Roma imparatorluğu kaç yılında kuruldu, Romayı kim yaktı, Roma imparatorluğunun yıkılışı, savaşları hakkında bilgi.

Dünyanın en büyük imparatorluklarından biridir. Roma İmparatorluğunun sınırları, en güçlü döneminde (II. yüzyıl) İngiltere’den Basra Körfezi ne, Arabistan’dan Kafkaslara ve Kırım’a, Fas’tan Mısır’a kadar uzanıyor, bugünkü Batı, Güney ve Doğu Avrupa ülkelerini, Balkanlar’ı, Anadolu’yu, Kuzey Afrika ülkelerini, Mısır, Suriye, Filistin ve Arap Yarımadası’nı içine alıyordu.

Romalıların yaşadığı ülkeye M.Ö.2000 yıllarında kuzeyden gelen kavimler “İtalya”, kendilerine de “Italyah” adını verdiler. Hint-Avrupa ırkından gelen ve en önemli boyları Omriler, Sabinler ve Sam-nitler olan bu kavimler, ülkeyi işgal edince, o toprakların asıl yerlileri olan ve bugün Pirenler’de yaşayan Baslar (Osklar) ve Ligürler dağlara çekildiler.

Ülkeyi ele geçiren kavimler arasında siyasi bir birlik olmadığı için başlangıçta önemli bir medeniyet kuramadılar. M.Ö. 1000 yıllarında İtalya’yı Etrüskler ele geçirdiler. Deniz yoluyla gelen Etrüskler hem medenî oldukları, hem de aralarında siyasî bir birlik bulunduğu için öteki kavimleri kolayca hakimiyetleri altına aldılar. Önce 12 site kuran Etrüskler Yunanlılara karşı Kartacalılarla anlaşarak Roma şehrini ele geçirdiler.

roma_imparatorluguEfsaneye göre Rasilvia, ikiz olarak Romus ve Romulus adında iki erkek çocuğu doğurmuş, buna öfkelenen amcası, Rasilvia’yı diri diri toprağa gömdürmüş, iki çocuğunu Tiber (Tevere) ırmağına attırmıştır. Irmağın suyu, Tanrı kanı taşıyan çocukları boğmamak için çekilmiş ve onları karaya bırakmış, bir dişi kurt gelip iki kardeşi emzirmiştir. Bir çoban tarafından bulunan ve büyütülen iki kardeş gençlik çağına gelince çevrelerine topladıkları adamlarla birlikte Roma şehrini kurmuşlardır (M.Ö. 753). Şehre kendi adını veren Romulus daha sonra bir kavga sırasında Kardeşini öldürmüş, Roma şehrinin çevresindeki bölgeleri ve şehirleri de hakimiyeti altına almış ve bir Roma site devleti kurduktan sonra bir fırtınada kaybolmuştur.

Roma’nın ilk yedi kralından dördü (Romulus, Numa Pompilius, Tullius, Hostilius, Ancus Marcius) Latin, üçü (Tarquinius Priscus, Servius Tullius, Tarqinius Superbus) Etrüsk’tü. 244 yıl (M.Ö. 753-509) süren krallık döneminde kral Halk Meclisi tarafından seçilirdi. Aynı zamanda dini lider ve ordunun başkomutanı da olan kral, sınırsız bir yetkiye sahipti. Yine krallık döneminde Roma’da iki ayrı sınıf meydana geldi. Bunlar asiller sınıfı ile aşağı sınıftı. Asiller sınıfını Roma’nın eski yerlileri, aşağı sınıfı ise sonradan İtalya’ya gelmiş olanlar teşkil ediyordu.

Roma Krallığı’nın nasıl cumhuriyete dönüştüğü konusunda ayrıntılı bilgi yoktur. Bilinen tek olay, Brütüs ile Kullatin adlı iki kişinin bir ayaklanma sonucunda yönetimi ele geçirmeleridir. Kurulan yeni yönetimin başındakilere önceleri “pretor” adı verilirdi, sonra bu ad “konsül”e çevrildi. Baştaki iki konsül, Roma halkı tarafından bir yıl için seçilirdi. Aynı zamanda orduya da komuta eden iki konsül Senatoya karşı sorumluydu. Savaş ve olağanüstü durumlarda yönetimin başına Se nato tarafından olağanüstü yetkilerle bir “diktatör” getirilirdi.

M.Ö. V. yüzyılda, kanunların yazılı olmasını isteyen aşağı sınıf (plebler) bunu da başardılar ve M.Ö. 450 yılında bu kanunların yazılması tamamlandı 12 madenî levhaya yazıldığı için “12 Levha Kanunu” adını alan ve halkoyuna sunulup kabul edildikten sonra Forum alanına (Forum Romanum) asılan bu kanunlar Roma hukukunun temelini teşkil eder.

