2 yaş sendromuyla başa çıkmak

Bebeği olan anne-baba için Freddy’nin Kabusu olan bu dönem, ‘Erken Ergenlik Dönemi’ olarak da bilinir ve mağdur ebeveynler kulübündeki şöhretini layıkıyla hak eder.

Dönemin asla ürkütmek istemediğim okuyucu için meali şöyledir: Çocuk ilk 1-1,5 yıl boyunca kendini annenin bir uzvu sanar. 2 yaş civarında bir bakar ki, “Ben başka biriyim. Daha da güzeli, kararlarımı kendim verebilirim.” Pijama ya da sadece iç çamaşırıyla sokağa çıkmak, hep aynı tabakta yemek, giyilmekten pörsümüş ve kiri pişmiş t-shirtü nedense yine giymek istemek bu dönemin annelerce malum demirbaşlarıdır.

Yapıca daha tedbirli çocuklarda daha vahim seyreden bu durumdaysanız, telaşlanmayın, yalnız değilsiniz. Aslına bakarsanız çocuk lobisinin sizi delirtmek için tertip etmiş olduğu bu başkaldırı silsilesi, çocuğunuzun gelişiminin doğal bir parçasıdır.

2 yaş çocuğu ne hisseder?

İki yaş civarında benliğini keşfeden çocuk, kararlıdır: İstedikleri ve istemedikleri çok nettir. Artık iletişim kurabilir ve bu yeni yeteneğini kendi tercihini diretmek için kullanmaktan hoşlanır.

İçindeki mercek netleşirken, dışarıya baktığı mercek bulanıklaşır. Her gün biraz daha keşfettiği dünya seçenekler ve belirsizliklerle doludur. Bu da kontrolü kaybettiği hissine sebep olur. Güvende hissedebilmek için mümkün olan her şeyi kontrol etmek ister. Israrı bu yüzdendir.

Bu dönemde çocuğa tahmin edilebilirlik duygusu sunan rutinin önemi artar. Rutini olan çocuk çok değişkenli dünyada belirli ‘sabit’lere sahiptir ve önünü görebilir. Bu sebeple süt içmek için aynı bardağı talep ederken, dışarıya çıkarken de aynı ayakkabıyı giymek ister. Onun için hava durumu değil, güven veren aynılık duygusu önemlidir.

Peki, onun özgüvenini zedelemeden, ancak kendi akıl sağlığımızı da yitirmeden bu süreci nasıl atlatmanın bir yolu var mı?

Sınır tanımayan çocuğa manuel arayan ebeveynler için ZerotoThree.org’dan öğrendiklerim şöyle: “Benliğini talepleri üzerinden oluşturmaya başlayan miniğe saygı duymak önemli olsa da, işler onun istediği gibi gitmediği zaman adapte olmasını sağlamak da eşit derecede önemlidir. Bunun için çocuğa makul sınırlar koymak gerekir. Koca bir kural ve beklenti bulutu olan dış dünyada başarılı olması için, çocuğun sınırları anlaması önemlidir.”

Çocuğa esneklik kazandırmak

Çocuğunuzun ısrarla istediği şeyin, sizin için mücadeleye değer bir konu olup olmadığına bakın. Şık olmayan bir kılıkta ısrar etmesini mühimsemeyin ki, sadece iç çamaşırı ile çıkmak istemesine karşı gelebilin. Rıza gösterebileceğiniz durumlarda, kendi ayarlarınızla oynayın.

Çocuklar seçimi kendileri yapmaktan hoşlanır. Seçim şansı verin. Evden çıkamayan çocuğa stratosferde hoş ve boş bir seda olarak kalacak “Üstünü giyer misin?” sorusu yerine “Çizgili bluzu mu, puanlıyı mı giymek istersin?” sorusunu yöneltin. Kararı verdiğinde, çocuğunuzun kendine saygısı artacak ve daha işbirlikçi olacaktır.

Esnek olmayı öğrenmek için doğru zaman, uygun olmayan aşikârı istediğinde gelmiş demektir: Diyelim çocuğunuz sizin ona verdiğiniz temiz tabağı değil de, dün akşamki ayıcıklı tabağını istemekte diretiyor.

Çocuğunuzun duygusunu yansıtın. Bu adımı atlarsanız çocuğunuz onu anlamadığınızı düşüneceğinden, çatışma hemen baş gösterecektir: Ayıcıklı senin en sevdiğin tabağın. Yemeğini başka bir tabakta yemek istemiyorsun.
Sınırı çizin: O tabak kirli, makinede. Şu an kullanamayız.
Makul seçenekler sunun: İnekli ya da tavuklu tabakta yiyebilirsin. Hangisini istersin?
Hayal kırıklığı için çözüm önerin: Bulaşıklar yıkandığında meyveni ayıcıklı tabağında yiyebilirsin.
Yine de kabul etmezse:
Seçenek sunmayı kesin. Tartışmayı sürdüremeyeceğini anlasın: Galiba ne inekli ne de tavuklu tabağı istiyorsun. Tabakları masaya bırakıyorum. Eğer fikrini değiştirir ve birini seçmek istersen bana haber ver, yemeğini koyayım.
Şiddetli bir protestoyla karşılaşsanız bile, geri adım atmayın. Bu yeteri kadar inat ederse, kazançlı çıkabileceği fikrini öğretir ve sonraki sınır koyma denemenizde sonuca ulaşmanızı zorlaştırır.
Ne kadar basit görünse de bu durum onu zorluyor. İlginizi esirgemeyin. Onun o anda takılı kalmaması için beraber yapabileceğiniz başka bir aktivite önerin.
Israr etmeye devam edecek olursa, protestosunu görmezden gelin. Gerekiyorsa bırakın ağlasın. Durumu uzatmaktan başka bir işe yaramayacağından, olumlu ya da olumsuz tepki vermekten kaçının.

2 yaş krizine semptomların baş göstermeye başladığı 1,5 yaş civarında müdahale etmek, ergenlik döneminde esneyebilen bir çocuğunuz olmasını sağlayacak.

Kolay gelsin.

Müge Demirözü

(Yazı hthayat, Habertürk'ten alınmıştır.)