Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Berna Şanlı, “clostridium botulinum” isimli bakteriden elde edilen botulinum toksininin, düşük dozlarda kullanıldığında koltukaltı, avuç içi ve ayak tabanında aşırı terlemenin tedavisinde kullanıldığını söyledi. Hava sıcaklığının son zamanlarda giderek yükselmesiyle terleme oranının da arttığını ifade eden Şanlı, vücuttaki sinir uçlarından salgılanan “asetilkolin” isimli maddeyi etkisizleştiren bir çeşit zehir olan botulinum toksininin, düşük dozlarda kullanıldığında yararlı bir ilaç olduğunu belirtti.

Bu maddenin 1960’lı yıllardan beri tedavi amacıyla birçok hastalıkta kullanıldığını kaydeden Doç. Dr. Şanlı, “1990’lı yıllarda ise terlemeyi azaltıcı etkisi için kullanılmaya başlamış. El, ayak ve koltukaltı başta olmak üzere vücutta bölgesel aşırı terleme durumlarında işe yarıyor. Ayrıca halk arasında daha popüler adıyla botoks olarak bilinen yöntem, özellikle göz, alın ve kaş çevresi kırışıklıklarının giderilmesinde kozmetik amaçlı da kullanılabiliyor.” dedi. Deride bulunan ter bezlerinin, yine derideki sinir uçlarından asetilkolin salgılanması sonucu ter ürettiğini anlatan Şanlı, “Botulinum toksini, asetilkolinin salgılanmasını engelleyerek ter üretimini azaltıyor. Bu etki, doktor tarafından tedavinin uygulanmasından yaklaşık iki ile dört gün sonra ortaya çıkıyor ve genellikle dört ile altı ay kadar sürüyor. Hastaların yüzde 90’ından fazlasında etkili bir yöntem olduğu gözlenmiş. Aşırı bölgesel terlemesi olanlarda öncelikli olarak krem tedavileri ve iyontoforez adı verilen bir çeşit elektrik tedavisi ilk seçenekler olarak uygulanıyor. Bunlara yanıt yoksa botulinum toksin tedavisi yapılıyor. Hastanın beklentisine ve tercihine göre el ve ayak terlemelerinde cerrahi tedaviyi birinci seçenek olarak öneren doktorlar da var.” şeklinde konuştu.

Botoksta etkinin geçiciliğinin bir dezavantaj olduğunu vurgulayan Berna Şanlı, “Etki, yaklaşık 4-6 ay sürüyor. Devamı istenirse işlemi tekrarlamak gerekiyor. Gebeler, emzirenler ve özel bazı nörolojik hastalığı olanlar dışında herkeste kullanılabiliyor. Uygulama, deneyimli kişilerce güvenli biçimde ayaktan tedavi birimimizde yapılabiliyor.” dedi. Tedavinin koltukaltı bölgesine uygulanmasında genellikle yok denecek kadar az ağrı olduğunu belirten Şanlı, “Dolayısıyla herhangi bir anestezi veya ağrı kesici yöntem gerekmiyor. Avuç içi ve ayak tabanına uygulamalar, genellikle daha ağrılı olabiliyor. Bu nedenle hastanın dayanıklılığına bağlı olarak anestezik krem, soğuk sprey veya bölgesel sinir anestezisi gibi yöntemler gerekebiliyor.” ifadelerini kullandı

memurlarnet