Cumhuriyet döneminde yayılmaya başlayan Roma, önce Latin topraklarını, sonra da Etrüsk topraklarını hâkimiyeti altına aldı. Bundan sonra Orta kalyadaki Samnitleri yenerek bu bölgeyi, arkasından da Güney İtalya’daki diğer site devletlerini de antlaşmalarla kendilerine bağlayan Romalılar, böylece bütün İtalya yarımadasına hakim olduktan sonra Kuzey Afrika’daki Kartaca Devleti ile çatışmaya başladılar. İki taraf arasında yapılan ve bazı Aralıklarla 118 yıl (M.Ö. 164-146) süren Pön Savaşlarında, Kartaca ordusunu İtalya’dan çıkardıkları gibi Kuzey Afrika’ya çıkartma yaparak Kartaca ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattılar ve Kartaca şehrini yakıp yıktılar, topraklarının çoğunu da ele geçirdiler (M.Ö. 146). Bu zafer ispanya, Sicilya, Korsika ve Sardinya’nın da Roma’ya bağlanması ile sonuçlandı. Böylece Balı Akdeniz bütünüyle Romanın hakimiyeti altına girdi.

Daha sonra doğuya yönelen Romalılar, Yunanistan’ı elde etmek için Makedonya Krallığı’yla savaşa girdiler. 47 yıl süren (M Ö. 215-168) bu savaşları da kazanarak önce Yunanistan’ı sonra da Makedonya’yı zapt ettiler. Öte yandan Suriye Krallığı’yla savaşan Romalılar, Suriye kralı III. Anti-yohus’u yenilgiye uğratarak Toroslar’a kadar uzanan Batı Anadolu’yu aldılar (M.Ö. 190). Suriye Krallığı bundan sonra bir süre daha varlığını koruduysa da M.Ö. 64 yılında yapılan savaşta tekrar yenilerek ortadan kalktı ve bölge Roma’ya bağlanarak bir eyalet haline getirildi. Aynı tarihte Pontus Krallığı da Roma’nın hâkimiyetini tanıdı.

Bütün bu değişikliklerin yanı sıra, ele geçirilen ülkelerin medeniyetleri Roma’nın kültür, sanat ve edebiyatını geniş ölçüde etkiledi. Özellikle Yunan dili, edebiyatı, felsefesi ve sanatı hem aristokrat çevrelerde, hem de halk arasında ilgi görmeye ve Romalıların fikirlerinde, yaşayışlarında, ahlaki değerlerinde büyük değişiklikler meydana getirmeye başladı. Buna bağlı olarak geleneklerde, sosyal ilişkilerde, aile bağlarında da değişiklikler oldu. At ve araba yarışları, gladyatör dövüşleri gibi eğlenceler yaygınlaştı.

Silla’nın iktidardan çekilmesinden sonra yönetim Pompeus’a geçti. Bir asi olan Pompeus, Marius’un adamlarından Sertorius’u yendi ve İspanya’yı yeniden Roma’ya bağladı, İtalya’ya dönüşünde, Romalılara karşı ayaklanarak Galya’ya çekilmiş olan Spartaküs komutasındaki kölelerin ayaklanmasını da bastırdı. Bu başarılardan dolayı, Crassus’la birlikte konsül seçildi (M.Ö. 70). Konsüllüğü sırasında aynı başarıları sürdüren Pompeus, Akdeniz’deki korsanları yenerek korsanlığı yok etti, yeniden ayaklanan Pontus kralının ayaklanmasını bastırdı, Anadolu ve Suriye’yi tekrar Roma’ya bağladı, Filistin’i ve Kudüs şehrini zapt etti (M.Ö. 64).

Pompeus, Roma’ya döndükten sonra Crassus ve Julius Caesaria işbirliği yaptı. Bu üçünden meydana gelen “Triumvirat” (Üçlü Komite) askerlerin de desteğiyle Roma’yı hâkimiyeti altına aldı, sonra Caesar konsül seçildi. M.Ö. 58 yılında konsüllüğü sona eren Caesar Galya’ya gitti ve orada güçlü bir ordu kurarak önce Cer-menler’i yenilgiye uğrattı, arkasından da Galya’ya karşı savaş açarak Ren Irmağı1 ndan Manş Denizi’ne kadar uzanan bu ülkeyi zaptetti ve Roma’ya bağladı (M.Ö.50).

Caesar’ın Galya savaşıyla uğraşmasından yararlanan Pompeus, Roma’da kendi kendini konsül ilân ettiyse de, Caesar’ın Roma üzerine yürümesi sırasında Makedonya’ya kaçtı. Roma’ya giren Ceasar bir süre sonra Pompeus’a karşı harekete geçerek kendisini Tesalya’da yendi. Mısır’a kaçan Pompeus’un ordu ye donanması Caesar’a teslim oldu (M.Ö. 48). Bu sırada Mısır kralı, Pompeus’u öldürerek başını Caesar’a gönderdi. Burada Mısır’ı Roma’ya bağlayan ve Kleopatra’yı kraliçe ilân eden Caesar, Suriye üzerinden Anadolu’ya geçti ve Roma’ya karşı tekrar ayaklanmış bulunan Pontus kralını yendi. Roma’ya dönen Caesar bütün yönetimi elinde topladı ve Senato tarafından diktatör ilan edildi. Caesar birtakım reformlar yaptı, askerlere toprak dağıttı, Romanın ay yılına göre hesaplanan Mısır takvimini kabul etti. Bundan ötürü bu takvime kendi adı verilerek “Julien takvimi” dendi.

