Her acıya, gülüşler mi merhem oluyordu, yoksa ona doğru koşan bir yüreğin yanında olması mı merhem oluyordu dersek her ikisi de merhem olmak için, kanayan yaralı gönlün yanında olunca, umut dolu gözleri ile bakınca acısını unutturuyor bence.

Gülümsemeyen yollarda acıları yüreğinde atamayan, sökemeyen umuda doğru gülümsemek isterken gülümsemeyen birisine yenilgiyi tam kabullenmeye doğru koşarken, onun acılarına merhem olmak umutsuzluğuna umut olmak için beraberce yanında yürümek ona, hani insan anlı secde ile öpüştüğünde Rahman’a en yakın olduğu için yüreğinde duyduğu o tarifi imkânsız yakınlığın sıcaklığı duyar ve parıldayan secdenin nuru ile parıldayan gönlün sevinci ile secde de kalkmak istemeyen, o mübarek gönlün merhametli yüreği ile yürüyenin duyduğu sevinci duyar ve hisseder, onun yanında olmak ile.

Sen umut ile gülümsersin o da umut ile gülümser, umutsuzluk içinde umudun Arapsaçına dönmüş zülüflerini sabırla tarasın ve gülümseyen umut meydana çıkar ve sana gülümser ya işte yanındaki de, sabırla umutsuzluğun içinde umudu bulmak için umutsuzluğun zülüf saçlarını sabırla tarar ve umudu meydana çıkarır.

Hani ta uzaklardan çağırsan da duyan olmaz ama çağırmadığın anda seni duyanın yanında olanın yüreği ile yol almak işte böylesine güzel bir duygudur, bunun karşılığını ödeyecek bir değerde yoktur.

Aldırmazsın, suskun gecelerde akan gözyaşlarına, yalnızlığın hançeri ile kanayan yarana, sırtını dayadığın ve sana yük olan ayrılık, yalnızlık duvarının yüküne aldırmaz gülümseyerek yanında taptaze gülümseyen yüreği ile yanında olanın gönül sıcaklığını duyar, karanlık olan yarınları birlikte aydınlık umutlar ile aydınlatmanın, umudu ile yoluna devam edersin.

Hem gülümseyen gülüş hem de acılarla yaşayan bir gönlün yanında olmak aynıdır. Merhameti, gönlümüze yerleştiren Yüce Rahmanın bu gönlü boş yere oraya yerleştirmediği gerçeği de gün gibi meydana çıkar.

Mehmet Aluç