Alıntı goncafiliz Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Falanca zamanda, filanca yerde bir ressam ve öğrencileri yaşarmış. Ressamın ve öğrencilerinin yaptığı resimler tüm dünyada tanınırmış. Bir gün mezuniyetini bekleyen bir öğrenci ressama gelmiş.. Demiş ki “üstadım, mezun olmama az kaldı, mezuniyet projem nedir?..
Ressam ondan bir resim yapmasını ve şehir meydanına asmasını söylemiş. Resmin yanına da kırmızı boya kalemleri koymasını ve şöyle bir not yazmasını istemiş ” lütfen resim üzerinde hatalı gördüğünüz yerleri işaretleyin, bize yol gösterin..”
Öğrencisi hocasının dediği gibi yapmış, bir hafta sonra resminin yanına gittiğinde ise resim üzerinde kırmızıya boyanmamış bir nokta bile kalmadığını görmüş.
Öğrenci hemen ressama koşmuş, ağlayarak şöyle demiş ” üstadım ben bu işi bilmiyormuşum, meğer resmimin her yeri hatalarla doluymuş!..
Ressam gülmüş ve ondan tekrar bir resim yapmasını ve şehir meydanına asmasını söylemiş. Resmin yanına da resmi yaparken kullandığı boyaları ve fırçaları koymasını ve şöyle bir not yazmasını istemiş ” lütfen resim üzerinde hatalı gördüğünüz yerleri boyalar ve fırçalarla düzeltin, bize yol gösterin..”
Öğrencisi hocasının dediği gibi yapmış, bir hafta sonra resminin yanına gittiğinde ise resim üzerinde hiç oynama yapılmadığını hayretle görmüş ve ressamın yanına dönmüş.
Ressam olanları şu sözlerle açıklamış: ” sen ilk resimde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasızca eleştirebileceklerini gördün, hayatında hiç resim yapmamış insanlar bile gelip resmini karaladı.. Oysa ikinci resminde onlardan hatalarını düzeltmelerini, yapıcı olmalarını istedin.. Dokunan olmadı.. İşte bu sana son dersim olsun.. kötü yönde eleştirmek kolaydır, insanların büyük çoğunluğu bu şekilde yaklaşır..
Yapıcı eleştiride bulunmak ise erdemdir, eğitim gerektirir..”
hep hatırlatılan ve hatırladığım sevdiğim bir kıssa