GÖRME ENGELLİ ÇOCUĞUM VAR NE YAPMALIYIM?
Engelli Çocuğa sahip olan ailelere yardımcı olmak için onların yaşadıkları duygu yoğunluğunu çoğumuz anladığımızı ve paylaştığımızı söyleriz. Böylesi bir durumda aile bize rahatlıkla "sizin de özürlü çocuğunuz mu var?" diye sorabilir. Cevabımız yok ama..... diye başlayarak ne kadar yoğun biçimde paylaştığımızı ifade eden tümceler biçiminde devam ederse etsin bütün bu olumlu atılımlara karşın duygulara katılım oldukça yüzeysel olup, aileninkine benzer olması da olanaksızdır. Hatta Engelli Çocuğa sahip iki ailenin, çocuğun içinde bulunduğu duruma tepkileri de farklıdır.( Burnlund 1976) "Sahip olduğumuz bütün bilgiler kaçınılmaz bir biçimde özneldir. Bireyler kendi görüşlerinden hareke ederek geçmiş deneyimlerine ve değişen amaçlarına uyan bilgileri seçerler." demektedir. Böylece engelli çocukların ana-babaları ancak, birbirleriyle deneyimlerini paylaşabilirler. Birbirlerini büyük ölçüde anlarlar. Ancak, her birinin çocuğun özürlülüğünden kaynaklanan engelli oluşa karşı gösterdikleri duygu ve düşüncelerde farklılıklar vardır. Bu farklılıklar sadece aileler arası değil aile bireyleri açısından da söz konusudur. Çünkü çocuğun taşıdığı anlam bireyler açısından değişkenlikler göstermektedir. (Ataman,A)
Bazı davranışlar aslında o yaşın özelliği olarak ortaya çıkmakta ise de, anne babalar, bunların hemen çocuğun görmemesinden kaynaklandığını zannedip telaşa kapılmaktadırlar. Bazen de kendi çocuk büyütme yöntemlerinin hatalarını çocuklarının görmemesine atfetmektedirler. Bu nedenle, ilk önce, çocuk psikolojisi ve / veya gelişimi kitaplarından “çocuk gelişim özelliklerini öğreniniz ve karşılaşılan güçlüklerde çocuğunuzun görmemesine sığınmayınız.
Diğer önemli nokta ise ailelerin beklenti düzeylerinin yüksek olmasıdır. Görmeyen çocuklarından, henüz ulaşmadıkları aşamanın özelliklerini beklemektedirler. Böylece hem kendileri hem de çocuk stres yaşamaktadır. Bir davranış veya becerinin ortaya çıkabilmesi için önce çocuğunuzun bünyesi yeterince gelişmiş olmalı (hazır olmalı), kasları, sinir sistemi, beyin gelişimi uygun olmalıdır. Ancak o zaman sizin sunacağınız olanaklar etkili ve yararlı olur. Çocuğunuzdan yapmaya hazır olmadığı şeyleri beklerseniz onu hırçın ve inatçı yaparsınız.
Çocuğunuz sizin istediğiniz hızda değil, doğuştan getirdiği büyüme hızında gelişecektir. Her çocuğun büyüme hızı birbirinden farklıdır; b,r beceriyi biri 2 ay önce, diğeri 3 ay sonra yerine getirebilir. Sizin çocuğunuz geri kaldı zannedip telaşlanmayın ama gereken olanakları sunmaya devam edin. Çocuğunuz bütün gelişim alanlarında aynı hızda ilerleme göstermez, telaşlanmayın. Örneğin; yürümeye çabalayan her çocukta konuşmadaki ilerlemeler yavaşlar, yürüdükten sonra kelime sayısında ve cümle kurmada ilerleme olur. Çocuğunuzun doğuştan bazı özellikleri kalıtımsal getirdiğini, yani aileden birine çektiğini unutmayın, hemen görmemeye bağlayıp üzülmeyin.
Görmeyen çocuğunuzda görenlerden farklı olarak şu özelliklere dikkat etmelisiniz. Gören çocukların kendiliklerinden öğrendikleri şeyleri, görmeyen çocuğunuzun öğrenebilmesi için sizin desteğinize mutlaka gerek vardır.
