Çocuklar ve şiddet denilince akla , çocuğa uygulanan şiddet ve çocuğun başkalarına uyguladığı şiddet gelmektedir. Son zamanlarda basın yayın organlarında çocuklar tarafından işlenen veya çocuklara karşı işlenen ve herkesi dehşete düşüren şiddet suçları sık sık gündeme gelmektedir.


Çocuklarda kişilik gelişiminin temeli 3-6 yaş arasında atılmaktadır. Bu yaşlarda gördüklerini, duyduklarını içselleştirmektedirler.Bu yaşlardan sonrada öğrendiklerini pekiştirmekte, ve buna uygun davranışları sergilemektedirler. Şiddet ortamında büyüyen çocuklar bu davranışların normal yaşamın bir kuralı olduğunu benimsemekte ve bu davranışların, ruhsal yaşamlarında yarattığı sorunları hem yaşamakta hemde başkalarına yaşatmaktadırlar.

Şiddet bir insanın bir başkasına fiziksel, sözel veya cinsel saldırıda bulunmasıdır.Çoğunlukla güçlü olanın güçsüze uyguladığı bir davranış şeklidir. Duygusal istismar ve ihmalde bir şiddet veya saldırganlık ifade etmektedir.Şiddet yetişkinin ruh sağlığını bozarken, şiddetle baş etme imkanları sınırlı olan veya olmayan çocukların ruh sağlığını daha fazla bozmaktadır. Sadece şiddete uğramak değil, şiddete tanıklık etmekte çocukların ruh sağlığını bozmaktadır
.
Dayak çoğunlukla anne babanın veya bir başkasının (öğretmen, bakıcı, daha büyük çocuklar vb) öfkesini kontrol edemediği durumlarda uygulanmaktadır. Yani çocuklar aile içinde veya aile dışında şiddete uğramakta veya şiddete tanıklık etmektedirler. Çocuklara aile içinde şiddet uygulanmasının ekonomik, sosyal, kültürel, ruhsal nedenleri bulunmaktadır.Şiddet uygulayan anne babaların birçoğu çocukluklarında şiddete uğramış kimselerdir.Özellikle anneler eşleri tarafından hala şiddete maruz kalıyor olabilirler.



Eşinden şiddet gören bir kadın kendisi de çocuğuna şiddet uygulayabilmektedir.Bazı anne babalarda şiddeti bir eğitim yöntemi olarak uygulamaktadırlar.Bunun olumsuz bir sonuca yol açmayacağını, bu şekilde çocuklarını yanlışlardan koruduklarını düşünmektedirler.

Babanın eşine şiddet uygulamasına, aşağılayıcı ve incitici sözler söylemesine tanıklık eden çocuklarda, güvensizlik , çaresizlik ortaya çıkmakta ve bir müddet sonra ruhsal ve sosyal sorunlar başlamaktadır.Bu çocuklar kavga etmeye eğilimli, saldırgan ve kendilerine güveni olmayan çocuklardır. Kavga veya şiddet ortamında yetişen, babalarının şiddet uygulayarak annelerine istediklerini yaptırdığını gören erkek çocuklar, babalarını model almakta, sorun çözme yolu olarak şiddet uygulamayı öğrenmekte ve kız kardeşlerine veya kendilerinden daha zayıf çocuklara şiddet uygulamaktadırlar.Öfkelerini, içsel çatışmalarını , kendilerinden zayıf çocuklara şiddet uygulayarak gidermeye çalışmakta, ilerde de eşlerini döven erkekler olmaktadırlar. Bazı çocuklarda sinmekte, güvensiz, hakkını koruyamayan çocuklar olmaktadırlar. Çocuklar sadece aile içinde değil televizyonda ve internette, trafikte, okullarda, sokakta da şiddete tanıklık etmektedirler. Özellikle televizyonlarda ve internet oyunlarında gördükleri karakterleri kendilerine model olarak alabilmekte ve bazı şiddet yöntemlerini öğrenebilmektedirler. İzledikleri film, dizi ve oyunlardaki karakterleri model olarak alan çocuklar şiddet uygulamayı bir güçlülük olarak algılayabilmekte, haklarını şiddet uygulayarak koruyabileceklerini düşünmekte ve çevrelerindeki insanların kendilerinden korkmalarından dolayı kendilerini önemli hissedip, bu şekilde sahte bir güven kazanmaktadırlar.

