MEME KANSERİ NEDİR ?
Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, yukarıda tanımladığımız şekilde, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir.

Meme kanserinin belirtileri

Meme kanseri erken döneminde hiçbir belirti göstermeyebilir. Genellikle ağrı da hissedilmez. Kanser ilerledikçe aşağıdaki belirtiler ortaya çıkmaya başlar.

v Meme dokusu içinde elle hissedilebilen ve genellikle ağrısız olan bir sertlik ya da şişlik olabilir. Bu gibi kitleler henüz daha elle hissedilemeyecek dönemlerde bile mamografi ile tespit edilebilir.

v Koltuk altında şişlik ya da sertlik şeklinde bir kitle olması.

v Memede alışılmışın dışında bir ağrı olması.

v Memede şişlik, çukurlaşma, düzleşme gibi gözle görülebilen değişikliklerin olması, elle muayenede hissedilemeyen bir kanserin belirtisi olabilir.

v Meme büyüklüğünde, şeklinde, yüzeyinde değişiklikler olması, meme sıcaklığında artış, kızarıklık, meme derisinde portakal kabuğu gibi buruşuk bir görünüm oluşması.

v Meme başında içeriye doğru çekilme, gamzeleşme, kabuklanma, yara oluşumu, kaşıntı, yanma hissi olması.

v Meme başından akıntı olması.

v Deri yüzeyinde mermer görünümü oluşması.

Memede bu gibi belirtilerden bir ya da birkaçının izlenmesi mutlak bir kanser olduğu anlamına gelmez. Bu belirtiler kanser dışında aşağıda belirtilen hastalıklardan da kaynaklanabilir. Ancak daha detaylı bir araştırma ve kesin teşhis için konunun uzmanı bir doktora başvurulmasını gerektiren durumlardır.

Kanser dışında memede ortaya çıkan hastalıklar:

Fibrokistik hastalık: Memenin en sık rastlanan hastalığıdır. Kadınların %60’ından fazlasında olduğu tahmin edilmektedir. Fibrokistik hastalık 30-50 yaş aralığında sık olarak ortaya çıkar. Meme elle muayene edildiğinde meme dokusunun içinde mercimek tanesi şeklinde küçük çaplı bir çok şişlikten dolay memenin içi pürtüklü gibi hissedilir. En sık olarak memede üst dış kadranda gelişir, ancak tüm meme dokusu içine de yayılabilir. Kanser riski taşımaz.

Fibroadenom: Fibrokistik hastalıktan sonra ikinci sıklıkta görülen meme hastalığıdır. Tek ya da her iki memede, bir ya da birden fazla sayıda olabilir. Genellikle genç yaşlarda ortaya çıkar. Memenin içinde lastik kıvamında, hafif sert, ağrısız, çapı 2-6 cm arası, düzgün yüzeyli iyi huylu kitlelerdir. Cerrahi bir müdahale ile çıkarılarak tedavi edilebilir.Kaynakwh:

İntraduktal papillom: Genellikle meme başı akıntısı ile kendini belli eder. Çok küçük olduğu için dışarıdan elle hissedilmesi zordur. İntraduktal papillom, meme başının altındaki süt kanallarının içinde oluşur, devamlı ve çok miktarda salgı yaptığı için meme başı akıntısına neden olur.Kaynakwh:

Basit kistler: Orta yaşlı kadınlarda daha sık olarak rastlanan bu kistler, zararsız, içi sıvı dolu keselerdir. Çapları 1-2 cm den 5-6 cm ye kadar değişir. Tek ya da her iki memede, bir ya da birden fazla sayıda olabilir.

Yağ nekrozu: Meme bölgesinin bir travmaya maruz kalması sonucu yağ dokusunda oluşan harabiyete bağlı olarak ortaya çıkan bir şişliktir.

Memede kalsiyum birikimi: Memede kalsiyum birikimi sıklıkla rastlanan bir durumdur. Mamografi çekildiğinde kendini gösterir. Zararlı bir durum değildir, ancak bazen bir kanserin belirtisi olabilir.

Mastit: Meme dokusunun iltihaplanmasıdır. Genellikle emziren kadınlarda rastlanır. Memede ağrı, şişlik, kızarıklık ve sıcaklık artışı izlenir.

