Çocukluk Dezintegratif Bozukluğu

Anne babalar için en zor durumlardan biri, sağlıklı olan çocuklarının yıllar sonra hiç beklenmedik bir anda ağır düzeyde bir engelli olmasıdır. Yıllarca sağlıklı bir çocuğa sahip olmanın sevdiği sevinçle yaşarken, ansızın veya aşamalı olarak çocukları gerilemeye başlar ve bir engel durumuyla karşılaşırlar. Yaşamları kısa sürede kâbusa dönüşür.


Anne baba çocukta hızla gelişen bir gerilik fark eder ve gerekli önlemleri almaya çalışır. Kimi geçici bir durum olduğunu düşünür ve önemsemez; ama zamanla bu gerilemenin artığını görünce doktora başvurur ve acı gerçek ortaya çıkar: Çocuk, çocukluk dezintegratif bozukluğuna yakalanmıştır.


Çok nadir görülen bir bozukluktur. Çocukluk dezintegratif bozukluğu Heller hastalığı, Heller sendromu, Heller demansı, İnfantil demans veya dezintegratif psikoz gibi birçok adla da isimlendirilir. Çocuk, doğumdan en az iki yaşına kadar normal bir gelişim gösterir. Yani iki yaşına kadar her şey yolunda gider; bağımsız oturma, emekleme, yürüme gibi motor becerilerinin gelişimi, göz teması kurabilme, ilgiden hoşlanma, seslere tepki verme gibi sosyal becerilerinin gelişimi, agulama, badıldama, tek kelime, iki kelimelik cümleler kullanma gibi dil ve iletişimi becerilerinin gelişimi normal süreçte gerçekleşir ve tamamlanır. Daha sonra aniden bir gerileme olur ve var olan beceriler hızla kaybolur. Normal bir gelişim gösteren zihinsel becerilerde de ciddi bir kayıp izlenir. Zekâ seviyesinde orta ve ağır düzeyde bir gerileme görülür ve tipik otistik davranışlar ortaya çıkar.


Bozukluk daha çok 3–4 yaşlarında ortaya çıkar; fakat on yaşına kadar da çıkma olasılığı vardır. Bozukluğun semptomları bir an da görülebileceği gibi dereceli olarak da ortaya çıkabilir. Hastalığın görüldüğü yaşa kadar normal gelişim gösteren çocuğun bilişsel, sosyal ve iletişim becerileri 2–3 ay içerisinde yıkıma uğrar.


Ağır mental retardasyonla ve ilerleyici çocuk nörolojisi hastalıkları birlikte görülebilir. Epilepsinin görülme olasılığı yüksektir. Bozukluğun ortaya çıktığı ilk zamanlarda çocukta, huzursuzluk başlar. İlk fark edilen kayıplar, genellikle konuşma ve iletişim becerileridir. O güne kadar hem beden diliyle hem de sözel olarak iletişim kurabilen çocuk, bir anda sessizliğe gömülür ve ağzından tek kelime çıkmaz olur, çevresine olan ilgisi kaybolur ve tipik bir otistik gibi davranmaya başlar. Anne babasıyla oyunlar oynamaz ve oyuncaklarına olan ilgisi yok olur. Çevresiyle olan sosyal ilişkilerinde ileri derecede bir bozulma görülür. Akranlarına olan ilgisi yok olur ve onlarla iletişim kurmaktan kaçınır. İleri-geri sallanma, nesnelere anlamsız vurma, oyuncaklarıyla takıntılı ve amaca uygun olmayan bir etkileşim içine girme vb. davranışlar ortaya çıkar. İsmine tepki vermez ve adeta duyma duyusunu yitirmiş gibi işitsel uyaranlara karşı tepkisiz kalır. Bazı ebeveynler, çocuğun işitme duyusunu yitirdiğini düşünerek kaygıya kapılır ve doktora girsek gerekli tetkikleri yaptırırlar, bazıları da çocuğun herhangi bir olgu veya olaydan korkmuş olabileceğini ve zamanla düzeleceğini düşünerek belli bir süre bir şey yapmazlar.


Bozukluğun erkeklerde görülme olasılığı kızlara oranla 3–7 kat fazladır. Otizm tanısı alan çocukların ortalama onda birinde çocukluk dezintegratif bozukluğu olduğu tahmin edilmektedir. Sendroma neyin yol açtığı konusunda kesin bir bilgi yoktur.


Çocukluk dezintegratif bozukluğu DSM-IV tanı ölçütleri şöyle sıralanır:

A. Doğumdan sonraki 2 yıl içinde yaşına uygun sözel ve sözel olmayan iletişim, toplumsal ilişkiler, oyunlar ve uyumsal davranışların olması ile kendini belli eden görünüşte normal bir gelişmenin olması
B. Aşağıdakilerden en az iki alanda daha önce edinilmiş olan becerilerin (10 yaşından önce) klinik olarak önemli ölçüde yitirilmesi:


1. Sözel anlatım ya da dili algılama


2. Toplumsal beceriler ya da uyumsal davranış


3. Bağırsak ya da mesane kontrolü


4. Oyun


5. Motor beceriler


C. Aşağıdakilerden en az iki alanda olağan dışı bir işlevselliğin olması:


1. Toplumsal etkileşimde nitel bir bozulma (örneğin sözel olmayan davranışlarda bozulma, yaşıtlarıyla ilişki kuramama, toplumsal ya da duygusal karşılıklar verememe)


2. İletişimde nitel bozukluklar (örneğin konuşulan dilin gelişiminde gecikme olması ya da hiç gelişmemiş olması, bir söyleşiyi başlatamama ya da sürdürmede, dilin basmakalıp ve yineleyici bir biçimde kullanılması, çeşitli imgesel oyunlar oynamama)


3. Motor basmakalıp davranışlar ve mannerizmler de içinde olmak üzere davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntülerin olması


D. Bu bozukluk başka özgün yaygın gelişimsel bozukluk ya da şizofreni ile daha iyi açıklanamaz.


.ALINTIDIR.