Postmodernizm ilk kez ikinci dünya savaşından sonra Arnold Toynbee tarafından ortaya atılsa da, bir anlayış olarak görülmesi ilk kez mimarî alanından çıkmış. İlk kez Charles Jencks tarafından Saint Louise'deki modern binaların yıkılıp yerlerine zamanın yeni bakış açısıyla yeni binalar yapıldığında ortaya atılmış.



Daha sonra diğer sanat ve meslek dallarına geçmiş ve yeni yaklaşımlar oluşturmuş.





Postmodern felsefe, genel olarak belirgin bir şekilde Platon'dan günümüze uzanan felsefe geleneğinin ("metafiziksel felsefe" olarak adlandırılan) yadsınması girişimidir. "Özcülük", "temelcilik", "gerçekçilik", "nesnellik", "özne" ya da "ben" gibi modern felsefeye içkin kavramların genel geçerlilikleri sorgulanmakta ve büyük ölcüde yadsınmaktadır. Postyapısalcı felsefe ise, farklı düşünürlerce farklı şekillerde ortaya konulmuş yapısalcılık-sonrası belli bir felsefe eğiliminin genel adıdır ve postmodern düşüncenin en önemli kuramsal ayağını oluşturmaktadır.



Buradan da anlayacağınız üzere aslında postmodern yaklaşım yeni bir oluşum olmaktan çok -ilk olarak eski binaların yıkılmasından sonra yenilerinin yapılmasından doğduğu gibi- "eskiyi inkar etme eğilimi"dir. Daha da açıklamak gerekirse, postmodernizm eskinin içinde bulunduğu kuralları yıkmak, yok saymak, eskisinden daha farklı -?- yapmak gibi ilkeler barındıran bir yaklaşımdır. Postmodern darbe olarak nitelendirilen ve bu kelimeyle tanışmamı sağlayan darbenin bu şekilde tanımlanmasının sebebi de aslında daha öncekiler gibi top tüfekle değil, akıllıca ve kansız bir şekilde yapılmasındandır. Peki bu tanımlar yeterince açık mıdır? Örneğin, eski evlerde bulunan cumbaların kaldırılması ve evlerin cumbasız - etrafı ve üstü kapalı olan balkon- yapılması büyük bir farklılık mıdır? Kime göre farklılık , kime göre ne kadar büyük bir farklılıktır? Bu mimarlıkta postmodern bir yaklaşım mıdır?




Bütün bu tanımların hiçbiri hâlâ bize sadece bir anlayışı vermekte ancak bunu tam olarak modernizmden ayıramamakta -ya da ben bu farkı görmemekteyim. Çünkü bir yaklaşımın yeni bir akım olabilmesi için daha öncekilerden ya da eş zamanlı yaklaşımlardan bir çizgiyle ayrılması gerekmektedir. Örneğin "sanat için sanat" akımı, yaşamı sanki sanatçının yaşayan kişi değilmiş gibi tamamen dışarıdan irdeleyen eserler vermesi ve daha derin betimlemeler içermesi gibi belirgin özellikeriyle diğer akımlardan ayrılabilir.



Şimdi bambaşka bir yerden bakalım meseleye: postmodernizm doğru bir tanımlamamıdır? Postmodernizm, kelime kökü itibariyle içinde çelişkiler barındırmakta ve temelinin sağlam olmadığını, yanlış bir anlayış olduğunu haykırmaktadır. Postmodern, "modernin ötesinde, sonrasında" demektir.


Peki modernizm nedir?

"...Modernizm ticaretten felsefeye her şeyin sorgulanmasının gerekliliğini savunur. Böylelikle kültürün öğeleri yeni ve daha iyi olanla değiştirilebilir. Modernizme göre 20.yy'ın ortaya çıkardığı yeni değişiklikler ve yenilikler kalıcıydı, aynı zamanda yeni oldukları için iyi ve güzeldi ve toplum dünya görüşünü bu öngörülere göre gözden geçirip uyarlamalıydı."



Bu açıklamadan da anlaşılacağa üzere ve aslında hepimizin bildiği gibi modern olan, yeni olandır o zaman postmodern nedir? Daha yeni olan mı? Daha yeni olan diye bir tanım yapılabilir mi? Ortada bir yeni ve bir de daha yeni varsa, eski hangisidir? Eğer bir eski varsa diğeri yeni olan değil midir? "kusursuz" deriz de "çok kusursuz" denilebilir mi? ya da "çok muhteşem"?



Postmodernizm olarak tanımladığımız anlayış aslında modern yaklaşımdır ve aslında günümüz sanat anlayışının kuralsız eserler vermeyi kabul ettiği unutulup bunun yeni bir akım olması gerektiği düşüncesi kafalarda hüküm sürdüğünden bu durum yeni bir anlayış olarak kabul edilmiştir. Gelin görün ki bu modern zamanın sanat anlayışı benim içime hiç mi hiç sinmemiştir.





Alıntıdır