Meme kanserinde tedavi seçenekleri nelerdir?
1.Cerrahi (ameliyatla kanserli dokunun çıkarılmasıdır.)
2.Radyasyon tedavisi (ışınlar ile kanser hücrelerinin öldürülmesi amaçlanır.)
3.Kemoterapi (ilaçlarla kanser hücrelerinin öldürülmesi amaçlanır)
4.Hormon tedavisi (hormonların kanser hücrelerinin çoğalmasını sağlayan etkilerini yok etmek amacı ile hormonların çalışmasını bozan ilaçların veya hormon salgılayan bezleri çalışamaz hale getiren tedavilerin verilmesidir)

Meme kanserinde iki türlü ameliyat yapılır.
1.Meme Koruyucu ameliyatlar: Memenin tümünün alınmadığı sadece tümorün çıkarıldığı ameliyatlardır.
Lumpektomi: Yalnızca tümörün ve çevresindeki meme dokusunun çıkarılmasıdır. Genellikle geriye kalan meme dokusuna ışın tedavisi verilir ve aynı taraftaki koltuk altı lenf bezleri çıkarılır.
Segmental Mastektomi: Memedeki kitlenin çevresindeki meme dokusu, tümörün altındaki göğüs kaslarını saran ince zarla birlikte çıkarılmasıdır. Genellikle aynı taraftaki koltuk altı lenf bezleri de çıkarılır ve ameliyat sonrası ışın tedavisi verilmesi gereklidir.

2.Memenin tümünün alınmasını içeren ameliyatlar: Bu ameliyatlardan sonra ışın tedavisi verilip verilmeme kararı patoloji raporundaki tümöre ait özelliklere göre belirlenir.
Basit Mastektomi: Memenin çevresindeki yağ dokusu ve üzerindeki deri ile beraber çıkarılmasıdır, genellikle aynı zamanda koltuk altı lenf bezleri de çıkarılır.
Modifiye Radikal Mastektomi: Meme kanserinde en yaygın yapılan ameliyat türüdür. Tüm memenin, aynı taraftaki koltuk altı lenf bezleri, göğüs kaslarını saran ince zar ve bazen de göğüs duvarı kaslarının da bir bölümü ile birlikte çıkarılmasıdır. Ameliyat sonrasında ışın tedavisi verilip verilmeme kararı patoloji raporundaki tümöre ait özelliklere göre belirlenir.
Radikal Mastektomi: Memenin göğüs kasları ve koltukaltı lenf bezleri ile birlikte alınmasıdır. Uzun yıllar en sık yapılan ameliyattı, ancak günümüzde sadece tümör göğüs kaslarına sıçradığında yapılmaktadır.

Radyasyon Tedavisi:
Yüksek enerjili ışınları kullanarak tümör hücrelerinin ölmesini ve tümörün küçülmesini sağlar. Işın tedavisi vücut dışında bir makinadan ya da kanserli doku içine yerleştirilen materyaller (radyoizotop) aracılığı ile verilebilir.

Kemoterapi:
Kemoterapi, kanser hücrelerini ilaçlarla öldürmeyi amaçlar. Kemoterapi damardan sıvı seklinde veya ağızdan hap olarak verilebilir. Kemoterapiye sistemik tedavi denilmesinin nedeni ilacın ister damardan isterse ağızdan verilsin, vücuttaki kan dolaşımına katılarak, meme dışına yayılmış kanser hücrelerine de etkili olabilmesinden kaynaklanır. Hastanın ameliyat sonrası kemoterapi alıp almayacağına, eğer alacaksa kaç kür alacağına patoloji raporundaki tümöre ait özellikler, hastanın yaşı, genel durumu ve menopozal durumu göz önüne alınarak karar verilir.

Hormon Tedavisi:
Hormon tedavisinin de meme kanserinin tedavisinde önemli bir yeri vardır. Hormon tedavisi kanser hücrelerinin büyümesine neden olan hormonların çalışmasını bozarak etki eder. Ya ağızdan ilaç vererek vücuttaki hormonların çalışmasına engel olunur ya da hormon üreten bezlerin ameliyatla alınarak hormon salgılamaları önlenmiş olur. Ağızdan verilen hormon ilaçları östrojen hormonunun etkilerini bozarak ya da bu hormonun yapımını engelleyerek çalışırlar. Bazı ilaçlar ise östrojen salgılanmasını sağlayan hipofiz bezi üzerinde etkilidir.

