Sakarya'da görev yapan, doğuştan görme engelli 18 yıllık öğretmen, kendisi gibi görme engelli öğrencilere eğitim veriyor.Adapazarı Halk Eğitim Merkezi'nde görevli 18 yıllık öğretmen Yüksel Başkesen, sınıf öğretmeni olarak başladığı meslek hayatını kendisi gibi görme engelli öğrencilere bilgisayar eğitimi vererek sürdürüyor.

Sakarya Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim Koordinatörlüğü görevini de yürüten Başkesen, 5 yıldır verdiği eğitimle görme engellilerin teknolojik yaşama adım atmasına yardımcı oluyor.

Yüksel Başkesen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doğuştan görme engelli olduğunu belirterek, engelli olmanın her şeyin sonu olmadığını ifade etti.

Başkesen, görme engellilerin görenlerden farklı olduğu algısının yıkılması gerektiğini kaydederek, ''Biz de normal insanlarız aslında. Aramızda temel bir fark var, siz görüyorsunuz, biz görmüyoruz. Ona 'far' diyoruz aslında. Kendimizi anormal olarak tanımlamıyoruz. Biz de normal insanlarız. Sizin farlar yanıyor, bizimkilerin rezidansı bozuk o kadar'' dedi.

Bazı ailelerin görme engelli çocuklarını okula göndermediklerini söyleyen Başkesen, ''10 yaşında okula başladım. O zaman haber ağları bu kadar gelişkin değildi. Bu kadar fazla okul da yoktu. Bilinmemesi ve geç kalınması normal bir durumdu. Ancak günümüzde Türkiye'de 15-16 tane görme engelliler için ilköğretim okulu var. Eğitim görecek olan öğrenci sayımız 50 bin civarında. Okullarımızın kapasitesi yaklaşık bin 500, okullarımızdaki doluluk oranı ise 850-900 civarında. Yani buradan şu sonuca varabiliriz, maalesef 'kör çocuklarımız hiçbir şey yapamaz, bunu saklayalım evde dursun' deniliyor. Kendi ayaklarının üzerinde durmasını sizin ona güvenerek, destek vererek sağlamanız lazım.Veliler çocuklarına destek olmalı'' diye konuştu.

-''GERÇEK KÖRLÜK TEKNOLOJİYİ KULLANMAMAK''-

Eğitime açık engellilerin kendi ayakları üzerinde durabildiğini ifade eden Başkesen, eğitim verdiği öğrencilerin kendisini örnek aldığını söyledi.

Başkesen, gelişen teknoloji sayesinde engellilerin hayata adapte olmalarının kolaylaştığını belirterek, şöyle devam etti:

''Teknolojiyi kullanmayan insan gerçek manada kördür. O nedenle sizlerin ihtiyaç duyduğu her şeyi biz de ihtiyaç olarak görüyoruz. Bilgisayarı siz öğrenebildiyseniz biz de öğrenebiliriz. Görmeyenler için ekran okuyucu programlar geliştirildi. Bu sayede siz ne yapabiliyorsanız bilgisayarda biz de aynı şeyleri yapabiliyoruz. Bilgisayarla ulaşabildiğiniz bilgi çokluğunu düşündüğünüz zaman biz de kendimizi yenilemek adına bilgisayarı öğreniyor ve öğretiyoruz.''

Görme engellilerin internetten kitap ve gazete okuyabileceklerini söyleyen Başkesen, ''Körün en büyük sıkıntısı okumaktır. Bu şekilde hayatları renkleniyor ve hayata tutunuyorlar. Hayatları değişiyor. Bakış açıları değişiyor. Kendilerini geliştirme, donanımlı hale gelme ve bu donanımını iş bulma konusunda kullanabilmelerine faydaları var. Toplumsal hayatta var olduklarından kendilerini haberdar etme var. Engelliler kendilerinden haberdar olursa toplum da engellilerden haberdar olur. Bunun dışında, öz güvenlerinin gelişmesine katkısı var. Evinden dışarı çıkmamış olanlar vardı, onlar dışarı çıkmaya, topluma karışmaya başladı. Bu kursların bağımsızlıklarının gelişimine katkısı var. Sadece bilgisayarla kalmıyoruz'' diye konuştu.

-''TAHSİLLİ KÖR OLMAK İSTİYORUM''-

Kursiyerlerden seyyar satıcı Şerif Ali Yıldız, her gün satış yaptığını, yazın simit, kışın helva sattığını ifade etti.

Kursa gelmenin kendisini umutlandırdığını söyleyen Yıldız, ''Belki bana bir kapı açılır diye buradayım. En azından herhangi bir iş yerine gittiğimiz zaman bizim de elimizde bir belgemiz olacak. Doğru düzgün bir işe girebilmek için geldim buraya. Tahsilli kör olmak istiyorum. İçine kapanık kör olmaktansa tahsilli kör olmak, topluma karışmak istiyorum. Engelimi bir adım daha aşmak istiyorum'' dedi.

Bilgisayar eğitimi alan Ersin Ünlütürk ise birçok işe başvurduğunu ancak vasıfsız olduğu için işe giremediğini kaydetti.

Kurs sayesinde meslek sahibi olma imkanı bulacağını ifade eden Ünlütürk, ''Çok yükseklerde gözüm yok. Allah bana karnımı doyuracak kadar ekmek parası versin yeter. Kendime yetecek kadar iş bulup çalışayım yeter'' diye konuştu.

Ünlütürk, kursa geldikten sonra hayata dair umutlarının arttığını belirterek, şunları söyledi:

''Umutlarımda kıpırdanma var. Bir şeylerin değiştiğini hissediyorum. Yüksel hocayı gördükten sonra eğitimime kaldığı yerden devam etmeye karar verdim. Yüksel hocada kendimde olan eksiklikleri görmeseydim ve onun yapabildiklerine şahit olmasaydım hayata bu noktadan devam kararı vermezdim. İçimizde hırs oluştu.''

Kursiyer Ece Bora da eğitimini yarıda bıraktığını belirterek, ''Lise birinci sınıftan terk ettim okulu. Sonra kötü günler geçirdim. Kursa başladıktan sonra liseye kaydoldum tekrar. Hocamın başarılı bir insan oluşunu ve hayatını kendime rehber edindim. Yüksel hocadan sonra hayata yeniden asılmaya, okumaya karar verdim. Ondan önce 'ben yapamam, okuyamam, okul hayatım bitti' diyordum. Umutlarımı yeniden yeşertti. Şimdi liseye kayıt yaptırdım. Üniversite okumak istiyorum. Hayatımda çok şey değişti. Şimdi kursa tek başıma gidip geliyorum. Eskiden olsaydı hayatta bunu yapamazdım. Ailem de korkuyor izin vermiyordu. Şimdi istediğim yere gidebiliyorum. Annem yürürken 'arkadan gel istersen' diyor. Önceden her yere annemle gitmek zorundaydım'' dedi.

Anadolu Ajansı