Karamsar Aşık!

Sesim bir garip çıkıyor, heyecanlı, boğazımda düğümleniyor kelimeler. Bir tuhaf gülümseme oturmuş yüzüme, kanım sanki normalden daha hızlı akıyor. Aşk bu olmalı!

Karamsar Aşık!
Geceler boyu yalnız oturduğum cam kenarlarında, öyle çok dua etmiştim ki, cevabı gelmiş sanki. Bu yürek çarpıntısı hep böyle sürecek mi? Bu kadar heyecan insanı öldürür.

Kapımın zilinin hiç çalmadığı, kulağımın bir ayak sesi beklediği uzun akşam saatlerinde, kimsesizliği çok acı yaşadım. Ne zaman gün bitse, içime bir ateş düşerdi. Balkona çıkıp evlerin ışıklarını seyrederdim. Herkesin çok mutlu olduğunu düşlerdim, olmadıklarını bilmeme rağmen.

Pazar günleri dışarı çıkmazdım. El ele dolaşan çiftleri görünce, içim burkulurdu. En çok Pazar günlerinden nefret ederdim. Hangi arkadaşımı arasam, eşiyle, sevgilisiyle geziyor olurdu. Adet yerini bulsun diye beni de davet ederlerdi ama gidemezdim. Gitsem de keyif almazdım.

Dışarıdan bakınca herkes ne kadar mutlu görünüyor. Herkes deli gibi aşık sanki, eller, kollar hiç birbirinden ayrılmıyor. Çift olmanın böyle zorunlulukları var. Evden çıkmadan büyük bir kavga etmiş olsan da, dışarıda belli etmeyeceksin. Dünyanın en uyuşan, en aşık, birbirini öylesine tamamlayan çifti gibi duracaksın. Nedense?

Böyle süslü ilişkilerin altını kazıyınca, neler çıkar oysa. Kadın, cinsel hayatının mutsuzluğundan kredi kartlarını dibine kadar harcamıştır. Eve icra gelmek üzeredir. Adam heyecanını yitirmiş, gece yarılarına kadar sokakta başka kadınlarla gezmektedir. Evlilerse, çocuğu bahane edip boşanmazlar, o çocuğu daha kötü etkilediklerini fark etmeden yaşayıp giderler. Uzun zamandır birlikte olan bir çiftse, bu kadar alıştığı birini bırakıp, yeniden başlamaya korkar. Üstelik sokağa çıkar çıkmaz birini bulacağı da garanti değildir. En iyisi eldekidir diye düşünür. Mutsuzluğu daha çok severiz yani, mutluluğa adım atacak yürek, bizim mangallardan pek çıkmaz.

Şimdi aşık oldum ya, onlara benzer miyim acaba? Eş dost anlamasın diye, süslü çift numarası yar mıyım? Bir gece önce salon koltuğunda uyusam da, Pazar kahvaltısında kimse anlamasın diye, gece boyunca sevişmişiz gibi davranır mıyım?

Aşk zamanla tükenir elbette, bunu bilirim. Ancak tükenen aşkın yerine sevgi, dostluk, saygı, anlayış ve değişim koyulamaz mı? Bu ilişkilerin ortası yok mudur? Yaşayıp göreceğiz. Artık benim de evimde keyifli yemekler pişecek, dolabın bir tarafı sevgiliye verilecek, evimin ışığı yanacak ve ben o sessiz geceleri saymayacağım. Ama şimdi de başka bir hüzün sarıyor içimi, ya şu karşı apartmanda oturan yalnız biri, benim ışığıma bakıp üzülürse?

Bu ilişki işi çok zor, yalnızlık da boğuyor insanı, ne yapmalı bilmem ki! Neyse, siz boş verin beni. Arada bir böyle garip düşünürüm. Söylediklerim herkese uymasa da, genellikle doğrudur ama insan aşıkken de bu kadar karamsar olmaz ki, değil mi?

.ALINTIDIR.