Evet, otizmli çocuklar (eski adıyla)oçemlerde eğitim almaya devam ediyorlar ancak artık öğretmenlerinin çoğu alan değiştiren sınıf öğretmenleri… Gerçi eskiden görevlendirmeyle sınıf öğretmenleri çalışıyordu şimdi kadrolarıyla çalışıyorlar. Özel eğitim öğretmeni de çok var ancak ülkenin tamamını düşündüğümüzde birçok şehrimizde sınıf öğretmenleri çok daha fazla özel sınıflarda. Burada bir parantez açmak isterim. İşini hakkıyla yapmaya çalışan vicdanlı öğretmenlere sözüm yok, burada eleştirim devletin bu tarz alan değişikliği yapmasına…Çünkü özellikle otizm alanında özel eğitimciler bile yetersizken bir sınıf öğretmeninin işi tecrübe ederek öğrenmeye çalışması yıllar sürecektir…

Diğer taraftan oçemlerdeki kalite oldukça düşük. Çoğunda materyal yok, olanlar da oldukça yetersiz.

Bu işin artık bir standardı getirilmeli acilen. Yani özel sınıflar veya okullarda şu donanımlar bulunur vb. diye.

Yani bir materyal listesi olmalı özel eğitim genel müdürlüğünün. Örneğin otizmi ele alıyoruz. Otistik çocuklar sınıflarında kullanılabilecek materyal listesi. O sınıfın öğretmeni, sınıf açıldığında bakanlığın o listesinden çocukların özelliklerine göre seçimini yapmalı ve bakanlığa göndermeli. Bakanlık da o listeyi en kısa sürede tedarik ederek ilgili sınıfa-okula göndermeli. Başka çözümleri de olabilir tabi bunlar benim ilk önerilerim.

Aslında en başa gidersek otizm öğretmenleri, özel eğitim bölümünü bitirdikten sonra bir takım kurslarla desteklenmeli ve otizm konusunda becerileri geliştirilmeli vb… Ancak bu kadarını şimdilik hayal edemiyorum maalesef bu ülkede. En azından daha makul önerilerde bulunmaya çalışıyorum.

Çok zor bir iş değil aslında bir oçem sınıfının ihtiyacı ortalama 1000 liralık eğitm materyali, bir adet bilgisayar, bir adet yazıcı. Bundan sonrası öğretmene kalıyor.

Özellikle bazı küçük şehirlerimizde durum o kadar vahim ki, çocuklar sınıflarda sadece vakit dolduruyor.

Bu kadar çarpıklığın olduğu bir ülkede ailelerin isyan etmesi lazımken bakıyorsunuz aileler durumdan pek de şikayetçi değil. Çünkü üzülerek söylüyorum çoğu aile için çocuğun okula gitmesi(evden uzaklaşması) yeterli. Bazıları da haklarının bu kadar olacağını, bunun bile çok büyük nimet olduğunu, daha ne yapılabilir ki şeklinde düşünmekte. Az sayıdaki durumdan şikayetçi aile de birlik olamadığı için ilerleme sağlayamamakta.

Öğretmen arkadaşların da bazıları maalesef durumdan pek şikayetçi değil, hatta materyal olmaması, ailelerin ilgilenmemesi belki de işlerine geliyor.

Keşke ailelere iş düşmese ancak böyle bir tablonun olduğu bir ülkede ailelerin hala daha birleşememesi, dernekleşememesi, otizm derneklerini yeterince desteklememesi de sosyo kültürel yapımızın oldukça düşük olmasından kaynaklansa gerek.

Neyse amacım moral bozmak değil, aksine insanların bu konuda hareketlenmesini, silkelenmesini sağlamak. Ben kendini geliştirmek, bir şeyler yapmak isteyenlere önerilerime devam edeyim:

Otizmin doğasını anlarsak aslında onlarla çalışmak çok zor değil. Hep bu tarz örnekler verilir ancak iyi ifade ettiği için bende bu tarz örnekleri kullanmayı tercih ediyorum.