Hangi tedavi ne zaman verilir?
Meme dışında başka bir organa sıçramamış meme kanserlerinde ilk tedavi tümörün ameliyatla çıkarılmasıdır. Ameliyat sonrası gözle görünür kanseri kalmayan hastalara verilen ek tedaviye adjuvant tedavi denir. Adjuvant tedavi ameliyat sonrası gözle görülmeyen ancak geride kalmış olması muhtemel az sayıdaki kanser hücresini öldürmek amacı ile verilir. Adjuvant tedavi verilip verilmeme kararı patoloji raporundaki özelliklere, hastanın yaşına, menapozal durumuna ve genel durumuna göre belirlenir. Hastalara adjuvant tedavi olarak ameliyat sonrası sadece kemoterapi veya sadece radyoterapi veya hem kemoterapi hem radyoterapi veya sadece hormon tedavisi verilebilir. Çok erken evrede olan hastalarda ameliyat sonrası adjuvant tedavi gerekmeyebilir. Meme koruyucu ameliyat yapılan tüm hastalar ameliyat sonrası ışın tedavisi alırlar. Adjuvant tedaviye başlamadan önce doktor tarafından hastalığın başka organlara sıçrayıp sıçramadığını anlamak için bir akciğer filmi, kemik sintigrafisi, karın ultrasonografisi ve kan testleri istenebilir. Hasta adjuvant tedavisini tamamladıktan sonra eğer ameliyatla alınan meme dokusunda östrojen ve progesteron reseptörleri pozitif gelirse 5 yıl boyunca ağızdan hormon tedavisi alır.
Bazı durumlarda örneğin tümör ameliyatla çıkarılamayacak kadar büyükse ameliyat öncesi kemoterapi verilerek tümör küçültülür ve böylelikle hastaya meme koruyucu ameliyat yapılabilir. Hasta ameliyattan sonra gerekli adjuvant tedavisini de alır.

Hastalık meme dışında organlara yayılmışsa neler yapılabilir?
Metastatik hastalıkta hastalığı geriletmek ya da ilerlemesini durdurmak amacı ile hormon tedavisi veya kemoterapi verilebilir. Eğer sadece kemik metastazlari varsa hormon tedavisi verilebilir, hormon tedavisine yanıt alınamazsa kemoterapi verilir. Kemik dışında karaciğer, akciğer veya başka organlara yayılım var ise kemoterapi verilebilir. Kemoterapi alabilmek için hastaların genel durumu iyi olmalıdır. Beyine sıçramışsa damardan verilen kemoterapi ilaçları beyine geçemediğinden, ışın tedavisi tercih edilir. Kemik ağrılarını azaltmak amacı ile kemik metastazlarına ışın tedavisi verilir. Akciğer veya karaciğerinde tek bir metastazı olan hastalarda hastanın genel durumu da uygunsa, bu metastazlar ameliyatla çıkarılabilir. Metastazlı hastalar yürümekte olan ve tedavide umut vaadeden yeni ilaçları deneyen klinik çalısmalara dahil edilebilirler.

Meme kanseri olmuş ve adjuvant tedavisini tamamlamış bir hasta nasıl takip edilir?
Bu hastalar tanı konulduktan sonraki ilk 2 yıl 3 ayda bir, 3. ve 5. yıllar arası 6 ayda bir daha sonra ise yılda bir kez muayene olmaya gelmelidirler. Meme koruyucu ameliyat yapılan hastalar ameliyattan sonraki ilk 6. ayda, memesinin tümü alınan hastalar ise ameliyattan sonra 12. ayda başlamak üzere yılda bir kez mamografi yaptırmalıdırlar. Bunun dışında hastanın durumuna ve şikayetlerine göre doktor uygun gördüğü tetkikleri isteyebilir.

ÖNEMLİ UYARILAR
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Kadınlarda kansere bağlı ölümlerde ise akciğer kanserinden sonra ikinci sıradadır.
Bilinen en önemli risk faktörü yaştır.
Ailesinde meme kanseri olanların meme kanserine yakalanma riski daha fazladır.
Meme kanserinin erken evrede yakalandığında tedavisi mümkün olan bir hastalık olduğu unutulmamalıdır.
Meme başında çekinti, meme ucundan akıntı, memede iyileşmeyen yara, kızarıklık, şişlik, memede veya koltuk altında ele gelen kitle gibi şikayetleri olan hastalar vakit kaybetmeden bir doktora başvurmalıdır.
Hastalığı erken evrelerde yakalayabilmek için ailesinde meme kanseri olduğu için risk faktörü artmış olan kadınlar hariç tüm kadınlar 50 yaşından sonra her yıl mamografi çektirmelidir. Risk faktörü olan kadınlar ise bu işleme daha erken başlamalıdır.
Hastalık erken evrelerde iken ameliyatla tümörün çıkarılması mümkündür.Takiben hasta yaşı, menapozal durumu, genel durumu ve patoloji raporundaki özelliklerine göre adjuvant kemoterapi, radyoterapi, veya hormon tedavisi seçeneklerinden bir ya da birkaçını alır.
Metastaz yapmış hastalarda hastalığın ilerleyişini durdurmak için hormon tedavisi veya kemoterapi verilebilir.
Meme kanseri olup adjuvan tedavisini tamamlayan hastalar da hastalığın tekrar geri gelmesi (nüks) yıllar içinde söz konusu olabilir. Bu nedenle tedavilerini tamamlayan hastalar periyodik olarak uzman bir doktor tarafindan kontrol edilmelidir.

ALINTI