Doç. Dr. Mücahit Öztürk


Boşanma ve Boşanmış Aile Çocukları


Her çocuk için doğal olan hayatını anne ve babası ile birlikte geçirmesidir. Anne, baba ve çocuklardan oluşan aile yapısı çocuğun ruhsal gelişimi ve sosyal uyumu açısından vazgeçilmezdir. Ancak bir o kadar vazgeçilmeyecek bir durum da ailenin çocuğa sevgi, mutluluk, neşe ve güven verebilmesidir. Ailenin huzurlu olmasının birinci şartı anne ve baba arasındaki uyum ve anlaşmadır. Eşler arasında anlaşmazlık ve geçimsizlik tüm ailenin, dolayısıyla çocuğun mutsuz olmasına neden olur.



Boşanma nedeniyle çocukta gelişebilecek sorunlardan kaçma bahanesiyle her ne pahasına olursa olsun evliliği sürdürmeye çalışan eşler vardır. Şurası unutulmamalıdır ki çocuk için sadece anne babayla birlikte yaşamak değil ailenin huzuru da önemlidir. Her gün kavga gürültünün olduğu, çocuğun gözü önünde annenin veya babanın dövüldüğü, hakarete maruz kaldığı bir aile ortamının çocuğa zarar vermediğini düşünemeyiz. Aslında boşanma tamamen bireyin kendi başına vermesi gereken bir karardır. Evliliğini sürdüremeyeceğini düşünen eş yada eşler boşanma kararını alırken bu kararın öncelikle kendi hayatları ile ilgili bir karar olduğunu düşünmek zorundadırlar.



Eşlerin ayrılması aynı zamanda ailenin parçalanması anlamına gelir. Amerika da yapılan araştırmalar her dört çocuktan birinin öz anne yada babasından ayrı bir hayat sürme zorunluluğunda kaldığını göstermiştir. Ülkemizde boşanma oranının Batı ülkelerinde olduğu kadar yüksek olmasa da gün geçtikçe bu oranın arttığı istatistiksel verilerden anlaşılmaktadır. Çocuklar için oldukça zedeleyici olan anne babanın boşanma olayı süreç içinde yapılan yanlışlıklar ile daha da zedeleyici bir hal alabilir.



Boşanmadan önce ve boşandıktan sonra bazı eşler, aralarındaki gerginlik ve anlaşmazlıkları çocuk üzerinde yaşar, kızgınlık ve öfkelerini çocukları kendi taraflarına çekerek atmak isterler. Kendilerinin iyi anne yada baba olduğu mesajını verebilmek için abartılı davranışlara başvururlar. Çocuğu diğer eşe karşı adeta bir silah olarak kullanır, bunun için karşı tarafı devamlı suçlama ve kötü gösterme çabasına girerler. Anne, babanın ne kadar kötü bir adam olduğu evle hiç ilgilenmediğinden bahseder, baba da annenin kendilerini terk ettiğinden aslında suçlunun anne olduğundan söz eder. Bütün bu olaylar çocuğun zihnini karıştırır.



Eşlerin boşanması çocuk için bir sürpriz olabileceği gibi geçimsizliğin uzun süredir yaşandığı ailelerde zaman zaman olan geçici ayrılıklar nedeniyle beklenen bir olayda olabilir. Aralarında ağır geçimsizlik olan eşler fiilen ayrılmasalar da duygusal olarak ayrılıkları evde çocuklar tarafından hissedilir. Bu eşlerin boşanması çocuk için şaşırtıcı olmaz. Olaylar nasıl gelişirse gelişsin eşlerin boşanması çocuğun hayatında bir dönüm noktasıdır. Artık çocuğun yeni bir hayata, başka kişi yada kişilere alışma zorunluluğu vardır.



Çocuk anne babasının ayrılacağını duyduğunda ilk önce ben ne olacağım sorusunu sorar. Çok doğal olarak çocuk bu kaos içinde kendi durumunun ne olacağı konusunda yoğun merak eve endişe yaşar. Bu merakı giderebilmek için anne babayı soru yağmuruna tutar. Bundan sonra ne olacaktır, kiminle birlikte kalacaktır? Evinden ve arkadaşlarından ayrılacak mıdır? Bir daha anne yada babasını görebilecektir?



Çocuğun boşanmayı algılayışı ve bu olaya vereceği duygusal tepkiler gelişim düzeyine göre değişir. Okul öncesi dönemde (0-5 yaş) çocuk için boşanma sadece bedensel bir ayrılış olup geçicidir. Bu yaştaki bir çocuk eşlerin birbirlerine karşı olan olumsuz hislerini anlayamaz. Boşanma onda korku ve şaşkınlık yaratır. Ne olup bittiğini anlamakta zorlanır. Özellikle boşanma sonrası çökkünlük belirtileri gösteren annelerin çocuklarında anneye aşırı bağımlılık anneden ayrılamama ve kazandığı tuvalet alışkanlığını kaybetme gibi yaşından küçük davranışlar görülebilir. Çocukların bir kısmı kızgınlıklarını dışarıya saldırganlık olarak aksettirirken bir kısmı ise anneyi kaybetme endişesiyle tamamen içe kapanır ve her ortama uyum gösterme çabasına girer.



