ÜCRETLİ KÖLELİK:ögretmen açığı bulunan okullarda, ders saati başına alınan ücretle yapılan öğretmenlik ya da amelelik. meb, kpss ile parça parça ögretmen aldigi icin bir sürü issiz öğretmen dışarda iş bekliyor. hem onları oyalama hem de bir sekilde kendi islerini de yoluna (!) koymak icin bu uygulamayı gercekleştiriyorlar. sonrada buna itirazı olanlara, sanki büyük bir iyilik yapmışlar gibi "beğenmiyorsanız çalışmayın" diyebiliyorlar. bu ögretmenlerin diğer öğretmenler gibi güvenceleri yok ve ayni isi yapan kisinin yarisi kadar bile maas alamiyorlar. ders basina su gün itibariyle kesintliler haric 5.5 ytl alıyorlar. maaş ödemesi ise tamamen kafalarına göre işleyen bir süreç. ücretli çalışan öğretmenlere bakıyorum, eğitim fakültesi çıkışlılar olduğu gibi örneğin selçuk işletmeden mezun olan birisi de nasıl oluyorsa ingilizce öğretmenliği ya da diğer branş öğretmenliklerini yapabiliyor. bu nasıl oluyor kardeşim sorusuna aldığınız cevap ise malesef değişmiyor.

ÜCRETLİ KÖLELERders saati ücretlendirilmelerine rağmen kadrolu öğretmen gibi çalıştırılırlar.
nöbet tutturulur, toplantı, anma, kutlama, komisyon görevleri ve benzeri işlere koşulurlar. eğer, okul idaresine haklarını hatırlatırlarsa; yetersiz oldukları gerekçesiyle gönderileceklerini bildiklerinden boyun eğerler.
ücretli kölelerdir. branş öğretmeni olanlar, sabah 7:30 ila 17:30 arası okulda tutulabilir bir çok yerde. arada bir iki ders boş bırakılarak günde 6 ders saati çalışıp 12 ders saati okula esir edilirler. ama, yarım gün sigortaları ödenir.
afganlı kaçak işçiler dahi, bu kadar kötü koşullarda çalıştırılmaz. angarya elemanıdırlar aynı zamanda. okula devam etmeyen çocukların aileleriyle görüşmelere gönderilir, üste dayak yemedikleri kalır.
sendikalar göstermelik olarak sahip çıkıyor tezgâhındadır. ama hiç bir sendika kenar okulları dolaşıp bu kişilerin şikayetlerini dinlemez. sendika temsilcilerinin çoğu kendi haklarından dahi habersizdir ne yazık ki.
verimli olamaz okullarında bu garibanlar. çünkü, gelecek yıl aynı okulda bulunma garantileri yoktur. yani okul yıkılsa, öğrenciler gremline dönüşse, pek de umursamaları gerekmez. bir yerden sonra, "sikmişim eğitim sistemini" moduna geçerler. ektiğini biçme imkânı yoktur çünkü. çoğu daha paralı bir iş bulduğunda basar gider, dersler allak bullaktır okulda. öğrenci davranışları her yeni öğretmeni suistimal etme ön koşuluyla güdülendiğinden, gün geçtikçe bozulur. istemeden; boktan olan sistemi, daha da boklaştırırlar.
çelik çomak oyununun, çomağıdırlar kısacası. hep birilerinin gözünü çıkartma ihtimalleri vardır. nedense farkında değildir ahali.

ÜCRETLİ BİR KÖLE KARDEŞİMİZ haftada 30 saat derse girerse, ki bu ilköğretim okullarında maksimum ders saatidir, aylık yaklaşık 600 ytl ye çalışan öğretmen adayları ya da iş bulamamış herhangi bir fakülte mezunu olan kişilerdir. hatta milli eğitim bakanlığı bu işi o kadar çok sevmektedir ki, iktisat fakültesi mezunu bir arkadaşı okul müdürü yetkili olarak da görevlendirebilmektedir. milli eğitim bakanı sayın(!) hüseyin çelik, mecliste yaptığı bir konuşma esnasında doğudaki okullardan bahsederken şöyle cümleler sarfetmiştir: "okullarımız onarılıyor, eğitim öğretime hazır hale getiriliyor. öğretmen ihtiyacı ise yok denecek kadar az. örneğin x okulunda 2 kadrolu, 4 sözleşmeli ve 6 ücretli öğretmenimiz görev yapmakta. böylece öğretmen açığımız oluşmamaktadır." bu cümlelerden de anlaşılacağı gibi sayın bakan ücretli öğretmenleri de normal öğretmen kategorisine sokmakta ve böylece "öğretmen açığımız yok" diyebilmektedir. oysa ücretli öğretmenler normal bir öğretmen kadar çalışmasına rağmen devletin muhteşem politikası sonucu, tabiri caisse, karın tokluğuna çalışıyorlar. zaten kadrolu-sözleşmeli diye iki gruba ayrılmaya zorlanan öğretmenler, bir de ücretli öğretmen kavramının ortaya çıkmasıyla tam olarak bölünmüşlüğe itilmektedirler. "sözleşmeli öğretmenlikte ne ola ki?" diyenler için