Otizmli çocuğu nasıl anlarız:

Başka bir gezegene gittiğimizi düşünün, orada bizi anlayan kimse yok, biz de onları anlamıyoruz. Bir sürü kuralları var, adetleri var. Bizden ne istendiğini anlamıyoruz. Ne olacak peki. Eğer bize her şeyi görsel olarak ifade ederlerse işimiz oldukça kolaylaşır. Örneğin günlük olarak bize yaptırdıkları 8 farklı aktivite olduğunu düşünelim. Eğer bunu resmeder ve göreceğimiz bir yere asarlarsa en azından; az sonra ne olacağının stresini yaşamayız ve bu gün bunları yapacağım deyip rahatlarız. Aksi takdirde çok büyük bir kaosun içinde hissederiz kendimizi. Üstelik biz bir bilince sahipiz, ancak otizmli çocukların çoğunun bilinç seviyesi çok düşük düzeyde. Onlar zaten kendi takıntı ve ritüelleriyle meşguller. Bizi sürekli alıp bir oraya bir buraya götürüyorlar. Bir takım insanlar değişiyor sürekli bize bir şeyler öğretmeye çalışıyorlar. Biz iyice stres yaşıyoruz.

Yine bir örnek vereyim:

Bize göre bir elma tabaktan alınıp yenir. Ancak onların adetinde elmayı tabaktan almadan önce her seferinde eller özel bir sıvıyla yıkanmalı. Bize göre elma doğrudan oradan alınıp yenir. Biz her seferinde elmaya uzanıyoruz ancak onlar her seferinde bizi engelleyip elimizi yıkatmaya götürüyorlar. Bunun ne anlamı var bilemiyoruz, ancak bunu yapmadan elmayı vermiyorlar. Biz bir süre sonra onları taklit etmeyi öğreniyoruz ancak onlar ortamda yokken yine elmayı elimizi yıkamadan yiyoruz. Çünkü bize göre bir anlamı yok. Ancak oysaki onların bize bunu yaptırma sebepleri elmadaki bir bakterinin elimize zarar vermesi, eller o sıvıyla yıkanırsa zarar görmüyoruz hatta elma çok faydalı. Oysa biz bu görünmeyen durumları hiçbir zaman anlayamıyoruz. Bu gibi örnekleri çoğaltabiliriz.

Değerli okuyucular işte otizmli bireyler için bizim dünyamızdaki örf, adet, gelenek, görenek gibi soyut konular, mikrop, bakteri gibi soyut kavramlar hiçbir anlam ifade etmiyor. Onlar sadece sorun çıkmasın diye bizi taklit etmeyi öğreniyorlar. Yoksa biz odada yokken yere düşürdükleri muzu alıp yemeye devam ediyorlar.

Çok açık, çok net olmalıyız, gereksiz uzun cümleler kurmamalıyız, şakadan mümkün olduğunca uzak durmalıyız.

Standart bir yaşam kurmalı ve o yaşam içinde huzurlu olmalarını sağlamalıyız. O huzur içinde de öğreteceklerimizi öğretmeliyiz.

Önemli bir konu daha var:

En çok düşülen hata:

Çocuk pasta ister aile verir. Çocuk bir daha ister aile hayır çok yedin der, çocuk bağırır, yine ister aile hayır der 2-3 dakika sonra aile dayanamaz of hadi al der. Bu olay aynı ve farklı konularda birkaç kez yaşandıktan sonra çocuk istediklerini bağırıp çağırarak vb. şekillerde yaptırmayı öğrenir.

Daha da kötüsü aile artık pes etmeyecem der. Bu sefer 7-8 dakika vermez ardından da dayanamaz verir. Ve durum vahimleşir. Artık çocuğun itiraz etme süresi eşiği en az 10 dakikaya çıkmıştır. Oysaki aile koyduğu kurala birkaç gün uysa net olsa çocuk bir süre sonra pes edecek ve anlaşma yolunu seçecektir. Bu böyle uzayıp gider

Değerli aileler bir şeyi ya çocuk istediğinde hemen verin. Ya da hayır dediğiniz şeyi 1 saat de ağlasa asla vermeyin. Ülkemizde çok daha ağır davranış problemleriyle uğraşıyor olmamızın esas sebebi budur. Tabi ki 2. Seçenek her zaman tercih edilmeli. İşte bu küçük yaşlarda yapılırsa çok daha kolay sistem oturuyor. Ancak ne kadar geç kalınırsa davranış değişikliği o kadar zor oluyor.



Yine evin bir odasını çocuğunuz için feda etmelisiniz. Odada materyal dolabı, materyaller bir çalışma masası ve sandalye olmalı. Günün belli zamanlarında özellikle o odada akademik çalışmalarınızı yapmalısınız.

Söylediğim gibi bu kadar niteliksiz bir ortamda size evde çok iş düşüyor. En azından bir takım çalışmaları evde yaptırabilirsiniz.

ALINTI