Caesar’ın öldürülmesinden sonra yeniden karışıklık çıktı. Caesar’ın yeğeni Öctavianus, konsül Antonius ve Galya valisi Lepiduş birleşerek üçlü bir yönetim kurdular (M.Ö. 43), sonra araları açıldı ve Oc-tavianus, Lepidus’u yenilgiye uğrattı. Antonius ise Mısır’a gidip kraliçe Kleopat-ra’yla evlenmiş ve orada bir Doğu İmparatorluğu kurmaya karar vermişti; bu davranışlarından dolayı Roma’yla aralarında savaş çıktı. Ordu ve donanmalarıyla Yunanistan’a geçen Antonius ye Kleopatra, Octavianus’a teslim oldu (M.Ö. 31). Mısır’a çıkan Octavianus, orada yine Antonius’u yendi. Önce Antonius, arkasından da Kleopatra intihar ettiler. Mısır Octavianus tarafından doğrudan doğruya Roma’ya bağlanarak, Roma’nın bir eyaleti haline getirildi (M.Ö. 30).

Bu başarılarından dolayı Octavianus’a Senato tarafından Roma ordularının başkomutanlığı görevi/’ulu” anlamına gelen “Augustus” adı ve “imperium” yetkisi verildi (M.Ö. 27). Böylece Roma’nın cumhuriyet dönemi kapanmış ve imparatorluk çağı açılmış oldu. Augustus dönemi Roma’nın en parlak dönemlerinden biri oldu. Tarım, sanat, ticaret büyük ölçüde gelişti, halkın refah seviyesi yükseldi, Roma tapınaklar, anıtlar ve diğer yapılarla donatıldı.

M.S. 98 yılında Antonius hanedanı kuruldu. Bu hanedanın kurucusu olanTrai-anus, Dacia (Romanya)’yı aldı. Persler’le çarpışarak Babil’e kadar gitti. Aynı hanedandan olan Hadrianus (M S. 117) döne minde Roma sınırları içinde yaşayanların hepsi askere alındı, yalnız subaylar Romalıydı. Hadrianopolis (Edirne) şehri de yine bu dönemde kuruldu. M.S. 193’te Roma’da, Severius hanedanı iktidara geçti. Bunlar zamanında Cermenler Roma topraklarına saldırdılar, doğuda da Persler ‘in yerine geçen Sasaniler Roma’ya savaş açarak Suriye’yi ele geçirdiler (M.S. III. yüzyılda). Bir yandan Gotlar ve Cermenler’le, bir yandan da Sasaniler’le savaşan Romalılar zayıfladılar, fakat Tuna ordusunun komutanları tarafından kurulan lliryalı imparator hanedanı, imparatorluğu kurtardı. Bu hanedanın sonunda, durum yine karıştı ve Augustuslar’la Caesarlar iktidar kavgasına düştüler, bu durum imparatorluğun ikiye bölünmesine kadar sürdü.

Dörtlü yönetim döneminin en güçlü imparatoru Büyük Konstantin’di. Hıristiyanlığı resmî din olarak kabul eden ve (M.S. 325) yılında İznik’te bir konsilius toplayarak Hıristiyanlık kaidelerinin tespitini sağlayan Konstantin, ayrıca Konstan-tinopolis (İstanbul) şehrini kurarak imparatorluğun merkezi haline getirdi (M.S. 330). Konstantin’den sonra gelen imparatorlardan Theodosius, yönetime ortak olan Augustus ve Caesarlar’la çarpıştı ve ölümünden önce imparatorluğu iki oğlu Arcadius ile Honorius arasında paylaştırdı. (M.S. 395).

Böylece Roma İmparatorluğu, Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) ve Batı Roma İmparatorluğu olmak üzere ikiye ayrıldı. Doğuda Arcadius, Batıda ise Honorius imparator oldu.

Bölünmeden sonra Batı Roma İmparatorluğu gittikçe zayıfladı. Ülkede gerçek yönetim özel muhafızlara komuta eden generallerin eline geçti. Bölünmeden 81 yıl sonra Vizigotlar’dan Odoakr adlı komutan, son imparator Romulus Augustus’u tahttan indirerek imparatorluk alametlerini Doğu Roma imparatoruna gönderdi ve Batı Roma İmparatorluğu’nu ortadan kaldırdı (M.S. 476). Batrfloma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla ilkçağ kapandı, Ortaçağ başladı. Doğu Roma İmparatorluğu ise, Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettiği 1453 yılında yıkıldı.