İlkokul döneminde çocuk için boşanma artık sonuçları bilinen bir olaydır. Çocuk anne babası arasındaki duygusal bağın koptuğunun farkındadır. Anne babaya karşı aynı anda farklı hisler besleyebilir. Bazen annesini bazen de babasını hatalı bulur. Ayrılığın sebebi olarak bu yaştaki çocuk kendini suçlayabilir. Yaş ilerledikçe anne ve babası açısından olayı farklı farklı değerlendirmeye başlar. Kendini suçlaması azalır. Anne babadan birine kendini yakın hisseder. Ergenli döneminde boşanma asıl anlamıyla kavranabilir. Ergen özellikle geleceği ile ilgili endişeler taşır. Anne ve babaya karşı zaman zaman farklı duygular içine girer. Olayı iki taraf açısından da değerlendirmeye çalışır. Boşanma sonrası ailedeki rol ve sorumluluk dağılımı ile ilgilenir.



Bazı anne babalar ayrılma yada boşanma niyetlerinden çocuğa bahsetmenin gereksiz olduğunu, kararı kendileri aldıklarından bu konunun çocukların işi olmadığını düşünürler. Boşanma kararı anne ve baba tarafından alınır. Ancak çocukların eşlerin böyle bir tercihleri olduğunu bilmeleri gerekir. Yoksa çocuğun sabah kalktığında annesini evde bulamaması ya da okuldan eve geldiğinde babasının artık o eve gelmeyeceğini öğrenmesinin yıkıcı etkisini tahmin edebilirsiniz. Zaman zaman aileler ayrılığı gizleyebilmek için farklı bahaneler ortaya atarlar. Babanın uzaklara çalışmaya gittiği yada annenin hastalığı nedeniyle hastaneme yatmak zorunda olduğu gibi açıklamalar çocuğun zihnini karıştırır ancak gerçeği öğrenmesini engellemez. Bu tür açıklamalar çocuk ile ebeveyn arasındaki güveni sarsar ve ilişkiyi zedeler.



Anne babasının ayrılık kararını öğrenen çocuk aşağıdaki sorulara cevap arar:



Şu anda ailenin yaşadığı evi kim terk edecek?



Çocuğa yaşayacağı evle ilgili bilgi verilmeli, evi kimin terk edeceği açık bir dille anlatılmalıdır. Çocuk bundan sonra kiminle yaşayacağını bilmek isteyecektir. Çocuğa kiminle yaşayacağı söylenmelidir.



Anne ve babam niçin ayrılıyorlar?



Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun bir şekilde ayrılığın nedenleri anlatılmalıdır. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, söylenecekler kadar söylenmeyecekler de önemlidir. Çocuğa gereğinden fazla bilgi vermek ve sindiremeyeceği kadar detayları anlatmaya kalkışmak onun zihnini bulandırır ve sıkıntısını artırır. Konuşmaya başlarken keskin ifadelerden kaçınılmalı daha yuvarlak ve genel ifadeler kullanılmalıdır. Ayrılmanın nedenini açıklarken örneğin, baban başka biriyle yaşıyor diye söze başlamak çocuğun bu olaya saplanmasına ve başka açıklamalarımıza kulak vermemesine neden olur. Babanın başka biriyle yaşadığı ancak daha sonraki konuşmalarda açıklanmalıdır.



Ayrılmanın nedeni anlatılırken diğer ebeveyni suçlayıcı sözlerden kaçınılmalıdır. Çocuğun taraf tutmasını sağlamaya yönelik çabalar sevdiği ve özdeşim kurduğu kişiye karşı düşmanca davranışlar içine girmesine neden olabilir. Aslında çocuk hem annesini hem de babasını sever e özdeşim kurar. Sevdiği kişiler hakkında açılan karalama kampanyası her şeyden önce çocuğun kendi duygu ve düşüncelerine olan güveni zedeler. Bütün bunlardan çocuktan gerçeklerin saklanması gerektiği anlamı çıkmaz. Çocuğa gerçekler mutlaka söylenmelidir. Ancak bunun zamanı konusunda aceleci davranılması hatalıdır. Zaten siz söylemeseniz de çocuk mutlaka süreç içinde gerçekleri öğrenecektir. Önemli olan abartılı ve tamamen hissi olan yaklaşımlardan kaçmaktır. Eğer boşanma eşlerden birinin fiziksel ve cinsel istismarı nedeniyle gerçekleşiyorsa bu durum çocuğa gelişim düzeyine uygun bir biçimde hemen açıklanmalıdır. Burada şahıstan çok eylem üzerinde durmak tercih edilmelidir.





Ben niçin annemle yada babamla yaşayacağım?



