Empati Sanat Gibidir


             

Ä°letiÅŸim


 05xx xxx xx xx


vbnetron


[email protected]

×

Empati Sanat Gibidir

  • #1
    Ayşe Turan BAL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    27.Şubat.2009
    Nereden
    Türkiye'nin kalbinden
    Mesajlar
    12,566
    @Ayşe Turan BAL



    Empati Sanat Gibidir





    Empati Sanat Gibidir

    Doğumumuzla başlayan gelişim ve öğrenim sürecimiz yaşamımızın son anına kadar devam eder. Önce anne-babamız ve aile çevremizle olan gelişim yolculuğumuzda zaman ilerledikçe etkilendiğimiz kişiler de değişmektedir. Kendi kişisel özelliklerimize, duygularımıza, bakış açımıza, yaşantımıza, görüş ve düşüncelerimize uygun birilerini bulmak güç iştir ama özlem duyarak aradığımız da tam böyle bir şeydir.
    Gün gelir kendimizi o kadar çaresiz hissederiz ki sanki dünya üzerimize gelmektedir. Hiçbir şey istediğimiz gibi değildir. Hoşnutsuzluk alabildiğinedir ve anlamsızdır tüm yaşanılanlar. Dertlerimizi kimseye anlatamamanın verdiği eziklikle, anlaşılamama korkusu sarar her bir zerremizi. Yorgun yüreğimize bir yol arkadaşı bulmak isteriz. Cana can katan bir dost ararız; lakin bulamayacağımızı düşünerek aramaya cesaret edemeyiz. Bu gidişe “dur!” diyebilecek mecalimiz de kalmamıştır. Son bir ümitle kaldırırız başımızı ve dalgın bakışlarımızla, yorgun yüreğimizle, çaresiz duygularımızla “gel artık!” deriz, “gel geleceksen…”


    Gelmesini istediğimizin kim ya da nasıl bir şey olduğuna dair fazla bir şey düşünmeyiz o anda. Beden-i hâlimizden anlaşılır zaten neye ihtiyaç duyduğumuz.


    Ve gelir gelmesi gereken. Tüm ihtişamıyla gelir ve götürür bizi gittiği yere. Sormayız nereye gidiyoruz diye. Sadece gideriz, onunla bir olup onunla yürürüz ve kendimizi onda buluruz. Yürüdükçe gelişir, geliştikçe gençleşiriz.


    Aradığımız şey empatidir. Doğumumuzla başlayıp ölümümüzle biten bir arayıştır bu. Yaşamımızın her anında ihtiyaç duyduğumuz ve olmazsa olmazımızdır bu duygu. Empati, Bir Yaşama Sanatıdır.


    EMPATİ İLE YAŞAMAK


    Nasrettin Hoca eşeğinden düşer ve acıyla kıvranır. Başına toplananlar: “Hemen bir doktor çağırın…” diye bağrışırken, Hoca “Bana doktor değil, eşekten düşmüş birini bulun…” der.


    Nasrettin Hoca bu davranışı ile eşekten düşenin çektiği acıyı ve yaşadığı duyguyu gerçek anlamda sadece eşekten düşen başka birinin anlayabileceğini çok açık bir şekilde ifade etmektedir.


    Empati kurabilmek için illa da karşımızdaki insanın karşılaştığı olayı yaşamak zorunda değiliz elbet. Onun yaşadığı olayda kendimizi görebiliyorsak eğer, kendimizi onun yerine koyup, onunla aynı duyguları yaşayıp, onun bakış açısından bakabiliyorsak olaya ve bunu ona iletebiliyorsak empati kurmuşuz demektir. Bu nedenle empatik iletişimde aslolan, olayları yaşamak değil doğru olarak anlamaktır.


    Karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini tam olarak anlasak bile, eğer anladığımızı ona ifade edemiyorsak veya yanlış ifade ediyorsak empati kurmuş sayılmayız.


    Yine empati kurarken kişinin sadece sözel tepkilerine değil, ses tonuna, konuşma temposuna, jest ve mimiklerine hatta duruşuna bile dikkat etmek gerekir. Empati kurarken nesnelliği kaybetmemek, karşımızdaki kişinin korku, kaygı, neşe ve öfke gibi duygularıyla bunalmamak gerekir. Yani karşımızdaki kişiyle özdeşim kurmamalı ya da sempati duymamalıyız.


