Sendikaların daha iyi çalışması ve aktif eylemleri organize edebilmeleri için devletin kişi başına verdiği aidatı kaldırması, kişi sendikanın kendi hakkını gerçekten savunabileceğine inanıyor ise o ücreti kendinin vermesi gerekmektedir. Devletten alınan ücretle yapılan sendikacılık işte bu kadar olur.

Kamu Personeli içerisinde mübalasız en düşük ücret öğretmenlerindir. Göreve yeni başlayan 4 yıllık fakülte mezunu bir öğretmenimizin aldığı maaş 1550 TL dir. Buna karşın bir hizmetlinin maaşı 1800TL yi geçmiştir.

İktidarları döneminde öğretmen maaşlarını yüzde 242 artırdık diye övünen Maliye Bakanı, İktidarları döneminde maaş artışı yapmış oldukları diğer kamu personellerinin ücret artış oranlarını açıklayabilir mi?
Örneğin; Bir imam 2003 yılında ne kadar ücret alıyordu?Bugün ne kadar ücret alıyor? Bir Polis 2003 yılında ne kadar ücret alıyordu?Bugün ne kadar ücret alıyor? Maliye Bakanı bütün kamu personelinin maaşlarına,ek ödeme ve diğer sair ödemelerine yapılan zamları masaya yatırdığı zaman en düşük ücret artışının öğretmenlere yapıldığını görecektir.

Yine bunun yanında öğretmen maaşlarını iki kat artırmakla övünen Maliye Bakanına, iktidarları döneminde yapılan zamların kaç kat olduğunu birkaç kalem mal üzerinden hatırlatalım.

2003 yılında bir devlet memuru 30–40 bin TL arasında bir ücrete ev sahibi olabiliyordu. Bugün bir devlet memuru ev almaya kalksa ortalama 120–160 bin TL gözden çıkarmak zorundadır. Artış tam 4 kat… İktidara geldiğinizde bir litre benzin 1,55 TL iken bugün 4,60 TL dir. Yaklaşık 3 kat artış olmuştur. Bu örnekler çoğaltılabilir ancak akaryakıta gelen zam bütün tüketim maddelerine yansımaktadır.

Öğretmen maaşlarının son 9 yılda eriyip gitmesinde suç sadece hükümetinde değildir. Bu konuda tüm sendikalar da hükümet kadar suçludur. Devletin verdiği aidatlar ile sendikacılık yapmaya çalışanlar sendikacılık kültürünü değiştirmiş, salon ve internet sendikacısı olarak toplumun hafızasına kazınmaya başlanmıştır. Öğretmenlerin özlük haklarını iyileştirme ve menfaatlerini koruma amacıyla kurulan sendikaların siz öğretmen maaşları için ortak bir eyleme imza atabildiğini gördünüz mü? Göremezsiniz. Bu konuda polislerin bile tiye aldığı cılız eylemler, hükümete resmi yazı ile zam talepleri ve 5 yıldızlı otellerin salonlarında öğretmenlere zam için hükümete yapılan çağrılarla sendikacılarda öğretmenlerin gazını almaktadır.

Sendikacılığın mayasında muhalefet ve eylem bulunmaktadır. Sendikacılık muhalif duruş ve eylemlerle ortaya çıkmış bir kavramın olgusudur. Milli Eğitim Bakanlığı önünde öğretmenler için açlık grevi başlatan bir sendika olamaz mı?


Sendikaların daha iyi çalışması ve aktif eylemleri organize edebilmeleri için devletin kişi başına verdiği aidatı kaldırması, kişi sendikanın kendi hakkını gerçekten savunabileceğine inanıyor ise o ücreti kendinin vermesi gerekmektedir. Devletten alınan ücretle yapılan sendikacılık işte bu kadar olur. Ben de bir sendikanın yönetimindeyim fakat bu konu çözülmezse çoğu sendikalı arkadaşım gibi sadece sendikanın yönetiminden değil sendika üyeliğimden de istifaedeceğim.

Umarım Milli Eğitim Bakanlığı ve çoğu sendika tarafından unutturulmaya, geçiştirilmeye başlanan Öğretmenlerimizin Ek-Ödeme mağduriyeti unutmadık,unutmayacağız, unutturmayacağız. Gündemde kalması için hakkımızı alana kadar gayret gösterip çalışacağız. Üyelerimizin, çalışma arkadaşlarımızın seslerini duyurmaya devam edeceğiz.

Türkiye’nin geleceğini inşa eden ve çocuklarınızı emanet ettiğiniz öğretmenler yoksulluk sınırındadır. Bu sorunun çözümü için 50–100 TL ek ödeme vs artışla öğretmen camiasını artık susturamazsınız. En düşük öğretmen maaşı kesintisiz 2000 TL olmalıdır. Bir öğretmenin okulundaki hizmetliden 200 TL fazla ücret talep etmesi gayet normal bir istektir.

Sendikalı olsun olmasın herkesin ortak çıkarlar ve haklarımız için bir noktada birleşmesine, eğitimin daha kaliteli, daha etkili yapılabilmesi için elimizden geleni yapacağız. Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı Fatih Projesinin (Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) pilot uygulamalarının yapıldığı hatta projenin ortaöğretim kurumlarında tamamen başlayacağı şu günlerde şunu da unutmamak lazım ki “Eğitim çalışanlarını işlerine motive etmeden bırakın akıllı tahtaları uzay gemisi gibi sınıflar da yapsak eğitimden verim alamayız”


Saygılarımla…
Serhat İPEK
Eğitimbirsen Yöneticisi