Yitik Düşler

Zamana yenildik ilk önce: yalnızlıklar oturdu gönüllerimizin başucuna. Ardından, fark etmediğimiz, etsek de kabullenmediğimiz hatalarımızla doldu dört yanımız. Onlar yalnızlıkları getirdi, yalnızlıklarsa düşlerimizi götürdü. Kayıp gidenlerin ardından öylece bakakaldık bir zaman. Ardından tutunmaya çalıştık kendimize: bize kalan, baki kalan tek varlığımıza.

Anladık ki, her ne yaparsak yapalım, aslında ne söylemeye çalıştığımızı yüreğimiz söylemiş sadece. Ve gidenler duymamış bunları. Anlamamış gönülde yeşerenin ömre erişmesi gerektiğini. Yahut ömre erişenin gönülde yeşereceğini… Umudunu arayan çocuklara dönüşmüş yürek. Mecnun’a eş olup çöllere düşmüş kimi zaman; kimi zaman Ferhad’a eş olup dağları delmiş. Neler görmüş, neler çekmiş…

Bir seyrüsefer başlamış en çok da gecelerin içinde. Bir yalnızlık hüküm sürmüş ömürlerin toprağında; şekilsiz, ehemmiyetsiz… Bir var oluşun izinde sürünmüş demek yıllarca, gönül. Bir ağacın dalında küçük bir yaprakmış meğer; mevsimlik, kırılgan… Emanet yaşamların peşinden koşturup durmuş yıllar yılı.

Sorsalar artık söylemez onun ismini. Anlatmaz düşlerinin kara sevdalı eşini. Kalbi kırılır çünkü, dili incinir. Yitik düşler efendisi olmuştur artık. Mühür vurur yüreğinin kapılarına, düşlerini yağmurlara yaslar. Çeker gider sonra bir gün Şems misali; hesabını ahrete saklar.

Bilirsiniz ki, kaybedildiği yerde aranmalıdır rüyalar. Yitirilen her güzellik, bıraktığınız yerde kalmıştır çünkü. Orada beklemiştir sizi bir süre. Ardından sizsizliğin kara bağrında toprak olmuştur, toz olmuştur…

Asırlar var ki, durmaksızın aranır yitik düşler. Pişmandır çünkü yürek, perişandır. Yalnızdır, yeryüzünün hiçbir varlığının olamayacağı kadar; yorgundur. Kızgındır, en çok da kendine… Bilir ki, kaybedilmiş her düş içinde farklı bir hazine taşır çünkü. Anlar ki, yitik her düşle bir hayat daha kopup gitmiştir hayatından. Kader, onlarsızlığa mahkum olmuştur…

Düşleriniz daim olsun…...DENİZ POLATER

ÇOK DEĞERLİ BİR EDEBİYAT ÖĞRETMENİMİN SİTESİNDEN ALINTIDIR.....