Çocuğunuzda görmenin yerini, özellikle okul öncesi dönemde dokunma duyusu ağırlıklı olarak alır.Yani çocuğunuzun özellikle elleri gözlerinin yerine geçecektir. Dış dünyayı görerek tanıma yerine elleri ve dokunma duyusunun tümü ile yoklayarak tanıyacak ve zihninde kavramlar geliştirecektir. Görmeyen bebekler cisimleri ağızlarına görenlerden daha sıklıkla götürürler çünkü ağızları ile de tanırlar. Mikrop bulaşır diye engellemeyin. Elleri göğüs hizasında birleştirmek çok önemlidir, ilerde iki el kullanılarak yapılacak pek çok becerinin iki el tutma, sallanan bir oyuncağı iki el ile yakalama gibi faaliyetlere teşvik edin. Gören bebeklerin kendiliklerinden yaptığı el ile ayak yakalama oyunlarını görmeyen bebeğinize siz yaptırın; tek el ile ayak yakalama, iki el ile tek ayağı yakalama, çapraz el ve ayak yakalama gibi. Bir yaş öncesinde, bütün tekerlemeli oyunlardan gören kadar görmeyen bebek de zevk alır, tel sarar, bir kuş konmuş (avucuna) gibi oyunlar parmak, bilek, el kaslarının gelişimi için faydalıdır.
Görmeyen bebekler kendiliklerinden emeklemezler, gören bebekler, hoşlarına giden bir nesneye ulaşmak için çaba gösterirler, görmeyen bebekleri ise sesli oyuncaklara ulaşmak için çabalamaya teşvik etmelisiniz. Görmeyen çocukların çok sık başlarını (boyunlarını) öne eğerek durdurdukları görülür. Bunu önlemek için, bebeğinizi sadece sırt üstü yatırmaya alıştırmayın. İhtiyaçları karşılandığı ve keyifli olduğu zamanlarda bebeğinizi alçağa (örneğin yere) yüzükoyun yatırın ve siz yüksekte (somyada) oturun. Ona yüksekten konuşun, oyunlar yapın, böylece boynunu yukarı kaldırma ve tutma egzersizleri yaparak boyun kaslarını geliştirmesini ve başını dik tutmasını sağlamış olusunuz. Bunu yapabilmesi için kolları üzerinde hareket ettirilmelidir. Bebeğinize yastıklar yapın ve içini farklı cisimlerle doldurun (nohut, fasulye, pirinç, mercimek gibi).
Bebeğinizin bu farklı yastıklar üzerinde yüzükoyun ve sırt üstü yatarak değişik dokunma uyaranları ile sert- yumuşak, iri-minik kavramlarını hissederek öğrenmesini sağlayın. Yürümesi için yine sizin teşvik etmeniz gerekmektedir. Yürüdükten sonra değişik hareketleri siz öğretmelisiniz. Koşmak, zıplamak, dizini bük, eğil, çömel, kolunu kaldır, kolunu uzat vs. gibi. Bunları öğretirken; siz o hareketi kendi elleriniz ile onun kol ve bacakları üzerinde yaptırmalısınız. Aynı zamanda da hareketleri isimlendirmeli ve tarif etmelisiniz. Bunları görmediği için kendi başına öğrenemez.
