Çocukta Benlik Saygısı

Milenyum Anaokulu / Uzm. Psk. Nuran Aydemir


EĞER BİR ÇOCUK DESTEKLENİP YÜREKLENDİRİLMİŞSE, SABIRLI OLMAYI ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK ÖVÜLÜP, BEĞENİLMİŞSE, TAKDİR ETMEYİ ÖĞRENİR
EĞER BİR ÇOCUK KABUL ve ONAY GÖRMÜŞSE, KENDİNİ SEVMEYİ ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK AİLE İÇİNDE DOSTLUK ve ARKADAŞLIK GÖRMÜŞSE, BU DÜNYADA MUTLU OLMAYI ÖĞRENİR.

Özgüven bir insanın mutlu ve başarılı bir hayat geçirmesi için ihtiyaç duyduğu bir kişilik öğesidir. Özgüveni yetersiz kişiler kendilerine güvenmedikleri için sorumluluk almaktan çekinirler, yapmaları gereken işlerden bir biçimde kaçmaya çalışırlar, kaçamazlarsa da içinde bulundukları durumu büyük bir gerilim haline getirirler. Kuşkusuz özgüven sadece çocukların değil bütün insanların ihtiyaç duyduğu bir duygudur; ancak kişiliğin önemli bir bölümü gibi özgüvenin de tohumları çocukluktan itibaren atılmaktadır.

Çocuğun sosyal gelişim sürecinde geliştirdiği kişilik, en yakın çevresi, yani anne baba, kardeşler ve ev içinde yaşayan diğer aile üyeleriyle yakından ilişkilidir. Bu çevrenin çocuğa gösterdiği olumlu ve olumsuz tepkiler çocuğun kişiliğinin gelişmesinde önemli rol oynar.
Çocuğumuzun benlik saygısı bir gecede oluşmaz ve tek bir şeye bağlı değildir. Fakat büyük ölçüde anne baba tarafından şekillendirilir. Çocuklarımızla kurduğumuz etkileşim, büyük bir yapının tuğlalarını tek tek yerleştirmek gibidir. Yapının tümü için her bir tuğla ne kadar önemli ise, çocuğumuzun öz-benliğinin oluşmasında da her gün yaşanan olaylar o kadar değerlidir.
Bazı anne babalarda ideal çocuk modeli vardır. Kendi çocukluklarında gerçekleştiremedikleri şeyleri çocuklarının gerçekleştirmesini isterler. Ama bunun için, onun ilgi ve yeteneklerini hiç dikkate almazlar. Çocuğun dil öğrenmesini, resim yapmasını, sporun bütün dallarında başarılı olmasını, değişik müzik aletlerini çalabilmesini isteyebilirler. Fakat burada dikkat edilmesi gereken husus; ana babanın çocuklarından beklentileri değil, çocuğun ilgi ve yetenekleridir. Anne babalar öncelikle çocuklarını tanımalı, onların ilgi, yetenek, kapasite ve isteklerini bilmeli ve bu doğrultuda yönlendirmeye çalışmalıdırlar.
Ya da aşırı koruyucu tutuma sahip ebeveynlerde çocukta benlik saygısının gelişimi üstünde olumsuz bir takım etkilerde bulunabilirler.

Bu tutuma sahip olan ebeveynler:

Çocukların üzerine titrerler. Ağlamasın, üşümesin, terlemesin, hasta olmasın, yorulup incinmesin diye büyük bir çaba gösterirler. Her şeyi çocuğun adına kendileri yaparlar. Örneğin; Çocuk kavanozu açmaya çalışıyor. Bunu gören anne kavanozun kırılma ihtimaline ve çocuğun açamayacağını düşünerek kavanozu kendi açar. Bunun yerine, çocuğa kavanozun nasıl açılacağını gösterse ve açmasını beklese çocuğun gelişimi açısından daha faydalı olacaktır.

Çocuğa evde seçim hakkı verilmez. Çocuğun kıyafetine, ne zaman karnının doyduğuna veya seçeceği kitaba çocuklarının yerine, “O çocuktur, doğrusunu seçemez veya bilemez” diye düşünerek kendileri karar verirler.
Kazandırmak istedikleri davranışları duygu sömürüsü ve aşırı şefkat yöntemini kullanarak geliştirirler. Çünkü çocuğu mutlu edememe endişeleri vardır. Örneğin; “tabağındaki yemeği bitirirsen seni daha çok seveceğim” ya da “Bu davranışların beni bir gün üzüntüden öldürecek” gibi çocuğu duygusal açıdan son derece ağır bir baskı altına sokan cümleler kurarlar.

Her çocuğun daha yetenekli ve güçlü olduğu alanlar mutlaka vardır. Bazıları matematik ve fizik gibi sayısal derslerde, bazıları Türkçe tarih gibi sözel derslerde, bazıları müzikte, sanatta, sporda veya insanlarla ilişkilerde daha başarılı olabilir. Kimisinin doğal bir espri anlayışı, çok yumuşak bir kişiliği veya yaşamak için sonsuz bir enerjisi olabilir. Sonuçta her kişinin dünyaya sunacağı özel bir yeteneği vardır. Bir çocuğun kendi özel yeteneklerinin farkında olarak büyümesinde ve onları keyifle kullanmasında anne ve babanın çok önemli bir rolü vardır. Farkında olunmayan ve beslenmeyen yetenekler solmaya ve yok olmaya veya saklı kalmaya mahkûm olacaktır.

Anne ve babaların sevgi dolu yönlendirmeleri çocuğun içindeki kapasitelerini kuvvetlendirir ve geliştirir. Böyle sevgiyle beslenen çocuklar kendi geleceklerini daha iyi kontrol edebilirler. Bu duygular, çocuğun benlik saygısını arttırır. Belli bir konudaki uzmanlık duygusu, çocuğun diğer alanlardaki davranışlarını da olumlu etkiler.

Eğer çocuk yeni bir şey denediğinde, onu seviyor ve başarıyorsa denemeye devam etmesi için olumlu pekiştirmelerin yapılması gereklidir. Çocuğunuza o işi başardığında daha çok sevileceğini değil de, o işi başardığında kendisinin duyacağı sevinci anlatmaya çalışmalısınız. Çocuklarımızı başarılarından dolayı değil de, kişiliğinden dolayı sevdiğinizi özellikle vurgulamalısınız. Çocuğun güçlü olduğu noktaları da sık sık dile getirmelisiniz. Fakat hayatımız o kadar yoğun ki; çocuğumuza tatlı sözler söyleme fırsatını bile pek bulamıyoruz.

Çocuğun Benlik Saygısını Arttırmakta Önemli Olan Etkenler

1-Çocuğun kendisini ifade etmesine müsaade etmek, çocuğu dinlemek, fikri önemli olmasa da dikkate almak yani çocuğu duymak.
2-Çocuktan yaşı ve kapasitesi dışında davranışlar beklememek. (Örneğin misafirlikte 2 saat hiç kımıldamadan uslu uslu oturmasını beklemek veya 3 yaşında bir çocuğun üstünü hiç kirletmeden yemek yemesini istemek gibi)
3-Çocuğun bazı küçük sorumluluklar yüklenmek isteyeceğini bilip bunları başarmasına müsaade ve imkân sağlamak.
4-Çocuğun çabasını övmek ve yüreklendirmek.
5-Çocuğun başarısızlıklarını kişiliğiyle bağdaştırmamak, başarısızlıkları birer öğrenme öğesi olarak görebilmesine yardımcı olmak.


.ALINTIDIR.