Şiddet uygulayarak bir takım çıkarlar elde eden çocuklar ve şiddet uyguladıkları için çevrelerinde ilgi gören, övülen çocuklar şiddet davranışlarına devam etmektedirler.Arkadaşlarına şiddet uygulayan bazı çocuklar anne babaları tarafından, hakkını koruyor denilerek şiddete teşvik edilebilmektedirler.

Çocukları şiddetten uzak tutmak için neler yapılmalıdır?
Çocukları şiddete yönelten en önemli etken kendilerinin şiddete maruz kalmaları, şiddetin olduğu ve şiddetin olağan karşılandığı ortamda yetişmeleridir.Öncelikle şiddetin olmadığı bir aile ortamı yaratmak gerekir.

Öğretmenler, anne babalardan sonra çocukların en çok zaman geçirdikleri ve model aldıkları kimselerdir. Şiddet uygulayan öğretmenlerin çocukları şiddete yöneltmekteki etkileri çok büyüktür.Sınıf küçük bir toplumsal birimdir.Öğretmenlerin, sınıfı sorunların konuşularak çözümlendiği bir ortama dönüştürmeleri gerekir.Sınıf ortamında sorunları tartışarak çözümlemeyi öğrenen çocuklar aynı davranışı sınıf dışında da göstermektedirler.

Kitle iletişim araçlarındaki şiddet görüntülerinin mutlaka şiddeti özendirdiği şeklinde bir sonuç kanıtlanmış değildir. Kitle iletişim araçlarındaki şiddet görüntüleri şiddetin ortaya çıkmasına katkıda bulunan etkenlerden biridir.Öyleyse çocukları kitle iletişim araçlarındaki şiddet görüntülerinden mümkün olduğunca uzak tutmak gerekir.

Babanın eşi ile olan anlaşmazlıklarda eşine şiddet uygulamaması, sorunları ses tonlarını yükseltmeden konuşmaları ve haksız olanın özür dilemesi çocuklarına örnek olacaktır.

Çocuğun yanlış yaptığı durumlarda onu suçlamak, kaba kuvvete başvurmak yerine neden öyle yaptığını anlamaya çalışmak, yol göstermek aynı yanlışı tekrarlamaması konusunda etkili olmaktadır.Çocuğu suçlamak, kaba kuvvete başvurmak çocukta öfke ve haklı olduğu duygusunu yaratmakta, haksız olduğunu kabul etmek yerine yanlışını savunmaktadır.

Anne babaların çocuklarına, bir eğitim yöntemi olarak şiddet uygulamamaları gerekir.

Anne- baba ile çocuklar arasındaki sorunlarda, öncelikle anne babanın kaba kuvvete başvurmadan, ses tonlarını yükseltmeden konuşmaları, öfkelerini kontrol edemeyeceklerini anladıkları zaman bu konuyu daha sonra tartışmayı önermelidirler.

Şiddete başvuran çocukların bu davranışlarını önemsiz gibi görüp geçiştirmemek, bu davranışların nedenlerini araştırmak gerekir.


Çocukta şiddete eğilime neden olan bir hastalık var ise tedavi etmek, aileye bu konuda rehberlik etmek gerekir.

Sonuç olarak, şiddet çocuklar tarafından büyüklerden öğrenilen bir davranıştır.Çocukları şiddet uygulamaktan uzak tutmanın yolu onlara şiddet uygulamamak, şiddetin bir hak arama yolu olmadığını, sorunların konuşarak çözümlendiğini, yanlış yapanın yanlış yaptığını kabul edip özür dilediğini yaşayarak onlara göstermektir.

Dr. Mazlum Çöpür
Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı