Çocuk Gelişiminde Baba’nın Rolü ve Doğru Bilinen Yanlışlar

Çocuk gelişimi üzerine bir dizi yazı yazılıp çizilmekte… Tıpkı bir yemek formülü verir gibi çocuk yetiştirmenin formüllerinden bahsedilmekte. Orta yaşı devirmiş bir kişi olarak gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki bu yazıların pek çoğunu esefle okuyorum… Çocuk büyütmek bir gönül işidir. Sevgi ve emekle gerçekleşir ve aslında her bir çocuğun farklı karakterlerde dünyaya geldiği gözetilirse öyle standart bir formülü de yoktur.

Çağımız aydınlanma çağı… Yapılan pek çok şey bilginin ışığında hayata geçiriliyor. Geçiriliyor geçirilmesine de peki ya deneyim? Deneyimleyerek öğrenmek, gözlemlemek gibi kavramlar neredeyse tarihin tozlu yapraklarına terk edilmek üzere. Bilinçli her anne baba adayı çocuklarını kitaplar üzerinden edindikleri bilgileri, pek de fazla özümseme ihtiyacı duymaksızın, tıpkı bir matematik formülü gibi uygulamaya almakta. Bu bilgilerden ne yazık ki en çok yaralanan da çağımızın babaları…

Çağımızın babaları ya da baba adayları, annenin ya da anne adayının bilgece bir eda ile duydukları, öğrendikleri spesifik bilgileri erkeğe empoze etmesi hastalığı ile karşı karşıya. Her bir yazının içinde annenin fedakarlığı, cefakarlığı babanın ise ihmalkarlığı ve zamansızlığına vurgu yapılmakta. Evin sorumluluğu altında ezilen ve yaptığı fedakarlıklar sadece rakamsal değerler nezdinde değer bulan baba evin otoritesi mi yoksa animasyon şefi görevini mi üstlenmeli ikilemi arasında gidip geliyor.

Genellikle metropollerde baba rolünün ciddi anlamda sekteye uğraması pedagoglar nezdinde çocuğun özgüvenli, toplum nezdinde şımarık, gelecek açısından bakıldığında ise tatminsiz ve otorite tanımaz bir birey olarak yetişmesine neden oluyor. Oysaki Anadolu’da durum alışılageldik aile birliği düzeninde korunarak gelecek kuşaklara aktarılıyor. Yani Anadolu’da babanın çocuk ile etkin adı verilen zaman geçirmesi gibi kavramlar hüküm sürmüyor… Baba, evin direği ve otoritesini temsil ediyor.



Babanın, Baba- Çocuk İlişkisindeki Rolü

Çocukluğumdan hatırımda kalan bir şiirin dizelerini paylaşmak istiyorum. “Evimizin direğisin, gözümüzün bebeğisin, benim canım babacığım; akşamları gelince, kapıları sevince, bana gündüz olur gece, benim canım babacığım…” Evet, baba bir aile birliğinin direği yani en temel varlığıdır. Bu söylediklerime pek çok annenin ve kadının itiraz edeceğini biliyorum. Haklılar da, bunca eğitmen ve pedagog anne baba rol dağılımına eşit pay biçerken, ortaya çıkan çocuk profillerini görmezden gelen/gelecek olan pek çok kadın, kendi çıkarları doğrultusunda çocuklarının geleceklerini kurban vermeye devam edeceklerdir. Varsın etsinler… Bu yaklaşım içinde olmaları, okuduklarını kendi fayda maliyetlerine yansıtmaya çalıştıkları süre içinde kaybeden kendi canlarından can olan çocukları ve aileleridir.

Çocuk bir ailenin önemli fertlerinden biridir. Ancak aile birliğinin birleştirici, ayırıcı ya da tartışmalarının odak noktası çocuk olmaya başladığı andan itibaren bir sorgu süreci de ebeveynlerce yaşanmalıdır.Çocuklarla oyun oynamak çocuk gelişimi için önemli ayrıntılardan biridir. Akıl ve zeka oyunları, bağlantısal düşünmeye yardımcı oyunlar, görsel zeka ve hafıza oyunları için iq oyuncak kullanabilirsiniz. Böylece konsantrasyon ve hayal gücünü geliştiren oyunlardan yararlanmış olursunuz.

Kadın, duyguları ile erkek mantığı ile hareket eder. Demek ki çocuk ile kurulacak diyalogun mantık yönü baba; duygu tarafı ise anne tarafından tamamlanmalıdır. Babanın rolü de bununla sınırlıdır. Baba eğitmendir, baba öğretmendir, baba mantıktır. Babanın duyguları çocuk ile iletişiminde ön saflara taşınır ise o çocuk özgüvenli değil şımarık ve tatminsiz bir karakter geliştirir.

Özetle; babalara rol biçmekten vazgeçin. Babanın zaten bir rolü var. Bırakın sizin ön gördüğünüzü, kitapların işaret ettiğini değil içgüdüsel yaklaşımla baba, baba olmanın sorumluluğunu sergileyebilsin. Aksi halde önce aile birliğiniz, sonra çocuğunuz ve dolayısıyla da siz zarar görerek parçalanırsınız…

.alıntıdır.