Milli Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER, Türkiye’de Öğretmenlerin Az Çalıştığını İddia ederek, Eğitim Emekçilerine Saldırmaya Devam Ediyor!

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, kendisinden önceki bütün bakanları geride bırakarak,öğretmenlere, eğitim emekçilerine hakaret etmeyi sürdürmektedir. Ömer Dinçer’in eğitim emekçilerine yönelik, özellikle onların emeğini aşağılayan sözlerinin sonuncusu Türkiye’de öğretmenlerin az çalıştığı yönündeki açıklamaları olmuştur. Bakan Bey, Türkiye’deki ilköğretim öğretmenlerin yıllık 870 saatlerini okulda geçirdiğini belirterek bu rakamın OECD ortalamasının 312 saat altında olduğunu iddia etmiştir.

Sayın Bakan’a hatırlatmak isteriz ki ders saati, bir öğretmenin yıl boyunca girdiği toplam dersin saatini ifade ederken, çalışma saati kavramı bir yıl boyunca girilen toplam dersin süresine velilerle görüşme, sınavlar için hazırlık yapılması, ders hazırlığı, sınav kâğıtlarının hazırlanması ve okunması, öğrencilere danışmanlık, okulla ilgili genel görevler ve personel toplantısı gibi faaliyetlerin de eklenmesiyle hesaplanmaktadır.

Türkiye’deki öğretmenler, diğer OECD ülkeleri ile kıyaslandığında toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları açısından oldukça geri durumdadır. OECD’nin son olarak açıkladığı. Bir Bakışta Eğitim Raporu 2011’e göre Türkiye’de çalışan öğretmenler, diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre çok daha fazla çalışmaktadır.

Ülkelere Göre Öğretmenlerin Toplam Zorunlu Çalışma Saatleri (Yıllık)

Ülkeler Yıllık Çalışma Saatleri
İskoçya 1365
İspanya 1425
Portekiz 1464
Çek Cumhuriyeti 1664
Hollanda 1659
Danimarka 1680
Almanya 1775
Şili 1760
İsveç 1767
Türkiye 1808
OECD ort. 1663


Yukarıdaki tabloda da görüleceği üzere, OECD üyesi ülkelerden seçilen 10 ülke arasında en yüksek çalışma saatlerine sahip olan ülke Türkiye’dir. Öğretmenlerin yıllık zorunlu çalışma saati Türkiye’de 1808 saat olarak hesaplanmıştır. Oysa bu kriter çerçevesinde Türkiye’nin de üyesi olduğu OECD ortalaması 1663 saattir.

Türkiye’de öğretmenler, OECD ortalamasından her yıl 145 saat daha fazla çalışmakta; söz konusu fazla çalışmaya karşılık, diğer ülkelerdeki meslektaşlarına
göre daha düşük ücret almaktadır.

Türkiye’de öğretmenler ve diğer eğitim emekçileri Milli Eğitim Bakanlığı’nın her gün icat ettikleri “angarya işleri” yapmaktan derslere neredeyse “boş zamanlarında” girebilmektedir.

Öğretmenlerin fiilen daha az derse girmesi başka bir şey, diğer OECD ülkelerindeki
meslektaşlarından çok daha fazla çalıştırılmaları başka bir şeydir. İşletme mezunu olan Sayın Bakan’ın bu gerçeği bizlerden çok daha iyi bildiğini düşünüyor, sırf öğretmenleri angarya işlerde daha fazla çalıştırmak için böylesi “ucuz” açıklamalar yapmaktan vazgeçmeye davet ediyoruz.

Türkiye’de öğretmenler sadece derslere girmemekte, bunun yanı sıra, özellikle son yıllarda yaygınlaşan Toplam Kalite Yönetimi, İlköğretim Kurumları Standartları uygulamaları, TEFBİS, ADEY, RİDEF vb. adlar altında yaklaşık 3600 anket sorusunu yanıtlamak, Bakanlığın ödenek ayırmadığı okullara bağış toplamak için kermes düzenlemek gibi angarya işlerle ders dışı zamanlarda da yoğun bir mesai harcamaktadır. Tüm bu unsurları göz önüne alarak baktığımızda, Türkiye’de öğretmenlerin iş yükünün son derece ağır, harcadıkları emeğin karşısında
aldıkları ücretin ise diğer OECD ülkelerine göre oldukça az olduğu görülmektedir.

Milli Eğitim Bakanı öğretmenlere hakaret edeceğine neden onları angarya çalışmaya ve sefalet ücretlerine mahkum ettiğini açıklamalıdır. Bugün eğitim emekçilerinin yüzde 80’i borçludur ve üçte ikisi geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda kalmaktadır. OECD’ye bildirilen öğretmen ücretleri her şey dahil, brüt ücretleri ifade etmesine karşın OECD ülkeleri içinde en düşük ücreti yine ülkemiz öğretmenleri almaktadır. Sayın Bakan önce bu durumu nasıl düzelteceğini açıklamalıdır.

Milli Eğitim Bakanı göreve geldiği ilk günden bu yana yaptığından, her ağzını açtığında öğretmenlerimize, eğitim ve bilim emekçilerine hakaret etmekten vazgeçmelidir. Eğitim emekçilerine hakaret ederek yaptığınız yanlışların üzerini örtemezsiniz.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yıllardır ülkenin dört bir yanında bin bir sorunla boğuşarak görevlerini yerine getirmeye çalışan öğretmenlerden özür dilemeli ve aklına estikçe eğitim emekçilerinin emeğini aşağılamaktan vazgeçmelidir.