden genç bir kız ve bu kızın bir sevgilisi vardır. Fakat kızın ailesi istemeye geldiklerinde kızlarını bu gence vermezler. Aynı köyden bir başka genç ile kızlarını evlendirmeye karar verirler. Düğün günü gelip çatar ve kına gecesi geline kına yakılır. Gelin bu evliliğe karşı olduğu için ertesi gün sabaha karşı herkes uykuda iken kendini denize atar. Halk arasında genç kızın arkasından sevgilisinin de kendisini öldürdüğü söylenmektedir.

  • #3
    İrem&Özge - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    27.Eylül.2010
    Nereden
    Kızımın Minik Kalbinden
    Mesajlar
    315
    @İrem&Özge







    Çarşamba'yı sel aldı
    Bir yar sevdim el aldı
    Keşke sevmez olaydım
    Elim koynunda kaldı

    Oy ne imiş ne imiş
    Kaderim böyle imiş
    Gizli sevda çekmesi
    Ateşten gömlek imiş

    Çarşamba yollarında
    Kelepçe kollarımda
    Allah canımı alsın
    O yarin kollarında

    Oy ne imiş ne imiş
    Kaderim böyle imiş
    Gizli sevda çekmesi
    Ateşten gömlek imiş

    Çarşamba yazıları
    Körpedir kuzuları
    Allah alnıma yazmış
    Bu kara yazıları

    Oy ne imiş ne imiş
    Kaderim böyle imiş
    Gizli sevda çekmesi
    Ateşten gömlek imiş

    Ahmet, Abdal Deresi'nin kıyısındaki yoksul köylülerden birinin oğluydu. Kara sevdası karşılık bulmuş, Melek ona kalbini açmıştı. Nişanlandılar ve Ahmet askere gitti. Ağa oğlu Mehmet Ali, Melek'e göz koydu. Melek, Mehmet Ali'yi reddedince, ağa oğlu ve adamları tarafından dağa kaldırıldı. Kötü haberi alınca firar eden Ahmet, silahını alıp, yollara düştü. Gece gündüz Melek'i aradı. Bir gün yağmur yağdı, Yeşilırmak taştı. Çarşamba bir anda göle döndü. Sel, Canik Dağları'ndan aşağı bir çığ gibi, önüne kattığı herşeyi sürükledi. Selin ardından hayat yeniden normale döndü. Abdal Deresi'nin Yeşilırmak'a döküldüğü yerde ahali toplandı. Derenin nehre bağlandığı yerdeki kayanın üstünde, selin getirdiği iki kişinin cesedi görüldü. Cesetler, Melek ve Ahmet'e aitti. Elele tutuşmuş öylece yatıyorlardı. Rivayete göre büyük kaya parçası, yedi yerinden ayrıldı ve her birinden bir servi boyu su fışkırdı. Ahali dua etti. Dualar, yıllardır can alan, insanların acısını dile getiren dizelere dönüştü.' Çarşamba'yı sel aldı' türküsü de, o acı mırıltılardan doğdu. Kayanın bulunduğu yere daha sonra bir su değirmeni kuruldu ve o yöre 'Değirmenbaşı' olarak anıldı. Ahşap değirmenin yedi taşı vardı. Yedi oluğuna su veren set üzerinden yedi kez yürümek, sağ ve sol omuz üzerinden yedişer kez su atmak uğur sayıldı. Her Hıdırellez'de tekrarlanan gelenek, 1970'lerde değirmenin yıkılmasına kadar sürdü.

  • YORUM BIRAKMAK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ !

    ÜYE OLMAK İÇİN TIKLA

    Benzer Konular

    1. Türkülerimiz Van İçin
      Konu Sahibi Meltem YANIKOĞLU Forum TELEVİZYON PROGRAMLARI
      Cevap: 3
      Son Mesaj : 03.Kasım.2011, 23:22

    Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •  

    Giriş

    Facebook ile Baglan Giriş