Samsunpark Tıp Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Muharrem Arslandağ, "Toplumların gelişmiş ve endüstrileşmiş olması ile kronik olan hastalıkların görülme sıklığı artmıştır. Bu hastalıkların başında kalp-damar hastalıkları ve kanserler gelmektedir" dedi.

Kalp-damar hastalıkları görülme sıklığının özellikle son yıllarda artış göstermesiyle ilgili olarak risk faktörleri, komplikasyonlar ve hastalıktan korunma yolları konusunda bilgi veren Samsunpark Tıp Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Muharrem Arslandağ, 20. yüzyılın başlarında en önemli ölüm sebebinin enfeksiyon hastalıklarıyken, şu anda kalp-damar hastalıkları ve kanserlerin başı çektiğini söyledi. Özellikle yaşla beraber görülme sıklığı artan şeker hastalığı ve tansiyon yüksekliğinin en önemli faktörler

olmak üzere birçok nedenle damar sertliğinin geliştiğini ifade eden Dr. Muharrem Arslandağ, bu risk faktörleri içinde en önemli olanının sigara ve alkol tüketimi, şeker hastalığı, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, beslenme bozuklukları, şişmanlık ve hareketsiz yaşam tarzının geldiğini söyledi.

Sigaranın damar hücrelerini direkt olarak etkileyerek hücrelerin ölümüne ve dökülmesine neden olduğunu, ayrıca damarın büzüşmesine yol açarak kan akımını direk olarak azalttığını ifade eden Dr. Muharrem Arslandağ, "Alkol tüketimi hem beslenme bozukluğu ile birlikte etki etmekte hem de direk olarak damar hücresini bozmaktadır. Alkol tüketimi ile kan vitamin B düzeyi azalacak ve damar sertliği hızlanacaktır. Kolesterol direk olarak damarda birikerek damar çapını daraltmaktadır. Dengesiz beslenme ve kilo

fazlalığı da kan kolesterolünü ve kan basıncını yükseltmektedir. Şeker hastalığı tüm vücut damarlarında sistemik bir bozukluk oluşturmakta ve hücrelerin erken ölmesine, kolesterolün hızla damar duvarına nüfuz etmesine, damarların yeterince genişlemesine neden olan koruyucu mekanizmaları bozarak da kan basıncının yükselmesine yol açarak damar sertliği gelişimini hızlandırmaktadır" diye konuştu.

Çocukluk yaşlarından itibaren genetik olarak yatkınlığı olan bireylerde bu risk faktörlerinin yardımıyla damar sertliği oluşum sürecin başladığını belirten Dr. Arslandağ, "Özellikle beslenme bozukluğu yani abartılı beyaz un, yaş, şeker tüketimi ve hareketsizlik ile damar iç duvarını saran hücrelerimizde sıkıntılar gelişir. Damarlar sağlıklı oldukları sürece kanı ve oksijeni dokularımıza taşımakla görevlidirler, bu işlevi gerçekleştirirken en önemli elemanları damar iç duvarını çepeçevre saran damar

hücreleridir. Özellikle şeker yüksekliği, kolesterol ve sigara gibi etkenler ile bu hücrelerin fonksiyonları bozulur. Yapısal değişikliklerin meydana gelmesi ile kanın içinden damar duvarına kolesterol geçer ve damar daralmaya başlar, eğer yeterince birikim olursa damar tıkanır ve o doku görevini yapamaz hale gelir. Damar sertliği en fazla beyin, kalp, böbrek, boyun ve bacak, göz içi ve barsak damarlarını etkiler. Beyin dokusunda kan akımının yavaşlaması ile beyin dokusunda küçülme ve işlevsizlik başlar,

eğer tam bir tıkanma olursa inme dediğimiz felç durumu gelişebilir. Koroner denilen kalp damarlarının daralması ile göğüs ağrısı gelişir ve tam tıkanmaları halinde kalp krizi ortaya çıkar. Aynı şekilde tam tıkanmalar gözde körlüğe, böbrekte böbrek yetmezliği ve tansiyon yüksekliğine ve bağırsaklarda sindirim zorluğu ve ölümle seyredebilen mezenter bağırsak enfarktüsüne neden olacaktır" şeklinde konuştu.

Anslardağ, bu tip zorluklarla karşılaşmamak için şu tavsiyelerde bulundu:

"Dengeli beslenin ve düzenli fiziksel aktivite yapın. Özellikle yüksek kolesterole neden olan katı yağlar, beyaz un ve un ürünleri, şekerli gıdalardan uzak durun, sebze ve meyve tüketin, özellikle balık tüketimine önem verin. Sigara ve alkol tüketmeyin. Hipertansiyon ve şeker hastalığınız mevcutsa en azami tedavisini sağlayın ve ilaçlarınızı düzenli alın. Çeşitli antioksidanlar damar sertliği gelişimini yavaşlatabilmektedir, bu nedenle taze sebze ve meyve tüketimini artırın."


İHA