Tüm dünyada her geçen gün görülme sıklığı artan ve diyabet hastalarının yüzde 85'ini oluşturan tip-2 diyabet, hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor.

Tip-2 Diyabette Yaşam Kalitesi ve Tedaviden Memnuniyet Panorama Çalışması Türkiye sonuçlarına göre, kan şekerinin son üç ayda nasıl seyrettiği hakkında bilgi veren HbA1c düzeyleri, yeterli glisemik kontrolün sağlanamadığını gösteriyor.

Tip-2 diyabetin daha iyi yönetilebilmesine ilişkin farkındalık düzeyini artıracak müdahalelere ihtiyaç duyuluyor. Yaklaşık 17 bin bilim insanının Portekiz'in Lizbon kentinde bir araya geldiği 47. Avrupa Diyabet Kongresi'nde, ''Tip-2 Diyabette Yaşam Kalitesi ve Tedaviden Memnuniyet Panorama (European Diabetes Survey) Çalışması''nın sonuçları açıklandı.

21. yüzyılın epidemisi olarak tanımlanan tip-2 diyabetin, genel hastalık yükünü ortaya koyan çalışmalar yayınlanmış olmasına rağmen, hastaların aldıkları tedaviden memnuniyet düzeyini gösteren veriler sınırlı bulunuyor. Panorama çalışmasında Avrupa'da yaşayan tip-2 diyabet hastalarında yaşam kalitesi ve tedaviden memnuniyet düzeyinin araştırılması planlandı.

Tip-2 diyabette tedavi memnuniyeti ve hastaların yaşam kalitesi üzerine Avrupa'da yapılmış bir çalışma olan Panorama'da, diyet oral antidiyabetik (OAD) veya insülin enjeksiyonu tedavisi alan tip-2 diyabet hastalarında diyabet bağlantılı yaşam kalitesi değerlendirildi. Toplam 9 ülkede gerçekleştirilen çalışmaya 5 bin 817 hasta ve 397 hekim katıldı. Çalışmanın yüzde 77.6'sı birinci basamak sağlık hizmeti veren kurumlarda gerçekleştirildi. Hasta profiline bakıldığında, yaş ortalaması 66 olan kişiler değerlendirildi. Katılımcı yüzde 54'ünü erkek, yüzde 46'sını kadın hastalar oluşturdu. Ortalama 9 yıldır diyabet hastası olan katılımcıların yüzde 28.5'inde mikrovasküler, yüzde 24.5'inde ise makrovasküler komplikasyonlar bulunuyordu.

HİPOGLİSEMİ, TEDAVİ MEMNUNİYETİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR

Diyabete bağlı tedavi kalitesi açısından bakıldığında Panorama sonuçlarına göre, hastaların yüzde 73'ü diyabetli olmasalardı hayatlarının kalitesinin daha iyi olacağını belirtiyor. Kan şekerinin olması gerekenden daha düşük olması olarak tanımlanan hipogliseminin etkisi açısından bakıldığında Panorama çalışmasındaki verilere göre, hipoglisemi hastaların yaşam kalitesini, tedavi memnuniyetini olumsuz etkiliyor ve ''daha ileride hipoglisemi yaşarım'' düşüncesi de hastalar üzerinde olumsuz bir etki bırakıyor.

Değişik tedavi yöntemleriyle bağlantılı hipoglisemi atakları yönünden de insülin tedavisi alan hastalarda ciddi hipoglisemi riski, OAD (oral antidiyabetik) tedavisi alan hastalara göre çok daha yüksek. İnsülin salgılanmasını artıran oral antidiyabetikler ile yapılan diyabet tedavisinde, insülin salınımını artırmaya yönelik olmayan oral antidiyabetiklere göre hipoglisemi riski çok daha fazla. Ciddi hipoglisemi için geçerli olan bu durumlar, ciddi olmayan hipoglisemi için de geçerli.

HASTALARIN YÜZDE 31'İ KİLO SORUNU YAŞIYOR

Çalışmadaki hastaların yüzde 45.6'sı obez kişilerden oluşuyor. Hekimlerin yüzde 31'i hastaların ilaca ilk başladıklarından beri kilo alımıyla başa çıkamadığını belirtiyor.

TÜRKİYE'DE DURUM

Avrupa'da yaşayan tip-2 diyabet hastalarında yaşam kalitesi ve tedavide memnuniyet düzeyinin araştırılması çalışmasında Türkiye'ye ait veriler de belli oldu. Türkiye'de yapılan gözlemsel, çok merkezli çalışmaya 40 yaş ve üzerinde, en az bir yıl diyabeti olan ve son üç aydır diyet, oral antibiyatikler veya insülinli tedavi edilen 600 tip-2 diyabet hastası katıldı.

Randomize olarak seçilen hastaların HbA1c düzeyleri ölçüldü. Türkiye çalışmasında, yaşam kalitesini ve tedaviden memnuniyet düzeyini değerlendirmek üzere Diyabete Bağlı Yaşam Kalitesi, 5 Boyutlu Avrupa Yaşam Kalitesi, Diyabet Tedavisi Memnuniyet Anketi, Hipoglisemi Korku Anketi endişe alt ölçeği kullanıldı. Hastalara ilişkin diğer bilgiler görüşme esnasında 24 aya kadar geriye dönük olarak toplandı. Ayrıca hekimlerin hastanın memnuniyetini algılayış düzeyleri ve glisemik kontrol durumu hakkında görüşleri sorgulandı.

Çalışmaya, 26'sı aile hekimi veya pratisyen hekimden toplamda 52 hekim katıldı. Ortalama yaşı 58.8 olan 600 hastanın yüzde 56.3'nü kadın hastalar oluşturdu. Hastaların diyabetle geçirdikleri süre 9.1 yıl olarak belirtilirken, hastaların yüzde 46.7'sini obez, yüzde 78.5'ini hipertansif kişiler oluşturdu. Hastaların yüzde 52.2'sinde mikrovasküler, yüzde 23.2'sinde makrovasküler komplikasyonlar belirlendi.

Çalışmanın Türkiye ayağında elde edilen sonuçlarda tip-2 diyabet hastalarının yaşam kalitesi üzerinde ''negatif'' etkili olduğu ortaya kondu. Çalışmada, öne çıkan sonuçlar şöyle:

''Tip-2 diyabet hastalarının aldıkları tedavilerden memnuniyet düzeyleri, ortalamanın üzerinde. HbA1c düzeyleri, yeterli glisemik kontrolün sağlanamadığını gösteriyor. Bu sonuçlar, tip-2 diyabetin daha iyi yönetilebilmesine ilişkin farkındalık düzeyini artıracak müdahalelere ihtiyaç duyulduğunu düşündürüyor.''

Anadolu Ajansı