haftada 30 saat derse girerse, ki bu ilköğretim okullarında maksimum ders saatidir, aylık yaklaşık 600 ytl ye çalışan öğretmen adayları ya da iş bulamamış herhangi bir fakülte mezunu olan kişilerdir. hatta milli eğitim bakanlığı bu işi o kadar çok sevmektedir ki, iktisat fakültesi mezunu bir arkadaşı okul müdürü yetkili olarak da görevlendirebilmektedir. milli eğitim bakanı sayın(!) hüseyin çelik, mecliste yaptığı bir konuşma esnasında doğudaki okullardan bahsederken şöyle cümleler sarfetmiştir: "okullarımız onarılıyor, eğitim öğretime hazır hale getiriliyor. öğretmen ihtiyacı ise yok denecek kadar az. örneğin x okulunda 2 kadrolu, 4 sözleşmeli ve 6 ücretli öğretmenimiz görev yapmakta. böylece öğretmen açığımız oluşmamaktadır." bu cümlelerden de anlaşılacağı gibi sayın bakan ücretli öğretmenleri de normal öğretmen kategorisine sokmakta ve böylece "öğretmen açığımız yok" diyebilmektedir. oysa ücretli öğretmenler normal bir öğretmen kadar çalışmasına rağmen devletin muhteşem politikası sonucu, tabiri caisse, karın tokluğuna çalışıyorlar. zaten kadrolu-sözleşmeli diye iki gruba ayrılmaya zorlanan öğretmenler, bir de ücretli öğretmen kavramının ortaya çıkmasıyla tam olarak bölünmüşlüğe itilmektedirler. "sözleşmeli öğretmenlikte ne ola ki?" diyenler için

"her şeyin başı eğitim"
lafa gelince mangalda kül bırakmıyoruz ama öğretmenleri yevmiye usulü çalışmaya mahkum etmeyi iyi biliyoruz. hani derler ya: "ucuz etin yahnisi yavan olur" diye: sen üç kuruşa köle ettiğin, hiçbir güvence vermediğin, okullar tatil olunca kapı önüne koyduğun, her an işini kaybetme korkusuyla psikolojisi alt üst olan bir öğretmenden ne kadar verim bekleyebilirsin? ne beklemeye hakkın var? ne veriyorsun ki ne istiyorsun? ey hüseyin çelik! düşün, düşün de belki insafa gelirsin!

ÜCRETLİ KÖLELİK: hakkında çok güzel bir yorum yapılmış olan öğretmenliktir.kim yaptıysa eline sağlık.beyaz show'daki psikopatın ağzından şöyle diyor.

''öğretmenler ders başına para alsınlar istiyorum anlıyor musun? ama öğretmen olmasınlar istiyorum ; işletmeci olsunlar, iktisatçı olsunlar, ziraatçi olsunlar, ziyaretçi olsunlar hatta lise mezunu olsunlar; ama öğretmen olmasınlar istiyorum anlıyor musun? maaş alsınlar ama ne zaman alacaklarını bilmesinler ,alacakları maaş harçlık gibi olsun istiyorum anlıyor musun? nöbetçilik yapsınlar ,törenlere gelsinler ama bunlar için para kazanamasınlar istiyorum anlıyor musun? evlensinler istiyorum; ama yuva kuramasınlar, çocuklarına eşlerine bakamasınlar istiyorum anlıyor musun? her an işten atılabilsinler istiyorum yerlerine birileri her an gelebilsin istiyorum anlıyor musun?"

EVET öğrenciler gittiğiniz okulda size ''öğretmen'' der, okul müdürü de ''sayın öğretmenim'' der, ancak bakışlar hiç de öyle değildir. nitekim siz kısmi olarak yoklukları kapatmak için üç kuruş paraya oraya davet edilmişsinizdir ve her an gidebilmeniz muhtemel bir durumdur. eğitim üzerinde kafa yormamanın, plansızlığın, her zaman ikinci, üçüncü, hatta dördüncü planda kalmasının son derece doğal görüldüğü ülkem eğitim sisteminin öğrencilere ve öğretmenlere reva gördüğü sistemin adıdır.

ogrencilerinizin size "ogretmenim siz kadrolu musunuz, kadrosuz mu?", "ogretmenim siz sene basindan beri gelen 5. ogretmenimizsiniz", "ogretmenim siz gitmeyeceksiniz degil mi?" gibi sorular sormasina, sizin daha 10 yasindaki gozlerinden umut fiskiran, kirlenmemis sekerpare ogrencilerinize cevap verememenize, girdiginiz bransa ait zumre baskani da dahil, okulda hic kadrolu ogretmen olmamasina, her an ayrilmak durumunda kalmak olgusuyla barisik olmaniza, hakettigi yerde ve hakettigi ucreti alanlara giptayla bakmaniza sebebiyet veren ogretmenlik cesididir. cesit diyorum zira ogretmenlik 3'e ayrilir cocuklar, herkes acsin bakalim defterleri, yaziyoruz;

1- kadrolu ogretmenlik
2- sozlesmeli ogretmenlik
3- ucretli ogretmenlik

milli eğitim bakanlığı öğretmene para vermek istemiyor... silaha paramız var ama öğretmene yok... o yüzden yaklaşık 60 ila 100 bin arasında öğretmen, "ücretli" statüsünde çalışıyor... ne demek ücretli öğretmen? girdiği ders başına para alan, bayramlarda ve tatil günlerinde ücreti kesilen, aylık geliri asgari ücret düzeyinde kalan yani çok çok 600 lirayı bulan bir tür öğretmen... kadrolu öğretmen 1200 tl dolayında maaş alıyor. ücretli öğretmen aynı okuldan, aynı düzeyde biri olsa da aynı dersi yarı fiyata veriyor. bu durumda bir öğretmende moral kalır mı? verim alınır mı? öğrenciye yararlı olur mu? öğretmene ve öğrencinin geleceğine saygılı bir hükümet öğretmenelere bu muameleyi layık görür mü?

YANİ KISACASI:
okullara ticarethane gözüyle bakmanın sonucu.

https://www.memuruz.net/forum_post.php?id=6991