hey yağmurcu!
bak yine ben geldim
bu ıssız sokağına...
kaç mevsim geçmiş üzerimizden,
hangi yağmurlar düşmüş gözlerimize,
kim bilir?
bunca sebepsiz ayrılık günlerinde ...

çok kentler gezdim senden sonra.
saklandığım hanında ,
yitirdiğim aklımı bulmuştum ya sonunda,
akıllı başımı alıp gitmiştim ya sokağından!
o gün bugündür kayıp ruhum,
sokağında unuttuğum sevdamla...



il il ,sokak sokak dolaştım,
kaç yabancı göze sevdayı sordum,
kaç yabancı elde sevdayı boğdum
sayamıyorum bile...
aradığım giz sadece sendeydi bilirim,

yüzüm yoktu kentine dönmeye...
yağmurcunun sokağına sığınmış ,
bir güz damlası olduğumu hatırlatan bugüne...
yüzüm yoktu sokağından geçmeye...
hanında tek bir gece geçirmeye...



ama çaresizlik,
ama umutsuzluk,
ama yorgunluk...
hepsi yolumu kesti sokağına dönen son virajda
sana gelmek için atılmış ,
milyon adımımda, bir sevda için
düşmüşüm yollara...
bir senin için ,avuç açmışım yağmurlara...

dilendim...
yok-sun-luğunda çok dilendim.
utanırım anlatamam sana
avuç açtım merhametsiz bakışlara,
düşlerimi sattım,kahpe dudaklara...
ve yüreğimi açtım...
yoldan geçen her bahara...



oysa güz´dü tek durağım...
yağmurdu tek sırdaşım..
sokağındı ebedi ikametgahım...
ve hanındı canımı yatıracağım tek yatağım...

bildim yağmurcu!
sonunda bildim içime bıraktığın gizi...
çözdüm sevdanın boşalan düğümünü...
ve geldim kapına ,
bu güz günü...



yorgunum...armaklı an´larımdan,[
bitkinim boşa atılmış adımlardan...
üzgünüm heba olmuş yıllarımdan...
üşüyorum... üstelikte açım
baksana bana her yanım
hüzün...

aç kapını yağmurcu,
bırakma beni sokak kapında...
ardımda koşuşturan ne çok hüzün var bilsen,
bir sana sığındım ,
bir sana sakla-n-dım yine ,
en el değmemiş yaramı...



sende unuttuğum sevdanın boş kalan yeridir
en göz değmemiş yaram...
ki ;yerini bir sen bilirdin....
haydi aç kapını...

dokun yarama...