Öğretmenler, uyum programına alınan çocuklarını bir an olsun yalnız bırakmayan velilerden dertli. Okula başlayacak çocuğun ihtiyaçlarını giderecek yaşa geldiğine dikkat çeken uzmanlar, anne-babalara tavsiyelerde bulundu: "Küçük öğrencilerden kademeli olarak uzaklaşın. Öğretmenle çocuğun arasına girmeyin. Onların okuldaki gölgeleri olmayın."

Anaokulu ve ilkokul birinci sınıfa kayıt yaptıran minikler için ders zili bir hafta erken çaldı. Öğrencilerin, okula iyi bir başlangıç yapabilmeleri ve kurallara alışmalarını kolaylaştırmak için düzenlenen uyum programına anne-babalar da ortak oluyor. En az çocukları kadar heyecanlı olan veliler, okullara rahatça girip çıkıyor. Fakat çocuklarını ders bitimine kadar bekleyen kimi veliler, öğretmenlere zor anlar yaşatıyor. Kimi kapısı açık olan sınıflardan çocuklarını izliyor, kimi de çocuğunu tuvalete götürüp getiriyor. Uzmanlar, teneffüs zili çalana kadar çocuklarını saatlerce kapıda bekleyen ebeveynleri özellikle de anneleri uyarıyor: "Çocuklar, bu süreçte kademeli olarak rahat bırakılmalı. Zira çocuk bu haftadan sonra yalnızlığa düşebilir."

Aile Danışmanı Nimet Kirişçi, anne-babaların okula başlayan evlatlarının üzerine titremelerinin normal olduğunu ancak yeni bir başlangıç yapan çocuğa 'ayrışma ve bireyselleşme' fırsatı verilmesi gerektiğini söylüyor. Çocuğun 18-24 ayda mesafeli olarak anneden ayrışmaya çalıştığını ifade eden Kirişçi, bazı annelerin ise kendi patolojileri yüzünden buna izin vermediğini ve çocuğun kendisi olmasını sürekli engellediğini belirtiyor. Bu çocukların sürekli korunan, kollanan, hiç kendisi olamayan bireyler olacağını dile getiren Kirişçi, "Annelerin bu süreçte kademeli olarak çocuklarını rahat bırakmaları gerekir. Okula başlayan çocuk tuvalet ihtiyacını giderebilir, yemeğini kendisi yiyebilir. Bu dönemde bunlar yapılmazsa çocuk bu haftadan sonra yalnızlığa düşebilir. Bu da çocuğun bağımlı kişiliğe sahip olmasına zemin hazırlar." diyor.

Pedagog Adem Güneş ise anne ve babaların kendilerini "sosyal refakatçi" olarak görmesi gerektiğinin altını çiziyor. Güneş, "Veli çocuğuna yapışmamalı, öğretmenle çocuğunun arasına girecek hareketlerde bulunmamalı. Öğretmen de, "Bir an önce annesinden koparıp sınıfa alıştırayım." dememeli. Çocuk, hiç tanımadığı bir ortam ve insanlarla karşılaşıyor. Öğretmeninin duruşu, sesi, hitap tarzı yabancı. Sınıf arkadaşları hep yeni yüzler. Bu yüzden ilk olarak ortama alışamaz, güvenemez. İşte bu durumda veliler sosyal refakatçi olmalı." diye konuşuyor.

Öğrenciyi sınıfta değil okul bahçesinde bekleyin

İlk haftalar, çocuğunuzu okul çıkışında bizzat kendiniz alın.

Öğretmeniyle tanışın. Ona yakın bir arkadaşınızmış gibi davranın.

Çocuğunuzun yeni arkadaşlıklar edinmesine yardımcı olun.

Onu ağlatarak, kaçarak okulda bırakmayın. Bu okul fobisine yol açabilir. Fakat her fırsatta da yanına gidip sorular sormayın.

Yeni sınıf arkadaşlarıyla vakit geçirmesine fırsat verin.

"Her şeyini artık öğretmeninle yapacaksın artık onun her sözünü dinle" yerine, "Öğretmenin sana okuma-yazma öğretecek, sana yardımcı olacak" gibi sözler söyleyin.

Tuvalete gitme, yemek yeme gibi temel ihtiyaçlarını tek başına yapabilecek yaşa geldiğini telkin edin.

Çıkışta koridor yerine bahçede bekleyin.

Zaman