Aşkın Anayasası Olsaydı!

İlişkiler birbirine benzer. Kişiler ve olaylar farklı olsa da, sorunların temelinde yatan nedenler aynıdır. Bazen içinizden gelen sesi, bazen o yoldan daha önce geçenlerin sözlerini dinlemek gerekir.


İlişkilerinde kendi içinde kuralları vardır. Aşk anayasasını yazabilecek kadar çok kural olmasına rağmen, genelde bunlar kulaktan kulağa söylenir ama yürürlüğe girmesi zordur.

Kadınların doğal bir yeteneği vardır; sezgi! Önsezilerimiz aslında çok kuvvetlidir ancak pek çok şey gibi, kendimizi de dinlemeyi unuttuğumuzdan, yanlış yollara sapmaktan kurtulamayız. İşin kötüsü, okullarda iç sesimizle nasıl iletişim kuracağımızı öğreten bir ders yoktur. Ailedeki eğitime gelince, insan bilmediğini başkasına nasıl öğretir?

Bazen içinizden bir ses size, “yapma!” diye bağırır. İşte bütün sihir o sözcükte gizlidir. O sesi dinlediğinizde, kolay kolay belaya bulaşmazsınız. Ancak, beynimizin karmaşasında ruhumuza yer kalmadığından; değil sesi duymak, önümüze kocaman tabela çıksa görmeyiz.

İçinizden gelen ses, ilişkinizde bir terslik olduğunu söylediğinde, bunu ciddiye almalısınız. İşinize gelsin, gelmesin, ortada bir sorun var demektir. Ama biz duymazdan, görmezden, bilmezden gelmeyi tercih ederiz, neden? Çünkü ötelediğimizde, yani yüzleşmediğimizde, problemin kaybolacağına inanırız. Sihirbaz değilseniz kaybolmaz! Aslında sihirbaz olsanız da kaybolmaz, sadece saklanır.

Aşkın anayasasında önemli bir madde vardır. Bu madde, pek çok kadının düştüğü hata göz önüne alınarak ortaya çıkmıştır: “Onu değiştiremezsiniz!”

Bir adamın kötü huyları olduğunu bile bile değiştireceğine inanmak, içindeki sesi dinlememeyi de geçer, direkt kör gözüne parmağımdır. Siz afet-i devran da olsanız fark etmez. Bir adam kendi değişmek istemiyorsa, bunu sizin becermeniz mümkün değildir. Ancak kadın egosu ve inat, bu durumu kabul etmeyi engeller.

Daha önce hayatına girenlerin yapamadığını yapacağına inanmak, Noel Baba’nın gerçek olduğuna inanmakla eş değerdir. Örnek vermek gerekirse, çapkınlıktan ve çokeşlilikten yana olan bir adamı dize getireceğini düşünen biri, genellikle kendini kandırıyordur. Başkasını aldatıp, sizi aldatmayacağını düşünmek, egonuzun ve tecrübesizliğinizin getirisidir.

Böyle bir erkekle ilişkiniz başladığında, aklınız ve sezgileriniz size yanlış bir adreste olduğunuzu söyler. Siz bu sesi duymayarak veya inanmayarak, yaşayacağınız deneyimlere hazır olduğunuzu gösterirsiniz. İstisnalar kaideyi bozmaz elbette ancak aşkın anayasası yazılmış olsaydı, bu madde ilk onun içinde yerini alırdı. Buna benzer pek çok madde daha eklenebilir. En başta söylediğim gibi, ilişkilerin temelinde yatan sorunlar birbirine benzer. Kahramanlar değişince senaryo değişmez. Bu tarz filmlerin sonunda çoğunlukla hüsran vardır. İç sesinizi dinleyin, o size doğru yolu gösterecektir veya eski yöntemi kullanın, duvara çarparak öğrenin!

Candan Ünal