Çocukluk Aşkı...

Bambaşka bir dönemdir çocukluk, bir rüya gibidir; insan bu rüyanın bir gün biteceğini bilmez ve ansızın rüyada uyanır gibi kendini yaşamın gerçekliğinde bulur. Her şey oyundur ve her şeyde bir oyun etkisi görülür. Gelecekle ilgili planlar yapılmaz, yapılsa da pek üzerinde durulmaz ve ciddiye alınmaz; çünkü bir gün sonra unutulur veya yerini başka bir plan alır. Geçmişe dönüş yoktur, bu nedenle pişmanlıklar pek görülmez. Yaşam bugün vardır, şimdi vardır ve bir oyundur yaşam...


Ansızın karşı cinsten birine ilgi duymaya başlar çocuk, onu sık sık görmek ister. Sevdiği kişiyi görünce, kalbi biraz daha hızlı çarpmaya, yüzü kızarmaya başlar. Yapacak işi olmadığında, daha doğrusu arkadaşlarıyla birlikte olmadığı zaman ve oyun oynamadığında onu düşünür.


Sağdan soldan aşka dair birçok şey duymuştur. Âşık olduğunu düşünür. Kimi çocuk aşkını gizler, “Kime âşıksın?” diye sorulduğunda yüzü kızarır, inkar etmeye çalışır, konuşurken kekeler. Kimi de aşkını gizlemez, arkadaşlarına anlatır, defterlerine, okul sıralarına onun adını yazar. Kimi sevdiğine aşkını mektupla ilan eder ve mektuba kalp çizmeyi ihmal etmez. Nedense büyükler gibi bir aşk arkadaşlığı yaşanmaz. Kimi zaman aralarında kıyasıya sözlü kavgalar olur ve birbirilerini çekiştirirler.


Beraber oyun oynanır, dans edilir, hediye alınıp verilir. Ateşli ve heyecanlı bir beraberlik asla görülmez. El ele, kol kola gezmeler yaşanmaz. Ayrılma, terk edilme, depresyona girme vb. olumsuzluklar olmaz. Bir oyun gibidir; başlar ve biter. Ağlamalar, sızlanmalar, yalvarmalar, af dilemeler, af edilmeler bu aşkın kurallarında yoktur. Kimi bir ay sürer, kimi bir sene... Ama mutlaka biter.


Çocukluk aşkında mantık aranmaz. Âşık olunan kişinin kimliği, yaşı, işi sorulmaz ve zaten hiçbirinin önemi yoktur. Çünkü geleceğe dair bir plan çerçevesinde düşünülmez. Kimi sınıf arkadaşına, kimi komşusunun nişanlı kızına, kimi öğretmenine, kimi de evli birine âşık olur.


Çocuğun yaşı büyüdükçe aşkında gerçeğe yakınlık görülür. Örneğin, yedi yaşındaki çocuk öğretmenine âşık olurken, on üç yaşındaki çocuk, sınıf arkadaşına âşık olur.


Çocukluk aşkı, çocukluğun en güzel ve en uzun oyunudur. Unutulmayan tek oyundur. Aslında çocukluk aşkı, aşk değildir; karşı cinsle oynanan veya oynanmak istenen bir oyundur.


.ALINTIDIR.