Edebiyat, dil ile sanatın birleşmesinden doğmuş söz ve yazı sanatıdır. Dil ise, hem düşünce transferi sistemidir hem de edebiyatın aracıdır. Dolayısıyla dil ve edebiyat birbirinden ayrılamaz. Edebiyat dilde kökleşmiştir ve dil edebiyata dönüşmektedir. Dilin zenginliği ve inceliği konuşma dilinde değil, onun edebiyatında görülmektedir. Dil, edebî zevkle işlendiğinde güzelleşmekte, resimlerle zenginleşip, somut hâle gelmektedir. Dil ve edebiyat, insanların deneyimlerini birbirlerine aktarmaya yaradığından, yetişkinlerin de bu gerçeği çocuğun dil kabiliyetini artırmasında kullanmaları gerekmektedir.

Çocukların daha iyi öğrenmeleri, onlara kitap okumakla gerçekleşmektedir. Çünkü, kitaplar çocukların zihinsel gelişimlerine katkıda bulunmaktadır. Çocuk edebiyatı; ders kitapları ve oyun kitapları dışında kalan edebî eserlerden oluşmaktadır. Bu eserler okul öncesi dönemde resime yazı kadar ya da yazıdan daha fazla yer ayırdıklarından resimli kitap adını almaktadırlar. Böylelikle çocuk bir yaşına geldiği zaman kitapla ilişkisi kurulmaya başlamaktadır. Kitapla karşılaşma önce sadece resimle olmakta daha sonra resim-sözcük, resim-cümle, resim-cümleler, resim-öykü, az resim-çok metin ve nihayet resimsiz metinlere doğru bir gelişme süreci izlenmektedir. Resimli kitaplar, okul öncesi dönemde dil gelişimini destekler, çocuğun kendisini tanımasına, sosyalleşmesine yardımcı olur, bilgi ve haz verip yalnızlığı azaltırlar.

Çocuklar ve yetişkinler için, edebiyatta en önemli öge, kitabı anlatmakta kullanılan dildir. Dilin sanatsal kullanımı ise iyi bir kitabın en önemli özelliklerindendir. Çocuklara küçük yaşlardan itibaren nitelikli kitap okuma ve anlatma, onların deneyimlerini genişletmekte, sözcük bilgilerini artırmakta ve dile karşı hassasiyetlerini geliştirmektedir. Çocuk eğer okul öncesi dönemde tekerleme, hikâye, masal gibi edebî metinleri dinlemeyi öğrenirse okul döneminde okumayı da sabır ve zevkle öğrenecektir. Çocuğun zengin dil deneyimi için, çocuk edebiyatı her zaman hazır ve temin edilebilir bir kaynaktır.

Edebiyat, aşağıda belirtilen yollarla, dil gelişimine katkıda bulunmaktadır. Buna göre;

a. Edebiyat, çocuğun kendi öykülerini anlatması için model teşkil etmektedir:

Çocuklar, öykünün ne olduğunu bilmeden kendi öykülerini anlatamaz ve yazamazlar. Çok kitap okuyarak ve dinleyerek, iyi bir kitabı oluşturan özellikleri kısmen de olsa hissedebilirler. Çocuk, karakterlerin özelliklerini, olayların sırasını, doruk noktasının yerini, sonucun önceden belirgin olup olmadığı gibi soruların cevapların keşfederken kendi öykülerini yazma ve anlatmada da daha yeterli hâle gelir.

Çocukların, öykünün şeklini anlama ve sunulan edebiyat tarzına uygun değerlendirme yapmada yardıma ihtiyaçları vardır (modern masal mı, eski peri masalı mı? gibi).

Çocuklar ancak, edebiyatın belirli bir çeşidinin şeklini anlayınca, kendi edebiyatlarını yaratabilmektedirler.

b. Edebiyat, yaratıcı etkinlikler için basamak görevi yapmaktadır:

Edebiyat, çocuğun kendi kitaplarını yazması için kaynak teşkil etmektedir. Çocuklar orijinal öyküler anlatma ve yazma için teşvik edilmelidirler. Çocuklar, iyi bilinen bir öykünün temasından faydalanarak, başka bir öykü yaratmaları için teşvik edilebilirler.