Ayak tabanları da avuç içi ile eş değerde beyne bilgi gönderiri. Hava ve ısı şartlarına uygun olarak, çocuğunuzun çıplak ayak ile her yerde dolaşmasına izin verin ki zemin ve yüzey farklılıklarını öğrensin. Evde; taş, parke, marley, fayans, mermer, halı, kilim,... dışarda; çimen, toprak, kum, çakıl asfalt vs. Aynı zamanda cisimlerin özelliklerini öğrensin, ince-kalın, soğuk-sıcak, sert-yumuşak, kısa-uzun, büyük-küçük ve cisimlerin yapıldığı maddeleri öğrensin; plastik, tahta, kumaş, cam, metal bunları sürekli isimlendirerek anlatmalısınız. Dokunarak hissetmeden, sadece anlatılanları dinlemek hiçbirşey ifade etmez. Bütün çocuklar oyun ile öğrenir. Çocuklarla ders çalışırsanız, hiç istekli olmazlar. Günlük yaşam içinde pek çok işi, faaliyeti oyuna dönüştürebilirsiniz. Evde batıcı, yaralayıcı, canını yakıcı nesneleri toplayın, görmeyen çocuğunuz da dolaşmaktan, hareket etmekten korkmasın. Özgürce dolaşsın ki dış dünya ile baş etmeyi öğrensin. Yeni yürümeye başladığında itilen, çekilen, ses çıkaran, hareket eden oyuncaklar alın. Oyuncakları da malzeme olarak çeşitlilik göstersin. Tahta, kağıt, karton, bez, plastik, metal gibi. El ile sıkılan oyuncaklar da el kaslarının gelişmesine yardımcı olur.
Çocukluk dönemi, özellikle 0-6 yaş tüm çocuklar için somut olarak yaşanılarak öğrenilen bir dönemdir. Görmeyen bebek ve çocuğunuzu da somut olarak yaşatarak zihninde kavram oluşturabilirsiniz.
Seçtiğiniz oyuncaklarla pek çok kavramı çocuğunuza dokunma duyusu ile hissettirerek öğretmelisiniz. Düz, pütürlü, sivri, yamuk, eğri, yuvarlak, köşeli gibi. Görmeyen çocukların müzik ilgilerinin fazla olduğu görülmektedir. Çocuğunuzun sesi işiterek, müzik dinleyerek zamanını geçirmesine fırsat vermeyin. Hem zihninde kavram gelişmesi sınırlı kalır, hem de gittikçe hareketsizleşir.
1-1,5 yaş civarlarında vücudunun büyük organlarını, kol, bacak, baş, karın onun vücudunda ve kendi vücudunuzda öğretin. Daha sonra başının bölümlerini; ağız, burun, kulak, saç, kaş, diş ve el ve ayak parmaklarını öğretin. Bütün bunları önceleri kendisinde sonra karşısındaki kişide göstermelidir, isimlendirme çok daha sonra yer alır. Hemen hemen aynı sıralarda hayvan seslerini öğretebilirsiniz. En iyi öğrenmeyi sağlamak için gerçeğini dinletmeli, hatta mümkün olanları yoklatmalısınız. Gören çocuklar dış dünyadaki nesneleri bir bakışta görürler. Görmeyen çocuklar ise bir nesneyi ellerine aldıkları zaman bir parçasını, sonra diğerini, sonra sıra ile kalan kısımlarını yoklarlar. Bu nedenle, parçadan bütüne doğru ilerlenir. Böylece, görmeyenlerin zihninde kavramlar parçadan bütüne doğru gelişir. Görmeyen çocuklara da bir şey öğretirken mutlaka alt basamaklara bölmeliyiz, sonra da aşama aşama öğretmeliyiz. Mekân algısı ve zihinsel harita geliştirebilmesi için önce odasını, kapıda başlayarak duvarları yoklatarak ve sıra ile eşyaları tanıtarak öğretmeliyiz. Evde eşyaların yerini değiştirmeyelim ki evin düzenini, odaların yerini, zihninde harita oluşturarak öğrensin.
Çocuğunuzu parklara götürün, koşturun, kaydırın. Kendi başına hareket edebilmesi için “bağımsız hareket yöntemlerinin” öğretilmesi gerekmektedir. Yemek yeme becerilerini kazanabilmesi için kaşıkla yedirin, pütürlü yemeye alışabilmesi için yemekleri püre şekline dönüştürmekten sakının. Görmezlik tiklerinin gelişmesini önlemek için, hareketsiz kalmasını, canının sıkılmasını önleyin. Mümkün olduğu kadar onu her yaşta ve tüm vücudunu içeren hareketlere ve faaliyetlere yönlendirin.
ALINTI...