Çocuklara Cinsellik Nasıl Anlatılmalı?

Cinsellik ülkemizde konuşulması ayıp karşılanan ve dolayısıyla konuşmaktan kaçınılan bir konudur. Peki cinsellik üzerine böylesine bir suskunluk varken, dünyaya nasıl geldikleri ile ilgili birbirinden yaratıcı sorular sorma yetisine sahip çocuklarımızın bu meraklarını nasıl gidereceğiz? Gidermezsek ne gibi sorunlarla karşılaşabiliriz?
Çocukların büyüdükçe çevrelerinde ve kendilerinde gördüklerine karşı duydukları merak kadar cinselliğe duydukları merak da doğaldır. Ancak ülkemizde, çocuklara yönelik verilmesi uygun bulunan cinsel gelişim ve eğitim konusunda hala bir fikir birliği bulunmamaktadır. Çocuklara cinsel eğitim verilmeli mi yoksa kendi başlarına mı bu bilgilere ulaşmalılar? Verilecekse anlatım gerçekçi mi olmalı, fantastik kurgularla mı iletilmeli? Araştırmalar gösteriyor ki cinsel eğitimde anne-baba, çocuğun sorularına zihnini karıştırmayacak yalınlıkta, yaşına uygun olarak kısa, öz ve doğru cevaplar vermelidir. Cevap verirken tereddütlü, endişeli ya da heyecanlı bir imaj çizmemelidir. Soruları doğal bularak yanıtlamak, çocukla güvenli bir iletişimin temelini oluşturma anlamında önemlidir. “Ben dünyaya nasıl geldim?”, “ Nasıl doğdum?“, “Annemin karnına beni kim koydu?” gibi sorularla karşılaşmadan önce anne-babanın zihinsel bir ön hazırlık yapması, hem kendilerinin, hem de çocuğun bu öğrenme sürecini daha rahat ve sağlıklı geçirmesine yardımcı olur.
Her ne kadar hazırlıklı olursanız olun, soru ile karşılaşma anı hazırlıksız yakalanmış hissi ya da şaşkınlığa sebep olabilir.
Böyle bir anda soruya ne cevap verdiğiniz kadar, soruyu nasıl yanıtladığınız da mühimdir. Sorulan soruları geçiştirmek, dalga geçmek, böyle sorular sorduğu için çocuğu cezalandırmak, aşağılamak olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Aynı şekilde soruları yanıtsız bırakmak, cinsellikten bahsetmemek de çocukta cinselliğin bastırılması gereken bir duygu olduğu algısı oluşturacaktır. Bu haliyle cinsellik, hiçbir şey hissedilmemesi, üzerine düşünülmemesi gereken bir imgeye doğru evrilirken, çocuk kafasındaki soruları başka kaynaklardan yanıtlamaya yönelecektir. Asıl tehlike arz eden kısım da burasıdır. Anne baba tarafından cevaplanmayan bu sorular, hem onlara yönelik güven kaybına hem de uygunsuz kaynaklardan alınan yanlış bilgilerle kafa karışıklığına ve çarpık cinsellik algısı oluşumuna sebep olabilir. Buna doyumsuz bir cinsel merak, suçluluk, utanç, kaygı ve depresyon da eşlik edebilir. Çocuğa verilecek gerçek, kısa ve net cevaplar bu tip tehlikelerin oluşumunu engeller.
Çocuklarda doğum ile ilgili meraktan önce cinsiyet farkına yönelik farklar oluşur.
Anne ile baba ya da kardeşler, yakın çevredeki çocuklar arasındaki cinsiyete bağlı fiziksel farklılıkları gözlemleyen çocuk ilk olarak bu farkları anlamlandırmaya çalışır. Erkek kardeşinin cinsel organı ile kendisi arasındaki farkı gören kız çocuk, ya da annesinde olan memeleri babasında göremeyen çocuk bu farkın neden olduğuna dair sorular sorabilir. Bu sorular, kadın ve erkeğin bedenlerinin farklı olduğu, yalnızca kadınların doğum yapabildikleri ve bebekleri besleyebilmeleri için memelerinin olduğu gibi cümlelerle açıklanabilir. Verilen bu cevapları çocuk pek kavrayamasa da o anki merakının giderilmesiyle rahatlamış olacaktır.
Doğum ile ilgili gelecek sorular leylekler bir yana bırakılarak, yalınlık ve gerçeklikle yanıtlanmalıdır.
Annenin içinde, yediğimiz yumurtalara benzemeyen, mercimek tanesi kadar küçük bir yumurtanın olduğu, babanın yumurtanın bebeğe dönüşmesi için anneye tohum verdiği söylenebilir. Bu tohum ve yumurtanın bir araya geldiğinde bebeğin oluştuğu, 9 ay anne karnında sıcak bir yuvada büyüdüğü, dünyaya gelmeye hazır olduğunda da annede bulunan bir delikten dünyaya geldiğini söylemek uygun olacaktır.
Çocuğa yönelik cinsel eğitim için tavsiye edilen belirli bir yaş yoktur.
. Ancak uzmanlar, çocuk 10 yaşına gelmeden önce bu bilgilerle donatılması gerektiğini savunur. Kız çocuğa verilecek cinsel eğitimin anne tarafından, erkek çocuğun ise baba tarafından verilmesi tavsiye edilmektedir. Eğer kız çocuk babaya ya da erkek çocuk anneye yöneltiyorsa sorularını yine sorunun muhattabı kişiler uygun bir dille yanıt vermelidir.
Kaynak:
https://www.odtugvo.k12.tr/media/497...sel_e_itim.pdf