Tüm çocukların, gerçekleşme olasılığı olmayan özlemlerinin bulunması kendi öykülerini yaratmalarına yardımcı olacaktır.

c. Edebiyat, çocukta dile karşı hassasiyet geliştirmektedir:

Çocuk edebiyatının dile karşı hassasiyeti artırıp, dili inceleştirmesi beklenir. Anaokulu öğretmenleri, iyi kitapları çocuklara okurken, bu kitaplardaki zengin ifadeleri tekrar tekrar çocuklara sunmak isteyebilir ve zevk alacakları, güzel ifadeler bulabilirler. Daha büyük çocuklar ise kendi beğendikleri kitaplardaki güzel sözcükleri ve canlı tasvirleri aramak için cesaretlendirilebilirler.

Mecazî dili anlamanın gelişiminde de, çocuk edebiyatının katkısı büyüktür. Çocuklar mizahı, bireylerin konuşmaları sırasındaki ifadelerinden keşfetmektedirler.

d. Edebiyat, çocuğun sözcük bilgisini artırmaktadır:

İki-üç yaş çocukları dil becerilerinin gelişimi ile meşgul olduklarından, yeni kelimeleri denemeyi, oyunlarında şarkı söylemeyi, defalarca tekrarlamayı çok severler.


Çocuğun ilk kitapları, çoğunlukla içlerinde nesnelerin şekil, resim ve yazılarını işaret ettiği, resimli kitaplardır. Daha sonra çocuk, basit konusu olan öykülere yönelmektedir. Bu öyküleri tekrar tekrar işitirken, çocuğun sözcük dağarcığına katkıda bulunulmakta ve sözcük bilgisinin artmasıyla da daha kompleks öyküler anlaşılabilmektedir.

Çocuğun kitapla karşılaşması, hem duyarak öğrendiği sözcükleri görerek tanımasını, hem de duymadığı sözcükleri görerek öğrenmesini sağlamaktadır. Çocuğun duydukları ile gördükleri arasında ilişki kurmaya başlaması, düşünmeyi öğrenmeye başlaması demektir ve öğrendiği dil, buradaki tek yardımcı araçtır.

Çocuklara öykü anlatma ve okuma işleri üç büyük amaca hizmet etmektedir. Bunlar;
1) İçinde bulundukları kültürün merkezini oluşturan edebiyatı çocuklara tanıtmak;
2) Bilgilerini pekiştirmek, bilgi çemberlerini genişletmek ve daha fazla bilgi arayışına yöneltmek,
3) Bellek, sıra takibi ve çözümleme gibi terimlerle dile getirilen dille bağlantılı becerileri çocukta geliştirmek. Bu terimlere uygun deneyim ve bilgi birikimine sahip olunduğu ölçüde, bu amaçlar daha iyi bir biçimde gerçekleşecektir.

İletişimsel yeteneklerin gelişimi için; dinleme, taklit etme, doğal olarak dili kullanma, kavram gelişimi, karşılaştırma yeteneği, kendisinin ve diğer insanların duygularını ifade etme, konuşma seslerini doğru olarak çıkarma, bağımsız olarak düşünebilme ve sonuç çıkarma davranışlarının kazandırılması amaçlanmaktadır. Bu davranışlar da ancak öykü anlatma aşamasında kazandırılabilmektedir. Eğitimcilerin ve ana babaların bu konuya ağırlık vermesi gereklidir.

Kitabın dil gelişimine yardımcı olabilmesi için; çocuklara bol resimli kitap okunmalı, çocuk kitaptaki resimleri anlatmaya, kitapla ilgili olarak sorulan soruları cevaplamaya, yarım bırakılan cümleyi tamamlamaya, yarım bırakılan kitabı anlatmaya, daha sonra da kitabı kendi cümleleriyle özetlemeye teşvik edilmelidir. Bunlar, edebiyatın çocukların dil gelişimini güdüleyip, uyaran yollarıdır. Çocuk edebiyatının zengin kaynağına dayanmayan dil programının kuvvetsiz kalıp gelişemeyeceği unutulmamalıdır.


Mübeccel GÖNEN
Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi
Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü
ANKARA