“Bu zamanda çocuk yetiştirmek kolay mı?” yakınmasını günümüzde bir çok anne babadan duyabiliriz. Aile ortamında büyüklerine, okulda öğretmenlerine karşı gelen sosyal ortamların gerektirdiği davranışlardan gün geçtikçe uzaklaşan kural tanımaz çocuklar aslında bize şimdiki neslin profilini göstermektedir. Zamane çocuklarımız, televizyonun çocuklar için bir bağımlılık haline geldiği bu zamanda hatta küçük yaşta sadece uslu dursun mantığı ile anne babası tarafından televizyona maruz bırakılmaktadır. Çeşitli çizgi film ve filmlerdeki karakterlerin uygunsuz davranışları çocuğun gözünde normalleşmektedir. Sonrasında çeşitli arkadaş gruplarında normalleşen uygun olmayan tavır ve tutumlar çocuğun kişiliğine etki etmekte ve zamane çocuğu profili ortaya çıkmaktadır.

Fakat bir çocuğun saygısız olmasının nedenlerinin tamamen dış faktörlere yüklemek doğru değildir. Nitekim çocuğun kişilik ve ahlak gelişiminin temellerinin atıldığı yer aile ortamıdır. Toplumsal hayata ilk adımlarını ailesinde atan çocuk aslında saygıyı ve saygısızlığı ilk ailesinden öğrenmektedir. Yaşanılan çevre şartları ne denli kötü imkanlar barındırsa da çocuklarından şikayetçi olan ebeveynlerin önce kendi aile durumlarını ve eğitim metodlarını gözden geçirmeleri gerektiği önemli bir gerçektir.

Biz yetişkinler saygının ancak karşılıklı olduğunda bir anlam ifade ettiğini aslında iyi biliriz. Sosyal ilişkilerdeki beklentilerimizde de böylesine bir beklentide olup sık sık söylem ve davranışlarımızla da bunu vurgularız. Peki aynı geçerliliği neden çocuklar ya da kendi çocuğumuz için düşünmeyiz. Gözden kaçırdığımız şey aslında çok açık. Çocuğunuz, sizin çocuğunuz olsa da sizden ayrı bir kişiliği vardır. Ve kişilik daima öncelikli olarak saygı bekler.

Birçok anne babanın duruma bu açıdan bakabildiğini sanmıyorum. Çocuğunuza yeterince saygı gösteriyor muzunuz? Sorusuna genelde anne babalar tepkisel yaklaşmaktadır. Neden ben saygı göstermeliyim ki? O daha çocuk. Onun bana saygı göstermesi gerekmez mi? Ve daha nice benzer ifade. Ya da en iyi örneklerde bile; “ Elbette ki saygı gösteriyorum.” diyerek kısaca konuyu geçiştiren anne baba modelleri oldukça yaygındır. Oysaki bu konu derinlemesine düşünüldüğünde aslında hiç de kolay bir durum olmadığı anlaşılabilir. Çünkü çocuğa saygı duymanın bazı püf noktaları vardır.

Öncelikle anne baba çocuğu bir fert olarak, ailenin bir ferdi olarak kabul etmelidir. Çocuklarında kendilerine ait bir duygusal dünyalarının olduğu, cereyan eden olaylar karşısında bir takım tavır ve davranışları kendilerine özgü ortaya koyabilecekleri asla göz ardı edilmemelidir.

Yanlış sindirilen bir başka konu ise ailenin çocuğun tüm ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ortaya koydukları şeylerin çocuğa gösterilen saygı konusu ile birbirine karışmasıdır. Onu sakınmak, yemeden yedirmek, giymeden giydirmek gibi durumlar anne babaya yöneltilen çocuğunuza saygı gösteriyor musunuz sorusundan kendilerince haklı bir haykırış olan daha ne yapabilirim ki ifadesiyle son bulmaktadır. Anne baba çocuğunun nasıl olmasını istiyorsa ona öyle davranmalıdır. Çocuk aile ortamında nezaket ve kibarlık görmüşe, o da başta kendi ailesine sonrada çevresine aynı şekilde davranacaktır. Aslında bir çocuğun öğrenme yaşantısında modeli gözleyerek öğrenmenin en büyük yüzdeye sahip olduğunu unutmamak gerekir. Çünkü çocuklar duyduklarını değil gördüklerini yapmakta ve davranış kalıplarını bu şekilde şekillendirmektedir.

Eşler arasındaki saygısızlıklar da çocuğun kişilik yapısını etkiler. Kolayca eleştiren, küçümseyen ve öfkelenen anne baba bu anlamda çocuğuna kötü örnek teşkil etmekte ve çocuğunun sosyal yaşantısında ileride doğabilecek uyum problemlerini ateşlemektedir.

Çocuğun soru sorduğu anda ona açıklayıcı cevaplar vermek onun muhakeme yeteneğinin gelişmesine fırsat tanımak ve ona saygı göstermektir. Burada ki önemli bir başka konu ise bir çocuğun öğrenmeye en hazır olduğu zamanın soru sorduğu zamanın olduğunun unutulmamasıdır.

Şüphesiz saygılı ve erdemli bireyler yetiştirmenin en etkili yolu çocuğun olumlu davranışlarını takdir etmektir. Görmek istemediğimiz bir davranış sergilediğinde çocuğa bağırmak ve eleştirmek onda ters tepkilerin oluşmasına neden olabilir. Bunun yerine görmek istediğimiz bir davranış sergilediğin de onu övmek ve onurlandırmak hem olumlu davranışların tekrar etme olasılığını arttıracaktır hem de çocuğu motive edecektir. Unutmayın sürekli eleştirilen ve uyarılan çocuk zaten bir süre sonra artık denemek istemez. Bu da sizi ona karşı daha sabırsız ve tahammülsüz yapar. Ama olumlu davranışı görerek motive ettiğiniz bir çocuktaki çok hızlı ilerlemeyi kısa zamanda görebilme şansınız daima vardır.

Aslında saygılı bir çocuk yetiştirmenin en önemli gerekliliği aile ortamında iyiliği, adaleti, nezaketi, sevgiyi ve anlayışı çocuğa yaşatabilmektir. Bunları yapabilmek noktasında siz anne babalar lütfen yetişkin sorumluluklarınızın arkasına korkakça sığınmayın. Zamanımız yok, çok yoğunuz, stres dolu bir hayatım var gibi aldatmacalar sizi hayata ve ailenize küstürmesin. Gelecek nesillerin şekilleneceği en önemli yapı taşının mimarlarısınız. Çocuklarınızı öpün, koklayın, sarılın onlara, gerçek sevgiyi esirgemeyin onlardan. Bütün bunlar için bedel ödemenize de gerek yok. Sıyrılın kendi çocukluğunuzdan. Sizi anneniz yeterince sevememiş, size babanız dilediğiniz kadar sarılmamış olabilir. Bilinçaltınızın faturasını çocuklarınız ödemek zorunda değil. Onları saygılı ve sevgi dolu yetiştirmek sizin elinizde. Unutmayın çocuğunuzun bir seçme şansı yoktu. Ama ben eminim ki onlara bir seçme şansı verilseydi anne babaları olarak yine de siz seçerlerdi.


Hasan ÇELİK
Uzman Pedagog

.ALINTIDIR.