EĞER
Eğer benim şiirimden
Gülü çıkarırlarsa
Yılımın bir mevsimi ölür,
Eğer şiirimden sevgiyi çıkarırlarsa
İki mevsimim ölür,
Eğer ekmeği çıkarırlarsa
Üç mevsimim ölür,
Eğer özgürlüğü çıkarırlarsa
Bütün yılım ölür, bende ölürüm.
Şerko Bêkes
EĞER
Eğer benim şiirimden
Gülü çıkarırlarsa
Yılımın bir mevsimi ölür,
Eğer şiirimden sevgiyi çıkarırlarsa
İki mevsimim ölür,
Eğer ekmeği çıkarırlarsa
Üç mevsimim ölür,
Eğer özgürlüğü çıkarırlarsa
Bütün yılım ölür, bende ölürüm.
Şerko Bêkes
* Tuttum, taa içime oturttum seni...
Beni üzme
Kendini de benimle üzme
Sözümüzü üşütme
Fazla açılma benden
Çok açılma bana da
Kendine de fazla açılıp da
İçine düşme
Geçmişe gül gönder
Unutma
Anılar da su ister
Anılara iyi bak
Bana bak
Beni tut
Bana tutun
Beni orda burda
Beni şunda bunda
Unutma bak
HAYDAR ERGÜLEN
Sultan - Cahit Zarifoğlu
Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa... bırak yanayım
Kolaysa, esirgeme
Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Sana zorsa... bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum
Ve ben alıp başımı gidince akşamları
İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
Yaşanmamış hayatların tersanesine...
Yalnız sanıyorlar beni;
Değilim,
Kimsenin kalabalığı olmadım
ve kimseyi de kalabalık edemem ..
Bundan sonra dünyamda,
Bu da benim tercihim.
Güvensiz sanıyorlar beni;
Değilim,
Sadece kendi içimde
kendime göre bir dengem var,
ve bir daha kırılırsam
toparlanamama endişesi taşıyor yüreğim.
Bu yüzden şimdilik sadece
kendime güveniyorum.
Anlamakta zorlandığım bir dünyada,
anlaşılmayı zaten beklemiyorum ..
Ben böyle iyiyim ...
Uğur GÖKBULUT
Ve ben alıp başımı gidince akşamları
İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
Yaşanmamış hayatların tersanesine...
Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin
Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim
Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar
Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar
Sen bana geç geldin, ben sana erken
Tutuşsun gün, yansın geceler, vaktimiz varken
Bugün günlerden güzellik, sefa geldin, hoş geldin
Ah bu yağmur yalnızlığımmış, dindim efendim
Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar
Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar
Sen bana geç kaldın, ben sana erken
Soyunsun gün, sarsın geceler, vaktimiz varken
* Tuttum, taa içime oturttum seni...
Lambayı yakma,
bırak sarı bir insan başı düşmesin pencereden kara.
Kar yağıyor karanlıklara.
Kar yağıyor ve ben hatırlıyorum.
Kar...
Üflenen bir mum gibi söndü koskocaman ışıklar...
Ve şehir kör bir insan gibi kaldı altında yağan karın.
Lambayı yakma, bırak!
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kar yağıyor ve ben hatırlıyorum.
NAZIM HiKMET
Zamanın eli değdi bize
çoktan değişti her şey
aynı değiliz ikimiz de
zaaflarına bir gece
hatalarına bir nilüfer
sevgisizliğine bir kalp verdim
artık geri ver, geri veremezsin aldıklarını
artık geri ver, geri verilmez hiçbir yanılgı
yokluğuma emanet et sen de benden kalanları
her şeyi al bana beni geri ver
bir şansım olsun
başka yer başka zaman
sensiz ömrüm olsun
her şeyi al bir şansım olsun
başka yer başka zaman
sensiz omrüm olsun
sensiz ömrüm olsun...
MURATHAN MUNGAN
“Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi nerdesin? ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Uyanmış olmalısın.
Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
Öyleyse ayrılmadık.
Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.”
* Tuttum, taa içime oturttum seni...
AYIRMAYIN ONLARI
Çocuk deyip geçmeyin.
Onları incitmeyin.
Minicik yüreklere,
Acılar yüklemeyin.
Sevgiyle kucaklayın.
Saçlarını okşayın.
Tarifsiz acıları,
Yarınlara saklayın.
Nasıl olsa büyüyüp,
Geçecekler bu yoldan.
Ayırmayın onları,
Masallar diyarından.
Ülkü Duysak
_Bir Çiçektir Çocuklar_
Ve ben alıp başımı gidince akşamları
İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
Yaşanmamış hayatların tersanesine...
Hayat;
Seni kaç kişinin aradığı, kiminle çıktığın, çıkıyor olduğun veya çıkacağın demek de değildir.
Kimi öptüğün, hangi sporu yaptığın, kimlerin seni sevdiği de değildir.
Hayat, ayakkabıların, saçın, derinin rengi de değildir.
Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de değildir.
Aslında hayat; notlar, para, giysiler, girmeyi başardığın ya da başaramadığın okullar da değildir.
Hayat;
Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven, mutluluk, şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır
Hayat;
Kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir
Ne dediğin ve ne demek istediğindir.
İnsanların sahip olduklarını değil, kendileri ni olduğu gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi hayatı, başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.
İşte hayat bu seçimden ibarettir.
İnsanların en acizi dost edinemeyen,
ondan daha acizi ise dost kaybedendir.
Charles Eguone
Ve ben alıp başımı gidince akşamları
İçinde yorgun düştüğüm bahçemden dışarı,
Biliyorum; her yol götürür beni o yöne
Yaşanmamış hayatların tersanesine...