    Empatik anlayış insanları birbirlerine yaklaştırma, iletişimi kolaylaştırma özelliğine sahiptir. İnsanlar, kendileriyle empati kurulduğunda başkaları tarafından anlaşıldıklarını ve kendilerine önem verildiğini hissederler. Bu da insanları rahatlatır.


    Empati deyince ilk akla gelen bana göre: “Bakabilme ve görebilme sanatıdır” Kısaca ifade ettiğimiz empati kelimesi kendini başkasının yerine koyabilme onu anlayabilme işidir. Günümüz insanları geçen zamanla teknoloji ve bilim çağının ağına takılarak iletişimde durağanlık, kopukluk yaşamakta ve dolayısıyla insanî ilişkiler zayıflamakta, insanlar birbirlerine uzak, yabancı, birbirini anlamayan ve nihayetinde kendilerine sevgisiz, saygısız, hoşgörüsüz bir dünya oluşturmaktalar.


    Empati kurmayı sadece insanlar arasındaki iletişim ve etkileşim olarak değil de bir yaşam tarzı olarak değerlendirdiğimizde ise kainatın her zerresinde empatik bir insan göreceğiz. Doğadan hayvanlara, atmosferden uzaya kadar her alanda empatik düşünen insan, en küçük bir canlıyı bile incitmemesi gerektiğini düşünür. Doğayı, atmosferi ve uzayı bilinçsiz bir şekilde kirletmez. Yaratılan her şeyi sever yaratandan ötürü.


    Yakın çevremizden uzağımıza doğru, yaşadığımız toplumun ne kadar empatik bir yapıya sahip olduğunu şöyle bir değerlendirelim isterseniz:


    Yolda yürüyoruz… İnsanlar ile, toplum ile iç içeyiz. Karşımızdan gelen orta yaşlarda bir insan ağzının dolusu tükürüyor yola… O tabloyu gözlerinizde canlandırın lütfen. Neler hissediyorsunuz?


    Yürümeye devam ediyoruz. Arkamızdan bizi takip ediyormuş gibi gelen iki delikanlı yüksek sesle küfürlü bir şekilde konuşuyorlar alabildiğine…


    Sonra dinlenmek için bir parkta duruyoruz. Yeşilin mavi ile birleştiği ağaçlara bakarken birden gözümüze bir şey takılıyor: “Seni çok seviyorum” yazıyor ağacın gövdesinde ve altına da yazıyı yazanın ismi ile sevgilisi kalp içerisine kazınmış.


    İşte bizim empati seviyemiz bu, örnekleri çoğaltmaya gerek yok.


    Durumumuz bu kadar içler acısı değil diyeceğim; ama diyemiyorum. Çünkü günümüzde bir başkalarını düşünerek atılan bir adım, yapılan bir uğraş yok. Herkesin birilerine hizmet ettiği ve o birilerinin de kendi menfaatleri için yapamayacakları hiçbir şey olmayan bir dünyada yaşıyoruz.


    Dünyanın genel hâlinden ülkemize baktığımızda ise halkının dilinden anlamayan, yaşam tarzlarını, görüş, düşünce ve inançlarını hiçe sayarak “Halka rağmen halk için” anlayışına sahip yöneticiler görüyoruz. Danıştay’ımızdan Anayasa Mahkememize, yasamamızdan yürütmemize, YÖK’ümüzden Rektörlerimize ve profesörlerimize kadar kendi halkından kopuk bir yaşam tarzı var. Buna bir de herhangi bir televizyon kanalının herhangi bir programını eklediğimizde göreceğiz ki medya da kendi toplumunun duygularını düşüncelerini ve bakış açılarını doğru olarak anlamıyor ve anlayamadığı için de ifade edemiyor. Yani empatik beceriden yoksun muazzam bir kitle…


    Ülkemizdeki genel tablonun kendini başkalarının yerine koyma değil kendi duygu ve düşüncelerini başkalarına baskı ve zorla kabul ettirme olduğu herhalde hepimizin malumudur. Alınan bir kararın, yapılan bir değişikliğin toplumun gündemine oturması ve uzun yıllar tartışılması bu nedenledir.


    Yukarıda sözü geçenlere ilave olarak “Keşke!” diyerek başlayan bir empati muhasebesi yaptığımızda: Öğretmen, kendini öğrencinin yerine koysa; doktor, kendisini hastasının yerine koysa; komutan, kendini askerin yerine koysa; patron, kendisini işçisinin yerine koysa; anne ya da baba, kendini evladının yerine koysa; erkek, kendini kadının yerine koysa veya kadın, kendini erkeğin yerine koysa; özgür olan, kendini hükümlünün yerine koysa; para kazanabilen biri, kendini işsiz arkadaşının yerine koysa… Kısacası empatik beceri her insanda olsa keşke…


    O HALDE EMPATİ BECERİMİZİ NASIL GELİŞTİRECEĞİZ?

    “Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi, sen de başkasına yapma!” diye öğütleyen Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bu güzel sözü başlı başına bir empati geliştirme tekniği olarak kullanılabilir bence.
    Her insan kendinden yola çıkarak yapsa bunu ve kendisine yapıldığında rahatsızlık duyabileceği herhangi bir şeyi kendisi de başkasına yapmamak için çaba sarf etse ilişkilerimiz daha anlamlı olur. Eleştirilmekten hoşlanmayan birinin karşısındakini eleştirmeden dinlemesi gibi. Bu şekilde düşünen bir insan, kendini onun yerine koyarak, anlayarak dinleyecektir ki bu empatinin en önemli basamağıdır. Bu şekilde epatik dinlemeyi bilen ve uygulayan birisi, karşısındaki ile iletişim kurarken basit hatalara düşmeyecek, karşısındaki kişiyi eleştirmeyecek, yargılamayacak, sadece anlayacaktır.


    Bireyleri en çok tedirgin eden şeylerden biri başkaları tarafından eleştirilmektir. Empatik dinlemede birey karşısındakini ne över, ne yargılar ne de suçlar sadece onu anlamaya odaklanır. Onun bakış açısını görmeye onun duygularını anlamaya çalışır. Bu anlayış insanların birbirlerine yaklaşmasına ve aralarında gerçeğe dayanan sevginin gelişmesine yol açar.


    Bunun dışında empati becerimizi geliştirmek istiyorsak eğer önce diğerlerini değil; kendimizi tanımamız gerekiyor. Kendi duygularımızı anlamamız gerekiyor, başkalarının duygularını anlamak ve onlara cevap verebilmek için.


    Sonuç olarak empati, insanlarla olan ikili ilişkilerimizde başarıyı belirleyen ve sosyal ilişkilerimizi yönlendiren bir etmendir. Bunun yanı sıra insanın çevresiyle ve doğayla olan ilişkilerini belirleyen ve toplumumuzun dokusunu koruyan oldukça önemli ve gerekli bir beceridir.


    İdris BİLEN

    .ALINTIDIR.

  • #2
    gulcinnnnn - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    09.Mayıs.2009
    Nereden
    İSTANBUL BOSTANCI artık izmir :(
    Mesajlar
    8,706
    @gulcinnnnn







    önemli bir konuyu paylasmmıssınız cok teşekkürler


    aklıma geldı 2004 yılındaydı sanırım üstün dökmen hocamızın bir seminerine katılmıştım oda bu konuyu anlatıyordu gerçekten bir sanat..

  • #3
    asiyeözgür - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    07.Ocak.2012
    Mesajlar
    2
    @asiyeözgür







    teşekürler

  • #4
    tesmer001 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.Haziran.2012
    Mesajlar
    5
    @tesmer001







    Doğumumuzla başlayan gelişim ve öğrenim sürecimiz yaşamımızın son anına kadar devam eder. Önce anne-babamız ve aile çevremizle olan gelişim yolculuğumuzda zaman ilerledikçe etkilendiğimiz kişiler de değişmektedir. Kendi kişisel özelliklerimize, duygularımıza, bakış açımıza, yaşantımıza, görüş ve düşüncelerimize uygun birilerini bulmak güç iştir ama özlem duyarak aradığımız da tam böyle bir şeydir.
    Gün gelir kendimizi o kadar çaresiz hissederiz ki sanki dünya üzerimize gelmektedir. Hiçbir şey istediğimiz gibi değildir. Hoşnutsuzluk alabildiğinedir ve anlamsızdır tüm yaşanılanlar. Dertlerimizi kimseye anlatamamanın verdiği eziklikle, anlaşılamama korkusu sarar her bir zerremizi. Yorgun yüreğimize bir yol arkadaşı bulmak isteriz. Cana can katan bir dost ararız; lakin bulamayacağımızı düşünerek aramaya cesaret edemeyiz. Bu gidişe “dur!” diyebilecek mecalimiz de kalmamıştır. Son bir ümitle kaldırırız başımızı ve dalgın bakışlarımızla, yorgun yüreğimizle, çaresiz duygularımızla “gel artık!” deriz, “gel geleceksen...”
    Gelmesini istediğimizin kim ya da nasıl bir şey olduğuna dair fazla bir şey düşünmeyiz o anda. Halimizden anlaşılır zaten neye ihtiyaç duyduğumuz. Ve gelir gelmesi gereken. Tüm ihtişamıyla gelir ve götürür bizi gittiği yere. Sormayız nereye gidiyoruz diye. Sadece gideriz, onunla bir olup onunla yürürüz ve kendimizi onda buluruz. Yürüdükçe gelişir, geliştikçe gençleşiriz.
    Aradığımız şey empatidir. Doğumumuzla başlayıp ölümümüzle biten bir arayıştır bu. Yaşamımızın her anında ihtiyaç duyduğumuz ve olmazsa olmazımızdır bu duygu. Empati, Bir Yaşama Sanatıdır.
    Empati Kurmak İnce Bir Sanattır
    Nasrettin Hoca eşeğinden düşer ve acıyla kıvranır. Başına toplananlar: “Hemen bir doktor çağırın...” diye bağrışırken, Hoca “Bana doktor değil, eşekten düşmüş birini bulun...” der. Nasrettin Hoca bu davranışı ile, eşekten düşenin çektiği acıyı ve yaşadığı duyguyu gerçek anlamda sadece eşekten düşen başka birinin anlayabileceğini ifade etmektedir.
    Empati kurabilmek için karşımızdaki insanın karşılaştığı olayı yaşamak zorunda değiliz elbet. Onun yaşadığı olayda kendimizi görebiliyorsak eğer, kendimizi onun yerine koyup onunla aynı duyguları yaşarak olaya onun bakış açısından bakabiliyorsak ve bunu ona iletebiliyorsak empati kurmuşuz demektir. Bu nedenle empatik iletişimde aslolan, olayları yaşamak değil doğru olarak anlamaktır.URL="https://www.spkkurslari.gen.tr"]www.spkkurslari.gen.tr [/URL]Karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini tam olarak anlasak bile, eğer anladığımızı ona ifade edemiyorsak veya yanlış ifade ediyorsak empati kurmuş sayılmayız. Yine empati kurarken kişinin sadece sözel tepkilerine değil, ses tonuna, konuşma temposuna, jest ve mimiklerine hatta duruşuna bile dikkat etmek gerekir. Empati de nesnelliği kaybetmemek, karşımızdaki kişinin korku, kaygı, neşe ve öfke gibi duygularıyla bunalmamak gerekir.
    Empatik anlayış insanları birbirlerine yaklaştırma, iletişimi kolaylaştırma özelliğine sahiptir. İnsanlar, kendileriyle empati kurulduğunda başkaları tarafından anlaşıldıklarını ve kendilerine önem verildiğini hissederler. Bu da insanları rahatlatır.
    Empati, ‘bakabilme ve görebilme sanatıdır.’ Kendini başkasının yerine koyabilme, onu anlayabilme işidir. Günümüz insanları geçen zamanla teknoloji ve bilim çağının ağına takılarak iletişimde durağanlık, kopukluk yaşamakta ve dolayısıyla insani ilişkiler zayıflamakta, insanlar birbirlerine uzak, yabancı, birbirini anlamayan ve nihayetinde kendilerine karşı sevgisiz, saygısız, hoşgörüsüz bir dünya oluşturmaktalar.
    Bir Yaşam Biçimi Olarak Empati
    Empati kurmayı sadece insanlar arasındaki iletişim ve etkileşim olarak değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı olarak değerlendirdiğimizde ise kainatın her zerresinde empatik bir insan göreceğiz. Doğadan hayvanlara, atmosferden uzaya kadar her alanda empatik düşünen insan, en küçük bir canlıyı bile incitmemesi gerektiğini hisseder.
    Yakın çevremizden uzağımıza doğru, yaşadığımız toplumun ne kadar empatik bir yapıya sahip olduğunu şöyle bir değerlendirelim isterseniz: Yolda yürüyoruz... İnsanlar ile, toplum ile iç içeyiz. Karşımızdan gelen orta yaşlarda bir insan ağız dolusu tükürüyor yola. O tabloyu gözlerinizde canlandırın lütfen. Neler hissediyorsunuz? Yürümeye devam ediyoruz. Arkamızdan bizi takip ediyormuş gibi gelen iki delikanlı yüksek sesle küfürlü bir şekilde konuşuyorlar alabildiğine... Sonra dinlenmek için bir parkta duruyoruz. Yeşilin mavi ile birleştiği ağaçlara bakarken birden gözümüze bir şey takılıyor. “Seni çok seviyorum” yazıyor ağacın gövdesinde.
    İşte bizim empati seviyemiz bu, örnekleri çoğaltmaya gerek yok. Günümüzde başkalarını düşünerek atılan bir adım, yapılan bir uğraş yok. Bir empati muhasebesi yaparsak; öğretmen kendini öğrencinin yerine koysa, doktor kendisini hastasının yerine koysa, komutan kendini askerin yerine koysa,tfrs patron kendisini işçisinin yerine koysa, anne ya da baba kendini evladının yerine koysa, erkek kendini kadının yerine, kadın kendini erkeğin yerine koysa, özgür olan kendini hükümlünün yerine koysa, para kazanabilen biri kendini işsiz arkadaşının yerine koysa keşke...
    Empati Becerimizi Nasıl Geliştireceğiz?
    “Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi, sen de başkasına yapma!” diye öğütleyen Hz. Muhammed’in bu güzel sözü başlı başına bir empati geliştirme tekniği olarak kullanılabilir. Her insan kendinden yola çıkarak bu ilkeyi uygulasa ve kendisine yapıldığında rahatsızlık duyabileceği herhangi bir şeyi kendisi de başkasına yapmamak için çaba sarf etse ilişkilerimiz daha anlamlı olur.
    Bireyleri en çok tedirgin eden şeylerden biri başkaları tarafından eleştirilmektir. Empatik dinlemede birey karşısındakini ne över, ne yargılar, ne de suçlar; sadece onu anlamaya odaklanır. Onun bakış açısını görmeye, onun duygularını anlamaya çalışır. Bu anlayış insanların birbirlerine yaklaşmasına ve aralarında gerçeğe dayanan sevginin gelişmesine yol açar.
    Bunun dışında empati becerimizi geliştirmek istiyorsak eğer, diğerlerinden önce kendimizi tanımamız gerekli. Başkalarının duygularını anlamak ve onlara cevap verebilmek için kendi duygularımızı anlamamız gerekiyor
    Sonuç olarak empati, insanlarla olan ikili ilişkilerimizde başarıyı belirleyen ve sosyal ilişkilerimizi yönlendiren bir etmendir. Bunun yanı sıra insanın çevresiyle ve doğayla olan ilişkilerini belirleyen ve toplumumuzun dokusunu koruyan oldukça önemli ve gerekli bir beceridir.

