Biz ki başkalarının yazdığı kuralları elinin tersi ile iten Beşiktaşlılar, kader denen şeyi elinin tersi ile itmek için sonuna kadar savaşan bizler... Bize sunulan sahte kader maçları başlıklarının altında kalmak mı? Asla!
Artık şunu görmenin ve tavır almanın zamanı geldi geçiyor: Başkalıkların sahadaki insanlar tarafından yaşatılması dönemleri bitmiştir. Asıl savaşlar sahada değil, yaşamın içindedir! Bizlerin ellerindedir!

Biz ki, haksızlıklara karşı, adaletsizliğe karşı duruşun her yerde yaşatılması gerektiği ilkesi ile yaşayan Beşiktaşlılarız. Ve biliyoruz ki, kazanmak ya da kaybetmek yine içte yaşanan bir şeydir, önemli olan içinde ne olduğudur. Ama unutuyor muyuz, kazanmanın baki olanı bu içte yaşanandır. Sahada kaybeden Beşiktaş aslında her an içimizde yaşayan Beşiktaş’tır. Ömür yettiğince göreceğimiz daha yüzlerce maçtan sonra yine aynı şey olacaktır. O gün için sahada kazanacak ya da kaybedecek bir Beşiktaş takımı varken, bizler ölümsüz bir kazanma duygusunuın peşinde olacağız!

Evet, yine Beşiktaşımızın sahalarda zaferler kazanması için gerekeni son nefesimize kadar yapacağız. Düşünecek, tartışacak, didinecek ve savaşacağız. Ama kendimizin çizdiği çerçevede, yazdığı kurallar ile...

Ancak, artık mücadele o oyunlar sahada bittikten sonra başlamaktadır. Ne zaman ki içimizde yanan ateşler sönümlenir, ne zaman ki tutku ve sevda hızını kaybeder, kaybetme ondan sonra başlar.Tutkusu olan hep kazanır çünkü... Sevdası güçlü olan, onların “oyun”unda kaybetmez...
Ne zaman ki ruh halimizi onların oyunlarının kuralları belirler, kaybetmek orada başlar bizim için. Ne zaman ki, bu “oyun” bozulur, ve onların istedikleri ruh hallerine bürünmez isek, Beşiktaş başkalığını haykırmaya devam edersek, bu oyunda yine kazanan biz oluruz.
Bu tutku, bu sevda “oyun”a gelmez ! No Pasaran!

Egemen anlayışın, memleket gündemini belirleyenlerin, piyasa yapıcılarının derdi budur:
Kazanmak denen şey 90 ya da bilmemkaç dakikaya indirilir. Adına “kader maçları”denen süreler belirlenir. Dertleri bellidir; aslında sürekli “ kazanan” onlardır. Çünkü sonunda onlar için bir “kazanan” olması garantisi vardır, ve piyasacılar her durumda zaten “kazanacaktır” .
Kazanmanın piyasasını yapıp, sonra “bu sadece bir oyun “ sahteciliklerinde doğru olan tek söz var: Evet ortada bir “oyun”var ve sahneleyen sizsiniz! Biz değil...
Sahada kazanmanın yarattığı sevincin bile artık çirkefliğe çevrilme noktasına nasıl gelindiğinin tarihine bakılsın; altından buna “asıl” sevinenler çıkacaktır.
Bizler, Beşiktaş takımları sahada maç kaybettikten sonra, inançlarımızı açığa çıkardıkça birileri köpürmekte; oysa derdimiz şudur: Takımlarımız kazandıktan sonra yaşayan, kaybettikçe sönümlenen bir sevda değil bizimkisi; ve bunları duymak onları delirtiyor olmalı...

Bizler, Beşiktaş’ın tutkulu ve asi ruhlu çocukları, başkalarının kuralları ile yaşamayı kabul ettikçe, kaderin yine başkaları tarafından yazılacağı geleceği kabul etmiş olacağız.
2006-2007 futbol sezonunun önemli bir maçını kaybettikten sonra, semte doğru Dolmabahçe yollarından şarkı ve türkülerle, Beşiktaş adını haykıra haykıra yol aldıkça, başkalarının kurallarına en güzel cevap verilecekti.
Doğrusu yanlışıyla birkaç dakika önce sahada maçı kaybeden takımımız ile üzüldükten hemen sonra,kazanma dakikaları başlayacaktı, ve o zafer en güzel, en kalıcı zafer olacaktı. Hala olabilir! Beşiktaşlılığı yaşamanın en başka dakikaları ondan sonra başlayacaktı. Başkalarının yazdığı kuralları elinin tersi ile iterek, Beşiktaşlı olmanın güzelliğini, semte doğru akmanın coşkusunu, her günde omuz omuza olmanın büyüsünü bu satılık aleme haykırarak...
“Yine biz kazandık” demek için...

Egemen olanlar her gün “kazanmıyor mu” zaten? Hayatın her alanında bu işleyen kural değil mi zaten? Ve biz tutkularımızın kalesinde, kazanmanın sonuna kadar bize ait olduğu en güzel diyarda, ruh halimizi de onlara teslim ederek, içinde güzelliğini her tür çirkeflikten sakındığımız kalemizi de nasıl teslim ederiz ki bu ucuz gündelik akışa? Sizin dar alan “oyun”unuza karşılık, bizim yere göğe sığmayan dünyamız ! Siyah-beyazın en güzel kucaklaşmasının yaşandığı bahçelerdeyiz hala, ve sizlerin yaşam kurallarına geçit yok buralardan!

No Pasaran !

Bizim için kader, başkalarının çizdiği rotalardan geçmez. Çünkü bu sevda bizimdir!
Bizim için ölüm-kalım 90+3 ile belli olmaz. Çünkü bize ölüm yok!

No Pasaran!