Çocuğa niçin sizinle yaşadığını yada yaşamadığını anlatmak zorundasınız. Bunu anlatırken ben seni daha çok seviyorum sana daha iyi bakarım gibi açıklamalardan kaçınılmalıdır. Ancak burada da alkolizm, fiziksel ve cinsel istismar gibi durumlar hariç tutulmalı, böyle durumlarda çocuğun sizinle güven içinde yaşayacağı ve kendisine her hangi bir zararın gelmeyeceği açıklanmalıdır.



Evi terk eden annem yada babam nerede yaşayacak?



Çocuğun merak ettiği konuların biri de evden ayrılan ebeveynin nerede yaşayacağıdır. Çocuk evden ayrılan anne yada babasının evsiz ve açıkta kalacağı konusunda endişe duyar. Açık bir dille anne babanın nerede ve kiminle yaşayacağı çocuğa anlatılmalıdır. Evden ayrılan birey hakkında çocuğun duyduğu endişeler giderilmelidir.



Bir daha annemi yada babamı görebilecek miyim?



Özellikle okul öncesi dönem çocukları sıklıkla bir daha anne yada babasını görüp görmeyeceği sorusunu sorar. Çocuğun anne yada babasını ne sıklıkla göreceği eşlerin karşılıklı anlaşması yada mahkeme kararı ile belirlenmektedir. Ancak ideal olan çocuğun istediği zaman anne yada babasını görebileceği ortamı sağlamaktır. Bu mümkünse çocuğa istediği zaman anne yada babasını görebileceği söylenmelidir. Çocuğa bu konuda yalan ve yanlış bilgiler verilmemelidir. Ayrılık sonrası en kısa zamanda çocuğun evden ayrılan anne yada babasını hangi zaman göreceğini önceden mutlaka bilmelidir. Örneğin, çocuğun "her Cuma akşamı babam beni alır" düşüncesi olmalı, ne zaman birlikte olunacağı takvime bağlanmalıdır. "Fırsatım olursa görüşürüz" diyen, çocuğu yoğun belirsizlik içine sokan yaklaşılmadan kaçınılmalıdır.



Bana ne olacak?



Ayrılma sonrası çocuklar kendi gelecekleri konusunda endişeler yaşarlar. Hayatlarının bundan sonraki bölümünde neler olacaktır. Aynı okuluna devam edebilecek midir? Eski arkadaşları ile görüşebilecek midir? Aile büyükleri (dede, nine, teyze, hala, amca, dayı gibi) ile görüşmesi devam edecek midir? Çocuğun bu sorularına cevap verilmelidir. Özellikle eskiden yaşadığı evden ayrılması gerektiği durumlarda çocuk için ebeveyn ile olan ayrılma zorluğuna arkadaşları, öğretmenleri ve evinden ayrılığın getirdiği zorluklar eklenecektir. Evinden ayrılan çocuğun oyuncaklarını ve sevdiği ve bağlandığı bazı eşyalarını yanına almasına izin verilmelidir.



Annem ya da babam geri dönecek mi?



Her ayrılık boşanma ile sonuçlanmayabilir. Boşanma ile sonuçlanmayan ayrılıklarda geleceği tahmin etmek kolay olmaz. Çocuğun evliliğin geleceği hakkındaki sorularına cevap verirken olasılıkları akılda tutmalısınız. Ayrılığın ne kadar süreceği ve sonunda boşanmanın olup olmayacağı hakkında kesin fikrimiz yok ise çocuğa net mesajlar verici yaklaşımlardan uzak durmalısınız.



Boşanma ve ayrılığın ardından anne yada baba bu zor döneminde çocuğun nelere ihtiyacı olduğunu ve ona nasıl yardımcı olacakları konusunda bilgi edinmek ister. Anne yada babanın bu süreçte dikkat etmesi gereken hususlar şöyle sıralanabilir.



Çocuğunuza mümkün olduğu kadar fazla zaman ayırmalısınız. Onunla birlikte olabildiğiniz zamanlarda oyunlarına katılınız ve birlikte oyun oynayınız.
Çocuğunuzun duygularını rahat ifade etmesini sağlayacak ortamlar sağlayınız. Örneğin, "Babanın evden ayrılması bizi oldukça sarstı, seninde farklı duygular içinde olduğunu biliyorum" diyerek söze başlayabilirsiniz. Çocuğunuza onu dinlemeye ve anlamaya hazır olduğunuz fikrini vermelisiniz. Bunu yaparken ısrarcı olmayınız. Çocuk duygularını bir çırpıda ifade edemeyebilir. Onun ağzını arar ve ondan laf koparmak istercesine yaklaşmayınız.
Çocuğunuzun duygularını anlamaya çalışınız. Yargılayıcı ve suçlayıcı olmayınız.
Çocuğunuzun yanında eski eşinizi eleştiren, aşağılayan suçlayan sözlerden kaçınınız.
Bu süreçte çocukta yaşına göre beklenenin altında davranışlar görülebilir. Çocuk adeta geriye dönmüş ve bebeksi bir hal almış olabilir. Bu nedenle çocuğu cezalandırmayınız.


Kaynaklar:
www.pedam.com
www.populerpsikiyatri.com