  • #5
    umut dalları - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    19.Şubat.2010
    Nereden
    Ağrı / fransa
    Mesajlar
    6,706
    @umut dalları







    kesinlikle empati kurmak bir yetenektir....
    saraylar saltanatlar çöker
    kan susar birgün
    zulüm biter.
    menekşelerde açılır üstümüzde
    leylaklarda güler.
    bugünlerden geriye,
    bir yarına gidenler kalır
    bir de yarınlar için direnenler...


    ADNAN YÜCEL /yer yüzü aşkın yüzü oluncaya dek

  • YORUM BIRAKMAK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ !

    ÜYE OLMAK İÇİN TIKLA

    Benzer Konular

    1. Öğretmen Güneş Gibidir Çalışması
      Konu Sahibi Cemile ÖZTÜRK Forum Öğretmenler Günü Etkinlikleri
      Cevap: 4
      Son Mesaj : 22.Kasım.2015, 14:25
    2. Empati ve Sempati ;)
      Konu Sahibi Ayşe Turan BAL Forum KİŞİSEL GELİŞİM
      Cevap: 1
      Son Mesaj : 07.Ocak.2012, 14:39
    3. empati becerisi gelişimi
      Konu Sahibi anthat Forum DRAMA ÇALIŞMALARI
      Cevap: 3
      Son Mesaj : 01.Ekim.2011, 20:01
    4. Empati \ ADAM FAWER
      Konu Sahibi Kübra AKÇİMEN Forum KİTAP-DERGİ
      Cevap: 3
      Son Mesaj : 14.Aralık.2009, 20:02

    Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •  

    Giriş

    Facebook ile Baglan Giriş