Sen daha minicikken tanıştın vedalarla. Hasreti istemeden de olsa soktuk hayatına. Daha 7 aylıkken yaşamın yükü bindi omuzlarına. Biliyorum anlam veremiyorsun hergün sana “hoşçakal akşam gelicem bebeğim” diyip gitmeme.

Oysa annen hep yanında olmalı değil mi? Her ağladığında o silmeli gözyaşlarını. Her acıktığında doyuran annen olmalı. Altının değişmesi gerektiğinde annenin elleri değmeli tenine. En önemlisi kendini güvende hissetmek istediğinde annenin kokusu ve sıcaklığı dolaşmalı ciğerlerinde. Ama olmuyor bebeğim. Bu sana ilk hayat dersimiz işte.
Neler götürecek senden neler katacak bilmiyorum. Ama bildiğim tek bişey var. İşe başlamış olmanın bana kattığı bu suçluluk duygusu asla yok olmayacak.

Biliyorum hiçkimse mükemmel olamaz hayatta anne de olsa. Ama anlatamıyorum ki bu gerçeği kalbime. Hep biryerlerde bişeyler eksik kalıyor. Seni istediğim gibi büyütememek, istediğim gibi besleyememek, istediğim hiçbirşeyi yapamamak içimi acıtıyor. Acaba suçlarmısın ilerde beni. Benim anneanneni suçladığım gibi.

Küçüktüm bende annemin bana “hoşçakal akşam gelicem bebeğim” dediği zamanlar. Aynı senin gibi. Sonra büyüdüm okula başladım. Eve geldiğimde içeri girer girmez sessizlik korkutmasın diye mutlaka televizyonu açardım. Arkadaşlarımın çoğu gibi annemin hazırladığı öğlen yemeği beklemezdi beni. Karnımı doyurmak istiyorsam yemek yapmak zorundaydım.

Kış aylarını hiç sevmem ben biliyormusun. Çünkü ısınmak için soba yakmalıydım. Gökgürültüsünden korkmamayı öğrenmek zorundaydım. Yağmurdan ıslanan saçlarmı kendim kurutmak, soğuktan üşüyen ellerimi kendim ısıtmak kısacası annemin yapması gerken herşeyi kendim yapmak zorundaydım.

Sonra büyüdüm. Ve büyüdükçe anladım ki kadınlar çalışmalı. Bebeklerini evde bırakmalı ve çalışmalı. Hem onların eğitimi için bu gerekli. Hemde ev ekonomisine katkı.

Ve sen geldin. Büyürken savunduğum herşey altüst şu anda.Tüm mantığım yerlerde. Duygularımla savaş içinde. “Kızımın bana ihtiyacı var. Onun yanında olmalıyım. Eşimin maaşı neyimize yetmiyor fazlasına ne gerek var” diyor kalbim. Beynim “saçmalama onca sene okudun, ailenin tüm emekleri, yıllardır aynı yerde çalışıyorsun. Nasıl silersin bunca seneyi” diyor. Şu anda galip o. Ama daha ne kadar böyle gider bilmiyorum bitanem.

Kendimi suçluyorum sürekli. Sana her baktığımda içim eriyor. Acaba diyorum benim kızımda benim annemi suçladığım gibi beni suçlayacakmı. Çünkü biliyorum sende çok zorlanıyorsun. Sende annenin yanında olmasını istiyorsun.

Annen senin için sana bu yaşta vedayı öğretmek zorunda kaldı bebeğim. Bu kötü bir ikilem işte böyle. Ama şunu unutma yanında olamadığım heran aklım sende.

Umarım kolay alışırsın annenin yokluğuna kızım. Seni seviyorum.