Aşırı Hırs İyi Mi, Kötü Mü ?

İstediklerimizi elde etme konusunda genelde hem hırslı olduğ umuzu düşünürüz ve hem de umutsuzluk kumkumaları içinde bocalarız. Sanki hırslı oluşumuz, bir şeyi çok istememiz, bu konuda göstereceğimiz çabalar ve sahip olduğumuz yetenekler yeterli gelmeyecekmiş gibi düşünürüz.

Aslında insanlar istediklerini çoğu zaman elde ederler.

Sorun, neyi, ne kadar ve niçin istediğimizi bilmemekten kaynaklanmaktadır. Hem kendimiz çocukluk ve gen? ?lik çağlarında en yoğununu yaşadığımız "Ne yapacağını bilememe" durumundan kurtulup neyi, ne kadar ve niçin istediğimizi tam ve net olarak anladığı mızda iş işten geçmiş olmaktadır.

Ne olmak, ne yapmak istiyorsak bu bize yukardan inip sunulan bir iyilik gibi gelmeyecektir. Çok istediğimiz, özlemini çektiğimiz her şey, bizi bekleyen, ne pahasına olursa olsun erişmemiz gereken bir dağ gibidir.Ama dağa tırmanmadan ona erişmiş sayılmazsınız.

Çevrenize şöyle bir bakın. Ne istediğini bilen ve kararlı adımlarla harekete geçen hırslı insanların çoğunun hedefe ulaştıklarını göreceksiniz. Dahası bu hırslı insanların çoğu hedeflerine beklentilerinden daha çabuk ve kolay ulaştıklarında bir boşluk duygusuna da kapılabilirler. Bu yapıdaki kişiler için, sürekli olarak ula? ?ılması gereken hedeflerin varlığı önemlidir. Bir hedef ardından yeni bir sınav her zaman yeni enerjilerin ve mücadele gayretlerinin güdüleyicisi olacaktır.

Bazı tipleri bilirsiniz. Kendilerini hiçbir zaman zorlamazlar. Deyim yerindeyse "Taşın altına ellerini sokmazlar."

Yaşamda başarılı olanlar bu nedenle "Ta? ?ın altına elini sokanlar"dır ve hırsla gayretin olumlu bir formül içinde birleşmesi sonucu, ulaşılması çok güç görünen hedeflere bir şekilde eriş ilebilir.

"Beni anlamadılar", "Değerimi bilmediler" gibi sözler de bir yerde bo? ?unadır. Hiçbir şey istemeyene, bunu ciddi bir şekilde ortaya koymayana toplum bir şey vermez. Daha doğrusu toplumun genel sağduyusu her zaman kendisini kanıtlayan, koparan, başaran insanları takdir etmesini bilir.

Yoksa bir köşede "Keş fedilmeyi beklemek" yeterince hırslı olunmadığının kanıtından başka bir şey değildir.

İnsanların hırslarının tutsağı olup, yaşamda kendilerine biçtikleri rolleri ve ulaşmak istedikleri hedefleri birbirine karıştırdığı marazi bir durumu ben de eleştiriyorum.

Hırslarımız güçlü ama dengeli, bizi başka alanlarda kısırlaştırmayacak, örneğin iş konusundaki hı rslılığımız aile yaşantımızı sarsmayacak şekilde yapılanabilmelidir.

Bunun da formülü, yaşamdan beklentilerimizi, hedeflerimizi hep iş, para kazanma hırslarıyla değil, biraz da yaşama, kişisel değerlerimizi, tatmin duygularımızı koruma ve sürdürme olarak dengelemekle bulunabilir.

Mesut ŞENOL

kaynak:istanbulburda